Google Play Store
App Store

Bunlar ülkemizin göz bebeği hastaneleri, Cumhuriyet’in önemli sağlık merkezleriydi. İkisi de eğitim ve araştırma hastanesi olarak Türkiye’nin dört bir yanından milyonlarca hastaya üst düzey sağlık hizmeti verdi, binlerce uzman hekim, hoca, sağlık çalışanı yetiştirdi. Boşaltılıp yıkılalı bir yılı geçti. Yeniden yapılacağı söylendi ancak temel atma bile görünmüyor, duyurulmadı da. Yeniden yapılacak mı, yoksa Etlik Şehir Hastanesi nedeniyle kapatılması planlanan bu iki hastane başka bir yöntemle ortadan kaldırılıyor mu? Ankaralılar’ın aklındaki soru bu.

Süreci kısaca hatırlayalım. Türkiye’de kamu özel işbirliği yöntemiyle yaptırılan ve işletilen şehir hastanelerinin (başta 34 proje vardı, yürütülen mücadele ve ortaya çıkan gerçeklerle ilgili olsa gerek, 18 hastane ile sınırlandı) tamamı işletmeye alındı. Diğer şehir hastaneleri genel bütçeden yaptırılıyor, onların ihale ve yapım süreçlerinde de çok sorun var, ancak bu yazının konusunu dağıtmamak için oraya girmeyelim.

KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ VE HASTANE KAPATMALAR

Bu modelle yaptırılan hastaneler finansman modeli, ortaya çıkan kamu zararı, büyüklükleri, konumları ve nihayet şehir merkezlerinde kapatılan, küçültülen, işlevsiz hale gelen, içi boşaltılan devlet hastaneleriyle çok fazla tartışıldı. Hastane kapatmalarda altta yatan neden bu hastanelerin köprüler, havaalanları, otoyollar gibi “hizmet alım garantili”, bir başka ifadeyle “hasta garantili” oluşu. Kent rantı yaratma hedefleri de çok yazıldı. Son olarak Ankara’da Etlik Şehir Hastanesi nedeniyle kapatılması planlanan beş devlet hastanesini kurtarabilmek için başta meslek örgütleri, sendikalar, dernekler, siyasal partilerin kurduğu Hastanemi Kapatmayın/Açın Platformu (HAP) olmak üzere kamuoyunda yoğun çaba harcandı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Etlik Şehir Hastanesi’nin açılışından hemen sonra, 25 Ekim 2022’de şu demeci vermek durumunda kaldı: “Mevcut hiçbir hastanemizi kapatmıyoruz. Var olan hastanelerimiz mevcut yerlerinde sağlık hizmeti vermeye devam edecekler. Bu söylediğim Sami Ulus için de geçerli, Dışkapı için de geçerli, Onkoloji için de geçerli.” Oysa öncesinde hastanelerde taşerondan geçen personelin tayini için kuralar çekilmiş, kliniklerin taşınması için simülasyon çalışmaları yapılmış, hatta Ulucanlar Göz Hastanesi resmi yazıyla fiilen kapatılmış, 20 gün sonra tekrar açılmıştı.

Bundan bir ay sonra, 24 Kasım 2022’de, TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda 2023 Sağlık Bakanlığı Bütçesi’ni sunan Bakan bu kez Dışkapı ve Sami Ulus Hastaneleri’nin yıkılarak 600 ve 300 yataklı olmak üzere yeniden yapılacağını duyurdu. Yeni bir gerekçeyi, depreme dayanıksızlığı öne sürdü. HAP defalarca depreme dayanıksızlık raporlarını sordu, ortada kamuoyuna açıklanan rapor yok. Sonrasında 6 Şubat 2023 depremleri oldu, deprem bölgesinde hastaneler yıkıldı, deprem beklenen bölgelerdeki yüzlerce hastane güçlendirme, yenileme beklerken Ankara’daki bu hastaneler boşaltıldı ve yıkıldı. Hekimleri dağıtıldı, hastalar kendilerine tedavi olabileceği yeni yerler bulmaya çalıştı. Emekliye ayrılmak durumunda kalan hekimler, işsiz kalan sağlık çalışanları oldu.

Ne yazık ki hastanelerin inşaat çalışmalarında dikkat çeken bir “yavaşlık” var. Her iki hastanenin tamamen yıkıldığı, hafriyatların devam ettiği, ortada kocaman bir çukurun olduğu görülüyor. Temel atılıp atılmadığı dahil inşaatların durumu ile ilgili hiçbir açıklama yok. Oysa sözleşmelerde tamamlama süresi Sami Ulus Çocuk Hastanesi için 700 gün (bitiş tarihi 7 Ağustos 2025), Dışkapı Hastanesi için 1000 gün (bitiş tarihi 15 Nisan 2026). Bu hızla yapılırsa süresinde bitmeyeceği çok açık. Yeterli bütçe ayrılmadığı da görünüyor. Dışkapı Hastanesi’nin 13 Temmuz 2023 tarihli sözleşme tutarı 2 milyar 420 milyon TL iken 2024’te ayrılan bütçe yaklaşık 548 milyon TL. Sami Ulus Çocuk Hastanesi’nin 31 Ağustos 2023 tarihli sözleşme tutarı 1 milyar 906 milyon TL iken 2024 yılında ayrılan bütçe yaklaşık 274 milyon TL. Ne kadarı ödendi, bu paralar da yıkım ve hafriyata mı gitti, önümüzdeki yıl yeterli bütçe ayrılacak mı? Bilgi yok.

Hatırlatmak istediğim ve endişeleri artıran önemli bir mevzu da hastaneler boşaltılmadan önce Altındağ Belediye Meclisi’nden bu hastanelerin arsaları için alınan olağanüstü yükseklik ve emsal artış kararları. Yüksekliği 16 kata kadar çıkabilecek, 2,5 ve 4 emsal kapalı alan kararları neden alınmıştı? Akıllarda bunların kullanılacağı başka bir proje mi var?

Sağlık Bakanlığı’na güvenmek istiyoruz. Hastane arazilerinden kent rantı yaratma fikrinin akıllardan geçmemesi gerekiyor. Söz verilen sürelerde ve açıklanan projelerle bu hastanelerin yapımının tamamlanmasını, hastalarımızın buralarda hekimlerine ulaşıp tedavi olabilmesini bekliyoruz. Hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın da hastanelerine, hastalarına, kavuşmasını, sağlık hizmetine ve asistan eğitimine kendi mekânlarında devam edebilmelerini talep ediyoruz. HAP’ın ve Ankaralılar’ın konuyu yakından takip ettiğini de hatırlatıyoruz.