Google Play Store
App Store
Ali Murat Hamarat

Öldük öldük dirildik fakat sonunda kazanmasını bildik. Eleştirilerin hedefi olan Hakan’ın perdeyi açması manidardı. Uzatmaları da saysanız yaklaşık 80 dakika 10 kişi oynayan Çekya karşısında bu kadar zorlanmamak gerekirdi. Şimdi rakip turnuvanın en iyi takımlarından Avusturya.

Ecel terleriyle son 16'ya
FOTOĞRAF: AA

Avrupa Şampiyonası’nda grup aşamasında perde iniyor. Çekya karşısında alınacak puan Türkiye’yi son 16’ya taşıyor. Olası bir mağlubiyette kâğıt kalem alınacak, hesaplar yapılacak. Tabii kulaklar Portekiz-Gürcistan randevusunda olacak. Nefesler tutulmuş, Istvan Kovacs’ın ilk düdüğü bekleniyor; dakikalar geçmek bilmiyor.

Portekiz maçından sonra millî takım etrafında çıkan kriz, kaostan beslenen topraklarda birçoklarını şaşırtmadı. Montella’nın ülkenin harika çocuğu Arda Güler’le şahsi bir meselesi olduğunu milyonlar iddia etti. Ülkenin sanatçılarından şarkıcılarına birçokları İtalyan hocaya haddini bildirmek için sıraya girdi. Tüm bu yaşananların gölgesinde, yine bunun bir oyun olduğunu unuttuk. Oysa iş işten geçmedi, ipler hâlâ bizdeydi…

İtalyan hocanın bu hayati karşılaşmada sahaya süreceği ilk 11 papatya falı baktırıyordu. Kaleci Mert’in düzelmiş olması birçoğumuzu sevindirse de cezalı Abdülkerim’in yokluğunda savunma Samet’le Merih’e teslim edilmiş. Asıl tartışılan çalıştırıcı, İsmail Yüksek’le Salih Özcan’ı oynatıyor. İlk iki karşılaşmada orta sahanın yer yer yolgeçen hanı gibi olduğu düşünülünce, saflar sıklaştırılmış duruyor. Arda-Kenan-Barış Alper üçlüsüne yine dönen Montella, kâğıt üstünde doğru kadroyla başlıyor. Tabii savunmadaki Merih-Samet ikilisinin uyumu tabela için kritik gözüküyor.

Çekya cephesinde hesap basit. Üç puan dışındaki her skorda evlerine dönüyorlar. Schick’in yokluğunda teknik direktör Ivan Hasek Hlozek’le Chytil’i oynatıyor. Bu sezonun yenilmez armadası Bayer Leverkusen’de rotasyon parçası olan Hlozek olmasa da Chytil Slavia Prag’da harika bir sezon geçirdi. Gürcistan maçında harika bir 20 dakikaya imza atan Çekler, bakalım bizim karşımızda da benzer bir şekilde başlayacak mı…

2. dakikada Plovod’un şutuyla demir aldı müsabaka. 17’de çalışılmış bir taç organizasyonunda yine tehlikeli oluyorlardı. Fakat korktuğumuz başlangıcı yapamamışlardı. 20’de Barak ikinci sarıdan atılınca, rakip 10 kişi kalıyordu. Topu daha çok ayağına alan ay-yıldızılar üretemiyordu. Çekler sarı gören Kenan’ın üstüne oynuyordu. Gerek Montella’nın gerek futbolcuların dikkatli olması gerekiyordu. 45’te Arda’nın kart görmemek için faul yapmadığı akın pahalıya patlıyordu. Jurasek’e hayır diyen Mert kalesinde devleşmişti. Sahada bir kişi fazla olan, gruptan çıkmak için gol yememeye ihtiyacı olan takım nasıl kontra yemişti; inanılır gibi değildi.

Soyunma odasına istediğimiz skorla gitmiştik. Bir gol işi kesinleştirecek gibiydi…

İkinci yarıya iyi başlayan Montella’nın öğrencileri, Barış Alper’le gole yaklaşıyordu. 51’de Türkiye öndeydi. Rakip kaleye kâbus gibi çöken ay-yıldızlılar, Hakan Çalhanoğlu’nun çaprazdan müthiş vuruşuyla ağları bulmuştu.

Üç değişiklik yapan Hasek, sanki ya herru ya merru diyordu. Sert oynayan Çekya karşısında akıllı olmak lazımdı. Duran toplar tek şanslarıydı. 65’te Soucek skoru eşitlemişti. Pozisyonda Mert’in kalesinde topa tam müdahale edememişti. Hakemin devam kararı belli ki bu topraklarda çok tartışılacaktı.

73’te gelişen kontrada Kenan bitiremiyordu. 86’da Kerem getirmiş, Okay’ın uzaktan şutu az farkla çıkmıştı. Uzatmalarda gelişen kontratakta Cenk Tosun skoru ilan ediyordu: 2-1!

Öldük öldük dirildik fakat sonunda kazanmasını bildik. Eleştirilerin hedefi olan Hakan’ın perdeyi açması manidardı. Uzatmaları da saysanız yaklaşık 80 dakika 10 kişi oynayan Çekya karşısında bu kadar zorlanmamak gerekirdi. Şimdi rakip turnuvanın en iyi takımlarından Avusturya. Hazırlık maçında yarım düzine yediğimiz Şnitzelcilerden rövanşı alabilir miyiz dersiniz? Bu oyun yetmez!