Google Play Store
App Store

Ankara’da hüzün ve coşku bir arada. Ankara Film Festivali’nin başkanı İnci Demirkol’ın tam da festival başlamadan bir gün önce ölümü festivalcileri yasa boğarken, festival özenli seçkisi ile göz doldurdu.

Düğün ve cenaze

Bir 10 Kasım gününde Atatürk’ü anmadan söze başlamak olmaz. Bugün sanattan, kültürden konuşabiliyorsak, O’nun bu ülkeyi çağdaşlaştırmak adına giriştiği hamleler sayesinde… Elbette, bir zamanlar olduğu gibi yas tutarak anmayacağız Ata’mızı. Onun gösterdiği yolda adım atarak, adım atanları alkışlayarak anacağız. Bu yoldan bizi geri döndürmek isteyenlere karşı mücadelemizi sürdürerek anacağız.

Ankara Film Festivali 35. Yaşını kutluyor bu yıl. Ne yazık ki festivali yaşatmak için yıllardır uğraş veren İnci Demirkol’u yitirdik, festival başlamadan bir gün önce. Sevgili İrfan Demirkol’a baş sağlığı dileklerimizi ilettik o sabah Büyülü Fener’deki törende. Hiç kuşkum yok, İrfan o bayrağı taşımaya devam edecek, yanındaki genç arkadaşlarla birlikte... Dünkü gazetede vardı, ama bir kez daha yineleyeyim Berkay Ateş’in Şinasi Sahnesi’ndeki açılış töreninde söylediği sözleri: “İnadımız mücadelemizdir”.

Festivaller bizim açımızdan toplumun geleceğine ışık tutan önemli etkinlikler. Ama ülkemizde egemen olan anlayış ise kuşkuyla bakıyor festivallere. İran’daki ‘ahlak polisi’nin işlevini bizim kaymakamlarımız, valilerimiz üstelenmiş sanki. ‘LBGT’ temalı filmlerle mücadeleyi görevleri sanıyorlar. Bir kaymakamın görevleri arasında toplum ahlakına çeki düzen vermek gibi bir görev olduğunu sanmıyorum. Hafta içinde MUBI’nin düzenlediği ve programında önemli filmlere yer veren festivalin açılış filmi kaymakamlıkça yasaklanıverdi. Buyrun cenaze namazına! Hani ülkemizde sansür yoktu? Festivallerin sanatsal özgürlüğünü kısıtlamak, ülkedeki ifade özgürlüğünü İran’daki düzeye indirgemekten başka bir şey değil. MUBI’nin bu yasaklamayı protesto etmek için festivali tümden iptal etmesi doğru bir karardı kanımca.

DOĞA YASALARI - TOPLUM YASALARI

Gelelim Ankara Film Festivali’ne… Henüz festivalin üçüncü gününde olduğumuz için izleyebildiğim filmlerin sayısı fazla değil. Ama ilk gün izlediğim iki filmi çok beğendiğimi söylemeliyim. İlki, festivalin ‘Bir Kadın Filmi’ bölümünde gösterilen Gürcü kadın yönetmen Dea Kulumbegashvili’nın “Nisan” adlı filmi. Doğa insan ilişkisini, doğanın yasaları ile yönetimlerin koyduğu yasaların çatışmasını müthiş bir bütünlük içinde anlatan bu Gürcü-İtalyan-Fransız ortak yapımı bir yerlerde karşınıza çıkarsa kaçırmayın derim. Evet, kolay bir film değil, ama ‘sinefil’ olmak da kolay değil… Film, bu yıl San Sebastian’da, Venedik’te ve Atina’da ödüllendirilmişti. Aynı bölümde yer alan, Hintli kadın yönetmen Payal Kapadia’nın “Aydınlık Hayallerimiz”i de yılın ödüllü filmlerinden biri. İstanbul, Adana ve İzmir’den sonra Ankara seyircisi ile buluşuyor.

Ankara’da izlediğim bir diğer önemli film ise, ‘Dünya Festivalleri’ bölümünde yer alan “Dünyanın Sonuna Üç Kilometre”. Romanyalı aktör ve yönetmen Emanuel Parvu, eşcinsel bir gencin bireysel tercihini ‘hastalık’ olarak nitelendiren tutucu bir kasabada,  aile, polls, kilise, yargı, sermaye beşlisinin oluşturduğu baskıları yalın ve etkileyici bir dille anlatıyor. Filmi kaçıranlar, Başka Sinema sayesinde vizyonda izleme olanağına sahip olacaklar. Festivalin ‘KINO 2024’ seçkisi de “Dirsek”, “Ölmek”, “Shahid” gibi önemli filmler içeriyor. Ulusal Yarışma’daki filmler ise önceki festivallerde (İstanbul, Adana, Antalya, İzmir’de) izlenmiş, hepsi de belirli bir düzeyin üzerindeki filmler. Bu yılın ‘hasat’ının oldukça iyi olduğunu düşünüyorum. Bakalım, Ankara’nın kazananı kim olacak?

Ankara Film Festivali’ne ilişkin iki saptama yapmak istiyorum. İlki, festivale gençlerin gösterdiği ilgi… Çocukluk ve gençlik yıllarımı geçirdiğim bu kentin gençleri, kentin hafızasına sahip çıkıyor. Ankara, bir zamanlar Türkiye’nin sanat merkeziydi. Cumhuriyet’in ülkemize kazandırdığı sanat kurumları bu kentte yeşerdi, nice kuşaklar yetiştirdi. Daha sonraları ülkenin sanat merkezi olma niteliğini İstanbul’a kaptırdıysa da Ankaralıların sanatla ilgisinin kaybolmadığını görmek umut veriyor insana.

YEREL YÖNETİMLERİNİN SORUMLULUĞU

Bu üzücü durumun nedenleri saymakla bitmez; ülkenin eğitim politikasından iletişim organlarındaki duyarsızlığa genel bir çöküşten, çürümeden söz edebiliriz. Bu noktada yerel yönetimlere büyük sorumluluk düşüyor. Antalya ve Adana Büyükşehir belediyeleri bizzat düzenledikleri film festivallerine büyük önem verip, büyük bütçeler ayırırken, Ankara ve Büyükşehir ve Çankaya belediyelerinin Ankara Film Festivali’ne katkıları sembolik düzeyde kalıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile AB Türkiye Delegasyonu olmasa bu festivalin yaşatılması mümkün olmayacak. Kasım ayının ikinci yarısında başlayacak olan 28. Ankara Caz Festivali ve 27. TAKSAV Ankara Tiyatro Festivali’ne belediyelerimizin katkıları ne kadardır bilmiyorum. Umuyorum Erdal Beşikçioğlu’nun Etimesgut’ta yaptıkları onlara örnek oluşturur.

İstanbul ise farklı bir politika izliyor. Sanata sahip çıkan, popüler kültürü de göz ardı etmeksizin sanatın her alanına ciddi yatırım yapıyor. Bu yatırımın genç kuşakların eğitimine yatırım olduğunun farkında İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Ekrem İmamoğlu’nun başarısındaki en önemli etkenlerden biri kadrosunu liyakat esasına göre oluşturması. Kültürel Mirası Mahir Polat’a, Kültür Sanat Dairesi’ni Volkan Aslan’a, Kültür A.Ş.’yi Murat Abbas’a teslim eden İmamoğlu, İstanbul’a 14 yeni festival kazandırıyor. Bunlardan biri, önümüzdeki hafta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Beyoğlu Sineması’nda başlayacak olan ‘Görsel Sanatlar-Sinema Buluşması’. 14 Kasım ‘Türk Sineması Günü’nde görsel sanatlara ilişkin özel ilgileri ile öne çıkan üç yönetmenimizin, Derviş Zaim, Tayfun Pirselimoğlu ve Mahmut Fazıl Coşkun’un filmleri ve üç yönetmenin katılacağı söyleşi ile başlayacak etkinlikte dört gün süresince dünya sinemalarından görsel sanatlar temasını işleyen 12 kurmaca film gösterilecek; her gün 18’de sinemada görüntü, tasarım ve canlandırma sineması üstüne söyleşiler gerçekleştirilecek. İstanbullu sanatseverlerin ilgisi bu tematik festivalin önümüzdeki yıllarda devamını ve sergilerle desteklenerek geliştirilmesini sağlayacaktır.