Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği adına duyduğum sorumluk gereği, üstlendiğim bir görevi sizinle paylaşmak istiyorum.

Saygıdeğer okurlarım:

Önümüzdeki seçimin ülkemizi çöküşe götüren baskıcı ve yasakçı tek adam rejiminden kurtulmak ve parlamenter demokrasiyi yeniden inşa etmek için hayati öneme sahip olduğu, değişim isteyen tüm yurttaşların ve toplumsal muhalefetin bilincindedir.

Bu bilinç içinde ve tarihin yüklediği sorumluluk gereği, kırgınlık ve kızgınlıkların bir tarafa bırakılarak birleşmenin sağlanması için, Sn. Kılıçdaroğlu’nun bilgisi ve oluruyla 3 Nisan’da Sn. Muharrem İnce ile Memleket Partisi Genel Merkezi’nde bir uzlaşma görüşmesi gerçekleştirdim.

Yapılan görüşmede Sn. İnce, partililerine ve kendisine Cumhurbaşkanlığı adaylığı için imza veren 113 bin destekçisine saygısı nedeniyle, seçime partisiyle gireceğini ve adaylıktan çekilmesinin mümkün olamayacağını bildirmiştir.

Uzlaşının çıkmadığı bu durum Sn. Kılıçdaroğlu’nun bilgisine de sunulmuştur.

Millet İttifakı’nın adayı ve bana göre 14’üncü ama, halka mal olduğu şekliyle 13’üncü Cumhurbaşkanı olacak Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’na uzlaşmacı tutumu ve Sn. İnce’nin gösterdiği nezaket için her iki genel başkana teşekkür ederim…

***

Her siyasetçi kendi yolunu, ilkeleri ve halkın taleplerini görerek belirler. Türkiye’nin geleceği için adeta bir yol ayrımı olan bu çok önemli seçimde, kimsenin yanlış yapma lüksü kalmamıştır. Diktatörlüğe dönüşecek bu ucube rejimin, kalıcı hale getirilmesi gelecek kuşaklara bıraktığımız en kötü miras olacaktır. Torunlarımızın borç içinde cahiliye dönemi yaşamalarına neden olmak, her şeyden bizleri, kendi vicdanlarımıza hesap verememe gibi müthiş bir travmanın esiri haline getirecektir… Cumhurbaşkanlığı için üzerinde son zamanların en büyük uzlaşısının oluşan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na olan ilginin sandıktan çıkabilmesi için her türlü talepten vazgeçilmesi ve tüm gücümüzle kazanması için çaba gösterilmesi zorunludur.

Bu zorunluluk, ülkemizin ve yurttaşlarımızın aydınlık, mutlu ve refah içinde yaşamasını sağlamak adına kutsal görevdir.

Gün, yaşama hakkını isteyen, özgürlüklerinin genişletilmesini bekleyen, bağımsız ve tarafsız yargıyla adaletin oluşmasını bekleyen, laik demokratik sosyal bir devlette, emeğine saygı duyulmasını, güvenli ve mutlu yaşamayı isteyen, üreten bir ekonomide hakça paylaşmayı hedefleyen tüm yurttaşlar, 14 Mayıs günü çağdaş Türkiye’yi yaratmak için sandığın başına gitmelidirler!

Çağdaş, laik demokrat bir ülke için attıkları oyun sandıktan çıkmasını sağlamalıdırlar…