Google Play Store
App Store

Bu kitap çocuğuyla kurduğu ilişkiye ve kendi ebeveynlik haline dürüstçe bakmaya istekli ve kendine “Bu çocukla nasıl bir ebeveyn oluyorum?” diye sormaya hazır olanlar için.

Ebeveyne bir bilgelik yolculuğu: Her Çocukla Bir Ebeveyn Doğar

Ayşe Alan - Eğitimci

Ali Koç’un Her Çocukla Bir Ebeveyn Doğar (Kronik Kitap) adlı eseri, adından da anlaşılacağı gibi ebeveynliği, çocukların gelişimi gibi sürekli dönüşen ve öğrenilen bir süreç olarak ele alıyor. Kitap ebeveynliği bir bilgelik yolculuğu olarak görmeyi öneriyor.

KARMAŞANIN İÇİNDE BİR SÜKÛNET DAVETİ

Günümüzde ebeveynlik, bilgi kirliliği ve hızlı tüketimden en çok zarar gören alanlardan biri. Sosyal medya akışlarımız, algoritmaların ilgimizi yakalamak için şekillendirdiği “çocuğunuza asla bu üç şeyi söylemeyin”, “anne babaların mutlaka yapması gerekenler” gibi yüzeysel, kolay tüketilir ve kaygıyı körükleyen içeriklerle dolu. Ebeveynler bu içerik bombardımanı arasında yönünü bulmaya çalışırken, kendilerini yetersiz ve suçlu hissedebiliyorlar.

Ali Koç’un kitabı, tam da bu karmaşanın içinde okuru sakinleşmeye ve serinkanlı bir duruşa davet ediyor. Yazar, öğretmenlik, eğitim liderliği ve ebeveynlik deneyimlerini harmanlayarak, bilimsel verileri, Anadolu’nun kadim bilgeliğini ve insanlığın ortak tecrübelerini bir araya getiriyor. Okura bir yol arkadaşlığı, bir “mihmandarlık” öneriyor.

Bölümlerini çerçeveleyen iki temel yaklaşım olan habitus ve ilişkisellik kitapta önemli bir yer tutuyor.

HABİTUSUN ÖNEMİ

Ali Koç’un yaklaşımı sosyolog kimliğinden besleniyor. Bireyin davranışlarını ve varoluşunu içinde yaşadığı çevrenin mevcut ve toplumsal hafıza ile aktarılan daha geniş bir yapının bütünü olan “habitus” tarafından şekillendirildiğini vurguluyor. Bebeğin gelişiminden eğitim hayatına pek çok meselede ebeveynlik yolculuğunu “habitus’un” farkındalığı ile yapmanın önemini vurguluyor.  Bu yaklaşım ebeveynliğe hem soğukkanlı bir mesafe hem de eleştirel bir genişlik kazandırıyor.

İLİŞKİSELLİĞİN ÖNEMİ

Yazarın öne aldığı ikinci şey ise ilişkisel yaklaşım. Kitap, bağ kurmayı yalnızca çocuk ve ebeveyn arasına sıkıştırmıyor. Ebeveynin kendi ebeveynleriyle kurduğu ilişkiyi, partneriyle iletişimini, okul ortamındaki ilişkileri ve genel olarak toplumsal bağ kurma biçimlerini de düşünmeye çağırıyor. Böylece ebeveynliği yalnızca çocuğa yönelik bir sorumluluk değil, çok katmanlı bir ilişki pratiği ve toplumsal bir sorumluluk olarak yeniden düşünmemizi sağlıyor.

Bu yaklaşım, ebeveynin kendi geçmişiyle yüzleşmesini, ilişki kurma biçimini dönüştürmesini ve çocuğuna aktaracağı ilişki dilini sorgulamasını mümkün kılıyor. Örneğin “çocuğunuza mı kendi çocukluğunuza mı ebeveynlik yapıyorsunuz?” sorusu kitabın en can alıcı sorularından biri.

BİR EĞİTİMCİNİN DİLİNDEN

En güçlü yanlarından biri yazarın eğitimci tecrübesinin kitaba çok iyi yansıması. Okurlara yalnızca ebeveynliğin içsel yolculuğunu değil, çocuğun eğitim yolculuğunu da anlamak için iyi bir rehber sunuyor. Sadece çocuğunuzun okul hayatını daha bilinçli takip etmek için bile okunabilecek bir kitap. Okul seçiminden veli olmaya, anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lisenin farklı gelişimsel ihtiyaçlarına, ödevlerden okulda zorbalığa, öğretmenle sağlıklı iletişim kurmaktan merkezî sınavlara kadar birçok konuyu detaylı ve anlaşılır biçimde ele alıyor. Bu yönüyle adeta bir danışmanlık hizmeti gibi.

Ali Koç, akademik bilgiye yaslanırken de kendi kişisel deneyimlerini anlatırken de sade, akıcı ve samimi bir anlatı kuruyor. Bilimsel verileri kuru bir teorik metne dönüştürmeden, gündelik hayata ve ebeveynliğin gerçeklerine bağlayarak, okurla sohbet eder gibi anlatıyor. Evrensel insanlık tecrübelerini ve bilgilerini Türkiye’nin gerçekliği ile harmanlayarak aktarıyor. Tam da kitabın önerdiği gibi “habitus” kavramını yani Türkiye’de ebeveyn olmanın toplumsal bağlamını odağa alıyor.

EBEVEYNLİĞİ YENİDEN ANLAMLANDIRMAK

Kitap, kendini ebeveynliğin yükü altında ezilmiş hissedenler için rahatlatıcı olabilir. Çünkü ebeveynliğin “en iyi olmak”, “kusursuz olmak” gibi bir yarışa dönüştüğü günümüzde hatalara, değişime ve öğrenmeye alan açmak son derece kıymetli.

Aynı zamanda yeni bakış açıları arayanlar için kışkırtıcı da olabilir. Çünkü alışılagelmiş kalıpları sorgulatıyor, ebeveynliğe dair içselleştirilmiş bazı otomatik davranışların kökenine inmeye davet ediyor.

Bu kitap çocuğuyla kurduğu ilişkiye ve kendi ebeveynlik haline dürüstçe bakmaya istekli ve kendine “Bu çocukla nasıl bir ebeveyn oluyorum?” diye sormaya hazır olanlar için.