Durduramazsak bugün Hatay’da yarın her yerde evsiziz, sürgünüz
Özel mülkiyetin doğuşuna dair ünlü anlatıda, bir adam tarihteki ilk çitleme eyleminde bir toprak parçasının etrafını çevirir ve “burası benimdir” der. O adamın sureti, o adamlar, şirketler, şimdi rezerv alan yasası ile “burası benimdir” diyerek çitlemeyi sürdürüyor.
Bir buçuk yıl sonra 6 Şubat depremi sonrası manzara hâlâ korkunç: On binlerce ölü, kayıplar, evlerine, eğitime, sağlığa ulaşamayan yüzbinlerce insan, asbestten zehirlenmiş tarım alanları, kıyılar, zeytinlikler, ormanlar…
Hatırlıyor muyuz peki o günleri, o günlerde hissettiklerimizi? Yıkıntılar altında kalan haykıran sesleri, kayıpları, hala çadırlarda, konteynerlerde yaşamaya devam edenleri, satılığa çıkarılan kan bağışlarını, çadırları, deprem bölgesinin yalnız bırakılmışlığının aslında hepimizin yalnızlığı olduğunu…
Erdoğan TİSK’in, patronların düzenlediği forumda “Sermaye düşmanlığı yapmadık.” dedi. Doğru, onlar hep sermaye dostuydu. Ne istedilerse verdiler. Hatay, deprem bölgesi, ranta, sermayeye peşkeş çekilmenin provası, laboratuvarıydı. Bu testin sonuçları ülke sathına, özellikle de İstanbul’a yayılmaya çalışılıyor.
Bu yasaya giden süreç nasıl yaşandı hatırlayalım.
∗∗∗
• Günü geldiğinde tuttuğumuz defterleri açacağız" tehdidi eşliğinde 7 Şubat’ta OHAL ilan edildi. Birkaç gün sonra Cengiz, Kalyon vb. memleketi şantiyeye dönüştüren rejimin sadık partnerleri sahaya sürüldü.
• Bir hafta sonra Kalyon İnşaat’ın öncülüğünde kurulan Türkiye Tasarım Vakfı’nın çatısı altında mimarlık büroları Hatay’ın yeniden inşası için bir araya geldi.
• 24 Şubat’ta günü “Deprem bölgesinde yapacaklarımızı kimseye açıklamak zorunda değiliz.” özetli mera, tarım alanları ve ormanları da imara açan 126 nolu kararname çıkarıldı.
• 10 Mart’ta Hatay’da geçici barınma alanları için “bedeli daha sonra ödenmek üzere” arazilere el koyma listesi çıkarıldı.
• * 5 Nisan’da, Cumhurbaşkanı imzasıyla Antakya’nın tarihî merkezini de kapsayan 307 hektarlık bölüm, “riskli alan”a çevrildi. Ve çok sayıda rezerv yapı alanları belirlenmeye başlandı.
• Dayanışma Gönüllüleri olarak riskli alan kararına karşı 232 kişiye ulaşarak ilk davayı açtık. Gelen tehlikeyi eylemle tüm memlekete duyurmaya çalıştık. O günlerde meclis aritmetiğine, milletvekili hesaplarına sıkışmış muhalefet te Hatay halkının sesini duymadı.
• * Yeni organize sanayi bölgeleri kuruldu. Maden izinleri ve ÇED süreçlerine ilişkin yasal prosedürler askıya alındı. Depremin etkilediği 11 ilde yedi yüzden fazla maden başvurusu yapıldı, hepsi sırasıyla kabul ediliyor.
• * 9 Kasım 2023’te 6306 Sayılı Afet Riski Bulunan Yerlerin Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’da yapılan değişiklikler yürürlüğe girdi.
• * Bu değişiklikle “rezerv yapı alanları” adıyla yeni bir yöntem icat ettiler. Afet riski tayin edilen alanlarda, Toplu Konut İdaresi veya idarenin talebine bağlı veya resen bakanlıkça belirlenen yerler, “rezerv yapı alanı” olarak ayrılacak ve buralarda “gelir ve hasılat getirecek her türlü uygulama” yapılabilecekti. “Rezerv alan” aslında doğa koruma alanları için kullanılan bir kavram. İktidarın kavramları ters yüz etme usulüne uygun olarak kelimelerin anlamlarını değiştirerek gerçekleri değiştirmeye çalışmak AKP’nin icadı.
• * Defne’de, yaklaşık 50 bin nüfusun barındığı bir bölge rezerv alana çevrildi, boş arsa statüsü olarak ilan edildi.
• Bu düzenleme ile Hatay, deprem bölgesi, İstanbul, tüm memleket ranta açık hale getirildi. Örneğin bu değişikliğin hemen sonrasında Üsküdar’da bir konut sitesi, deprem riski saptanmamasına rağmen rezerv alan ilan edildi, Diyanet’e devredildi.
∗∗∗
"Hatay’da hasarsız, az hasarlı binalara dokunmayacağız" dediler. Bu açıklamaya güvenerek depremde her şeyini yitirmiş, işsiz kalmış halk borçlanarak ruhsat alıp evlerini güçlendirdi. Şimdi bu evlere art arda yıkım kararları asılıyor.
Rezerv alan ilan edildiğinde binanızın sağlam olması hiç önemli değil, tüm mülkiyet haklarınız askıya alınıyor. Evinizin değerini gayrimenkul değerleme şirketi belirliyor. Tapunuza ortak oluyor, sizi borçlandırıyor ve size evinizi alabilecek misiniz diye soruyor, borçlandırıyor. Para bulur ve evinizin kalan kısmını almak isterseniz o günün rayiç bedelini ödemelisiniz.
Hatay halkı direnmeye devam ediyor. Hatay’da Barınma Hakkı Platformu anayasal ve yaşam hakkı olan barınma hakkı için 3 Ağustos’ta “Barınma Hakkı Mitingi” örgütlüyor.
Memleket patronlara, şirketleşmiş tarikatlara rezerve edilmiş masalara dönüştürüldü. Eğer önce Hatay’da sonra tüm ülkede onlara dur diyemezsek evlerimiz, mahallemiz onların olacak. Evi olana da, kiracı olana da memleketinde, şehrinde evsizliği, sürgünü yaşatacaklar.