Başlangıçtan bu yana farklı anlamlar yüklense ve farklı biçimlerde kutlansa da 1 Mayıs en yaygın uluslararası gün/tatil/bayram özelliğini sürdürüyor. 1 Mayıs’ın uzun olduğu kadar ters yüz edilmiş bir tarihi de var.

Dünden bugüne onca badireye rağmen 1 Mayıs geleneği
Fotoğraf: DepoPhotos

Yazı Dizisi - Sınıf ayağa kalkarken 1 mayıs

Hazırlayan: Dilan ESEN

Marksist tarihçi Eric Hobsbawm 1 Mayıs’ı Noel ve Yılbaşı dışındaki tüm diğer günlerden daha evrensel bir tatil ve dinsel rakiplerini çok gerilerde bırakan bir işçi bayramı olarak tanımlıyor.  Başlangıçtan bu yana farklı anlamlar yüklense ve farklı biçimlerde kutlansa da 1 Mayıs en yaygın uluslararası gün/tatil/bayram olma özelliğini sürdürüyor. Ancak 1 Mayıs’ın uzun olduğu kadar makus, ters yüz edilmiş ve yolunda gitmeyen bir tarihi de var. Bu yazıda dünyada ve Türkiye’de 1 Mayıs’ın az ve eksik bilinen yönlerini kuş bakışı ele almaya çalışacağım.

Her şey 1884‘te Amerikan İşçi Federasyonu’nun (AFL, o dönemki adıyla FOTLU) işçilerin 1 Mayıs 1886’dan itibaren artık 8 saatten fazla çalışmayı kabul etmeyeceği yolunda bir karar almasıyla başladı. AFL 8 saatlik işgünü talebiyle ABD çapında kampanya ve gösteriler düzenleme kararı aldı. 1 Mayıs 1886’da ABD’de 10’dan fazla kentte 350 bin işçinin katıldığı gösteriler yapıldı. 80 bin işçinin katıldığı Chicago’daki dahil ABD çapındaki 1 Mayıs 1886 gösterilerinde olay çıkmadı.

Bu sırada Chicago’da kurulu Mc Cormick fabrikasında anarşist sendikacıların öncülüğündeki işçiler şubat ayında beri (8 saatlik işgünü kampanyası ile alakası olmayan nedenlerle) grevdeydi. 3 Mayıs 1886 günü işveren grevi kırmak istedi. Polis grev kırıcıları fabrikaya sokmak istemeyen grevcilerin üzerine ateş açarak 6 işçiyi öldürdü. Anarşistler bu saldırıya karşı 4 Mayıs 1886’da Samanpazarı meydanında bir protesto düzenlendi. Olaysız biçimde süren gösteride kimin tarafından atıldığı bugün bile hâlâ belirlenemeyen bir bomba polis şefinin ölmesine ve çok sayıda polisin yaralanmasına yol açtı. Bunun üzerine polisin göstericilere açtığı ateş sonucunda 10 kişi öldü.

Samanpazarı olayları bahane edilerek ABD çapında anti-sendikal bir histeri körüklendi, 8 saatlik işgünü kampanyasını gölgeledi ve başarısızlığa uğradı. Atılan bomba bahane edilerek 8 anarşist işçi-sendikacı tutuklandı. Yargılama sırasında tutuklanan sendikacıların polislere atılan bomba ile bağlantılı olduklarına dair ne bir kanıt ne de bir tanık bulunabildi. Ancak yaratılan işçi ve sendika düşmanı hava nedeniyle jüri zanlıları suçlu buldu. Sekiz anarşist sendikacının yedisi idama mahkûm edildi ve beşinin cezaları onandı. İdamı onaylananlardan Louis Lingg tutulduğu cezaevinde intihar etti. Albert Parsons, August Spies, Adolph Fischer ve George Engel ise 11 Kasım 1887 tarihinde asılarak idam edildi.

1 MAYIS GELENEĞİNİN DOĞUŞU

1 Mayıs’ın kökeninin Chicago Samanpazarı trajedisi olduğu yönünde -özellikle Türkiye’de- yaygın bir kanaat olmasına rağmen Samanpazarı olaylarının doğrudan 1 Mayıs ile bağlantısı yoktur ve idamların sebebi 8 saatlik işgünü kampanyası değildir. Chicago Samanpazarı olayları ve sonrasındaki hukuksuz yargılama ve idamlar şüphesiz emek tarihi açısından özel bir yere sahiptir. Bu olaylarda yaşamını yitiren ve idam edilen işçilerin ve sendikacıların unutulmaması ve anılarının yaşatılması son derece önemli ve gereklidir.

Ancak emek tarihindeki taşların aslına uygun yerleştirilmesi de büyük önem taşıyor. 

Hobsbawm’a göre 1 Mayıs’ın asıl çıkış noktasına ilişkin bir tartışma yoktur. 1 Mayıs Bayramı, 1889’da Paris’te toplanan İkinci Enternasyonal Kongresi’nde kabul edilmiş bir kararın sonucudur. Kongrede kabul edilen karar işçilerin 8 saatlik işgünü talebini kamu otoritelerine duyurmak için bütün ülkelerde ve şehirlerde önceden belirlenen aynı günde uluslararası bir gösteri yapma çağırısıydı. AFL’nin bu yöndeki kararına atıfta bulunularak sekiz saatlik işgünü için 1 Mayıs 1890’da bütün dünyada uluslararası gösteriler düzenlenmesi kararı benimsendi. Kararda Samanpazarı trajedisinden söz edilmiyordu.

Öte yandan bu karar bir kereye mahsus bir gösteri için alınmıştı. Düzenli yıllık bir gösteriden, tekrarlanacak özel bir işçi gününden veya bayramından söz edilmiyordu. 1 Mayıs 1890 gösterileri görkemli oldu. 1 Mayıs’ın hızla yükselmesi ve gelenekselleşmesi 1 Mayıs 1890 gösterilerinin başarısının sonucudur. Hobsbawm’a göre ilk 1 Mayıs Bayramı birçok ülkede emeğin gücünün ve özgüveninin artmasıyla aynı zamana denk gelmişti. İlk gösterilerin beklenmedik başarısı göz önüne alındığında bir yenileme istediğinin gündeme gelmesi kaçınılmazdı. Nitekim İkinci Enternasyonal’in 1891 Brüksel Kongresinde 1 Mayıs gösterilerinin her yıl tekrarlanmasını karar altına alındı ve 1 Mayıs’ı uluslararası işçi günü olarak resmen ilan edildi. Rosa Luxemburg “1 Mayıs’ın Kökenleri nedir” başlıklı çok bilinen yazısında Samanpazarı trajedisinden söz etmez. Hobsbawm’a göre de 1 Mayıs’ı Samanpazarı şehitlerini anma günü olarak gelenekselleştirmek isteyenler anarşistlerdir.

Görüldüğü gibi 8 saatlik işgünü hareketi ve 1 Mayıs geleneği anarşist köklere sahip değildir.

ABD’de doğan 1 Mayıs, burada diğer ülkeler kadar güçlü bir yer edinemedi ve “labor day” eylül ayının ilk pazartesi olarak yaygınlaştı. Öte yandan 1 Mayıs sendikal ve sosyalist bir geleneğin ürünü olmasına karşın Sovyetler Birliği’nden sonra 1 Mayıs’ı ilk resmi işçi bayramı ilan eden Hitler hükümeti oldu. Franco İspanya’sından Mareşal Pétain’in Fransa’sına kadar 1 Mayıs emek bayramı olarak kutlandı. 1980’lerde Avrupa Birliği 1 Mayıs’ı resmi tatil (emek günü) ilan etti. Hobsbawm’a göre Batı’nın resmi işçi bayramları, 1 Mayıs’ı onu işçi hareketinden, sınıf bilincinden ve sınıf mücadelesinden koparma ihtiyacından kaynaklanıyordu. 1 Mayıs bazen bir korku ve tedirginlik günü bazen ise ehlileştirilmiş bir bayram ve bahar günü haline getirildi.

TÜRKİYE’DE 1 MAYIS’IN MAKÛS TARİHİ!

Osmanlı’nın son ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye’de serbestçe kutlanan 1 Mayıs Takrir-i Sükûn Kanunu (1925) sonrasında sol ve sendikal örgütlerin kapatılmasına ve yargılanmasına gerekçe oldu. İzmir İktisat Kongresi’nde 1 Mayıs gününün işçi bayramı olması önerisi kabul edilmesine karşın ancak uzun bir süre sonra 1935’te Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ile 1 Mayıs “bahar bayramı” olarak resmî tatil ilan edildi. “Bahar bayramı” ifadesini bir “ehlileştirme” ve “millileştirme” girişimi olarak da okumak mümkün.

1950’lerde DP milletvekili Emrullah Nutku 1 Mayıs Bahar bayramının milli olmadığını ve komünist rejimlerin emellerine hizmet eden amele bayramının ülkemizdeki uzantısı olduğunu iddia ederek kaldırılmasını istedi. “Biz sınıfsız bir milletiz. Bir sınıfın bayramını bahar bayramı diye kabul ettirmenin hiç manası yoktur” dedi. Ancak önerisi kabul görmedi. Tarihin bir başka ironisi 1 Mayıs 1960’ta Adnan Menderes’in adıyla sanıyla 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutlamasıydı. Muhalif Forum dergisi Menderes’in bu açıklamasına karşı “1 Mayıs, Marksist Sosyalistler ve Komünistler için İşçi Bayramıdır. Solcu İşçilerin 'dünya ihtilali' gayesiyle birleşerek bayram yaptıkları gündür. Ve zaten Türk Kanun Koyucusunun 1 Mayıs’ı 'bahar bayramı' olarak ilan edişinin sebebi de beynelmilel işçi hareketlerinin Türkiye'de de sınıf mücadelesi şuurunu yaratmak için böyle bir günü kendilerine mal etmesine meydan vermemekten ibarettir” diyerek “bahar bayramı” düzenlemesinin asıl gayesini ortaya koyuyordu. 1 Mayıs Bahar Bayramı 12 Eylül’den sonra 1981 yılında kaldırıldı. 12 Eylülcülerin “Bahar Bayramı” da olsa 1 Mayıs’ın bayram olmasına tahammülü yoktu.

İlginçtir. Türkiye’de 1 Mayıs’ın işçi bayramı olarak kutlanmasını yasaklayan bir düzenleme hiç olmadı. Ancak Tek Parti döneminde başlayan “komünist bayramı fobisi”, fiili yasak ve korku iklimi DP döneminde de devam etti ve her 1 Mayıs öncesinde sosyalistler, muhalifler derdest edildi ve devlet teyakkuza geçti. DİSK kuruluşunun ardından 1 Mayıs’ı işçi bayramı olarak kutlamaya çalışsa da bu ancak 1976’da gerçekleşti ve ardından 1 Mayıs 1977 katliamı, yasaklar ve engellemeler geldi. Türkiye’de 1 Mayıs’ın işçi bayramı olarak kutlanmasını engellemek için neredeyse bir “kutsal ittifak” kuruldu. 12 Eylül öncesinde, Türk-İş işçi bayramının 1 Mayıs yerine ABD’deki gibi eylül ayında kutlanmasını önerirken Hak-İş 1 Mayıs’ı “Bu bayram, komünist Yahudi bayramıdır. Yahudilik tarafından bütün dünyaya ‘işçi bayramı’ sıfatıyla bir müşrik bayramıdır” diye lanetliyordu. 1 Mayıs dünyada ve Türkiye’de 20. yüzyılın önemli bir bölümünde Soğuk Savaş’ın ve antikomünizmin en önemli fobilerinden biri oldu.

1 Mayıs, Soğuk Savaş’ın ardından 1990’larda Türk-İş, DİSK ve Hak-İş tarafından ortak kutlanmaya başlandı. Ancak bu kez de “Taksim” fobisi sürdü. Türkiye’de SHP’nin ve DSP’nin hükümet ortağı olduğu dahası sosyal demokrat ve sendikacı kökenli çalışma bakanlarının olduğu dönemlerde dahi 1 Mayıs Taksim’de kutlanamadı. Bu fobi ve yasak AKP döneminde de uzun süre devam etti. 1 Mayıs, 2009’da AKP tarafından Emek ve Dayanışma Günü olarak kabul edildi. Ancak Taksim yasağı sürdü. DİSK’in ve sosyalist muhalefetin ısrarlı çabalarıyla 2009’da Taksim yasağı aşıldı. AKP 1 Mayıs 2010’da “Artık 1 Mayıs hem bayram hem de Taksim'de. Kutlu olsun” pankartları astı. 2010 ve 2011 ve emek hareketinin birlikte ve Taksim’de kutladığı 1 Mayıslar, 2012’den sonra başka bir hal almaya başladı. 2012’de Türk-İş, Hak-İş ve Memur-Sen ortak 1 Mayıs’lardan çekildi. 2013’te AKP hükümeti Taksim’de 1 Mayıs’ı yasakladı ve o gün bugündür Taksim’de 1 Mayıs yasak. 2012’den sonra mücadeleci 1 Mayıs geleneğine alternatif bir 1 Mayıs kültürü yaratma çabaları arttı. Türk-İş, Hak-İş ve Memur-Sen 10 yıldır ortak 1 Mayıs kutlamaları yerine kendi başlarına, mehterli ve devlet ricalinin yer aldığı 1 Mayısları tercih ediyor. Tarihsel bağlamından ve sınıfsal özelliklerinden arındırılmış “yerli ve milli” bir 1 Mayıs kültürü yaratmak istiyorlar. Geçmişte “komünist bayramı”, “müşrik ve Yahudi bayramı” olarak lanetledikleri 1 Mayısı “müşfik” ve “ehlileştirilmiş” bir güne dönüştürme çabası içindeler.

Ancak 1 Mayıs’ı fethetmeye ve muhalif ruhunu boşaltmaya dönük girişimler nafile! Onca badireden sonra 1 Mayıs İşçi Bayramı, işçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak yaşamaya devam ediyor. Çünkü işçilerin bir buçuk asır önceki talepleri bugün de güncel ve evrensel!