Google Play Store
App Store

Gül Çetin ile Yazar Yazara köşesinin bu haftaki konuğu 25. kitabını kutlayan Hafize Çınar Güner. Güner "Yaşama dair her konu çocuk edebiyatında ele alınabilir. Önemli olan konudan çok o konunun nasıl ele alındığıdır" diyor.

Edebiyatın hayatı değiştirme gücüne inanıyorum

Yazar Yazara köşemde bu ayki kıymetli konuğum, çocuk edebiyatında 10. yılını ve 25. kitabını kutlayan sevgili Hafize Çınar Güner. Yeni kitabı Öyle Değil mi?, Nesin Yayınevi tarafından yayınlandı.

Sevgili Hafize Çınar Güner ile Öyle Değil mi?’yi ve kişisel yazma yolculuğunu konuştuk.

Keyifli okumalar!

Yeni kitabınız Öyle Değil mi? kitapçılarda yerini aldı. Okuru bol olsun! Öyle Değil mi? evsizliği konu alıyor ve bu, ülkemizde çocuk kitaplarında nadir görülen bir tema. Bu kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz? İlham kaynağınız neydi?
Çok teşekkür ederim! 2021 yılın ocak ayıydı, çalışmak için bilgisayarımın başına oturmuştum. İnternette girdiğimde birden onun fotoğrafıyla karşılaştım. Fotoğrafın altında yazılanları okuduğumda ise donup kaldım. 18 Ocak 2021 tarihli bu haberde Moda’da, Kadıköy’de sokakta donarak hayatını kaybeden 65 yaşındaki evsiz Sami Babacan’dan bahsediyordu. O an içimi kaplayan çaresizliği anlatamam. Mahallemde ara sıra gördüğüm, karşılaştığım bu insan hakkında daha önce hiç düşünmemiştim. Yaşını ve adını bile ölümü sonrasında öğreniyordum ama onun da bir hikâyesi olmalıydı öyle değil mi? Haberin sonundaki yerde yatan fotoğrafı beni derinden etkilemişti. İşte o anda üzerinde çalıştığım diğer öykümü bir kenara bırakıp yazmaya başladım. Bu öykümü de tıpkı “Eğer” gibi bir solukta ve büyük bir isyanla yazdım. Onlar hep varlar, oradalar ama “görünmüyorlar”, hor görülüyorlar. Yaşanan ağır ekonomik kriz, iç ve dış göç nedeniyle gün geçtikçe sayıları daha da artıyor. İşte tüm bu hissettiklerimle yazdığım öykümü Sami Babacan ve tüm görünmeyenlere ithaf ettim. O yılın şubat ayında da editörüm Esin Pervane’ye gönderdim. O da hemen geri dönüş yaparak çok beğendiğini söyledi. Ama o sırada yayına hazırlanan diğer kitaplarım olduğu için bu öyküm yayın sırasını beklemek durumunda kaldı. Sevgili Tansel Ünal’ın naif ve özgün resimleriyle ve Nesin Yayınevi’nin titizliğiyle geçtiğimiz sonbahar da okurla buluştu. Ülkemizde bu konuda yazılmış ilk resimli kitap olduğunu söyleyebilirim. Geçtiğimiz yıllarda bu konuda birkaç çeviri kitap yayımlandı ancak yerli çocuk edebiyatına baktığımızda maalesef hâlâ “zor konular”ın çok da yer bulamadığını görüyoruz. Bunun nedenini ise çocuğa olan bakış açımızda ve çocuk edebiyatına yüklediğimiz anlamlarda aramalıyız.

Evsizlik gibi hassas bir konuyu çocuklara anlatırken nasıl bir dil ve yaklaşım kullandınız? Bu kitabınızın toplumsal farkındalık yaratma açısından ne tür etkiler bırakmasını umuyorsunuz?
Yaşama dair her konu çocuk edebiyatında ele alınabilir. Önemli olan konudan çok o konunun nasıl ele alındığıdır. Çocuklar bunu anlamaz, çocuklar bundan üzülür gibi bir yaklaşımım hiç olmadı. Aksine çocukların düş ve düşünce gücüne güvenmeliyiz diye düşünüyorum. Algıları, merakları, tutkuları bizimkinden oldukça güçlü. Çocuklar hayata dair her şeye tanık oluyor ve yaşıyorlar. Hatta bizim gibi rasyonel bakamadıkları için çok daha fazla etkilenebiliyorlar. Onları yaşamdan soyutlayamayız. Dahası yaşama hazırlamalıyız. Bu öykümü de diğer pek çoğunda olduğu gibi önce kendim için yazdım. Çocuklara şimdi şu konuyu anlatmalıyım, bu konuda bilgi vermeliyim diyerek yazan biri hiç olmadım. Kitabı okuyan herkesi bu konu üzerinde sadece düşündürmek istedim. Öykülerimi yazarken çocuklar için de yazdığımı elbette unutmuyorum. Onların gülmeye, oynamaya olan gereksinimlerini hep hatırlıyorum. Öykülerim çocuklara haz vermeli. Böylesi hassas bir konuda bile umut aşılamalı. Bir şeyleri değiştirmek bizim elimizde öyle değil mi? Dediğim gibi bu konuda herkesi düşünmeye davet etmek istedim. Bir çözüm önermiyorum. Kitabın son iki sayfasını bu nedenle okura bırakmıştım. Kitap yayına hazırlanırken bu sayfaları çizerimiz Sevgili Tansel yorumladı. Fark ettiyseniz bu sayfalar sözsüz sayfalar. Böylesi hassas bir konuya meraklı sorular sorarak ve dürüstçe yaklaşmaya çalıştım çünkü edebiyatın hayatı değiştirme gücüne inanıyorum.

25 yıldır çocuklarla çalışıyorsunuz, onlara oyunlar oynayıp, masallar anlatırken hayat nasıl onlar için yazmaya evrildi? Çocuk edebiyatına yönelmenizdeki en büyük etken neydi? Oğlunuz İda’nın payı var mı?
Evet, yaratıcı drama ve tiyatro öğretmeni olarak 25 yıl özel okullarda çocuklarla çalıştım. Çocuklarla ve çocuklar için üretirken kendimi çocuk edebiyatı dünyasının içinde bulmam sanırım çok da şaşırtıcı değil. Ancak çocukların içinde olmak kadar, hayata onların gözünden bakabilmek de önemli diye düşünüyorum. İlk çocuk kitabı serim İyi ki Varsın Tilki Toni oğlum İda doğmadan önce yayımlanmıştı. Onun doğumuyla birlikte kendimi resimli kitapların harika dünyasında buldum ve ardı ardına resimli kitaplarım yayımlanmaya başladı. Şu an on yaşında olan oğlumun yazma yolculuğumda kuşkusuz çok büyük payı var.

2014’te ilk kitabınız Aslan’ın Doğum Günü ile başlayan yazı yolculuğunuza, bugüne kadar 25 kitap sığdırdınız. Minik okuyucularınızdan aldığınız en ilginç ya da unutulmaz geri bildirim neydi?
2014’te ilk olarak İyi ki Varsın Tilki Toni adlı serimin yayımlandı. Aslan’ın Doğum Günü ise 2016 yılında yayımlanan ilk resimli kitabım. Geçen bu zaman zarfında okullarda, butik kitabevlerinde, fuarlarda, kütüphanelerde çocuklarla çokça etkinlik, söyleşi ve imza saati yaptım ve yapmaya da devam ediyorum. Tilki Toni’nin bir kukla olduğunu görseller de onu hayal etmeye devam etmeleri ve o gerçekmiş gibi tepkiler vermelerini çok seviyorum. En ilginç ya da unutulmaz geri bildirim diyemem ama her seferinde onların samimi, oyunbaz halleri beni çok etkiliyor. Açık, dürüst, net ve oldukça meraklılar. Biz yetişkinler gibi gizli ajandaları yok!

Yazarlığınızın 10. yılını ve 25. kitabınızı kutlarken sizin gibi yazma hayali kuranlara neler tavsiye edersiniz?
Öncelikle neden bu hayâli kurduklarını kendilerine izah etmelerini öneririm. Gerçekten yazmak istedikleri bir şeyler, anlatacakları ve inandıkları hikâyeleri varsa kendilerine güvenmelerini ve hatta kimseleri dinlemeyerek yazmaya devam etmelerini tavsiye ederim. Yazarken de çokça okumalılar. Bu, hem alanı takip etmelerine kendilerini yazdıklarını değerlendirmelerine, hem de yazı içinde dü-şünmeyi öğrenmelerine olanak sağlayacaktır. Kafamda bir fikir var ama nereden başlayacağımı, nasıl yazacağımı bilmiyorum diyenler yazınsal ifade becerisini bolca okuyarak edinebilirler. Sabır, emek ve istikrar sanırım sihirli kelimeler…

Çocuklar için yazan bir yazar olarak, okuyucularımıza karşı görevlerimiz olduğuna inanıyorum. Sizce bu konudaki sorumluluklarımız nelerdir?
Elbette her yazarın okurlarına karşı sorumlulukları var. Bunların en başında da onları varsaymak geliyor. Çocukları varsaymalıyız, onları birer birey olarak kabul etmeliyiz. Onlar adına düşünmek, karar vermek bize düşmez. Bizim amacımız onlara bir şeyler öğretmek değil. Yazdıklarımız aracılığıyla onlara farklı bakış açıları kazandırmak, yaşama dair sorular sordurmak, meraklarını körüklemek, estetik haz yaratmak, hayaller kurmaya devam etmelerini sağlamak, en önemlisi de hayatı değiştirme gücünü hissettirmek zorundayız. Çünkü sanat, edebiyat politiktir.

Bir yılı aşkın süredir değerli yazarımız Sevim Ak’ın 2015 yılında Feneryolu’nda başlattığı sonrasında Kadıköy Belediyesi ile imzaladığı protokolle Alan Kadıköy İdea Çocuk’ta hizmete devam eden Ev Kütüphanesi’nde çocuklar için etkinlikler organize ediyorsunuz. Biraz da oradan ve etkinliklerinden bahsedelim mi?
 
Öncelikle Ev Kütüphanemiz’de yapılan bütün etkinliklerin büyük bir özveriyle, emekle, gönüllükle ve gönülden yapıldığını söylemeliyim. Bundan tam on yıl önce Sevgili Sevim Ak ve Behiç Ak, kendi kişisel kütüphanelerindeki çocuk ve gençlik kitaplarını eski aile evlerinde kullanıma açtılar. Çevredeki okullarla, öğretmenlerle ilişkiler kurdular. Odağı kitap olan çeşitli etkinler düzenlediler. Yazarları, çizerleri çocuklarla buluşturdular. Kitap kulüpleri kurdular. Sevim Hanım sürekli kütüphanedeki kataloğu güncelliyor ve yeni çıkan nitelikli yayınları takip ederek kütüphaneye alıyor. Şu an on bine yakın çocuk ve gençlik kitabı oldu ve bu kitaplardan yaklaşık yedi bini Alan Kadıköy’de okurlara sunuluyor. Ev Kütüphanemiz geçtiğimiz yıl yaşadığımız Maraş Depremi’nin ardından katılımcıların güvenliği düşünülerek Alan Kadıköy’de hizmet vermeye başladı. Burada da etkinlikler aynı şekilde devam ediyor. İstanbul’un çok farklı noktalarından kitaplarla buluşmaya, etkinliklere katılmaya gelen ebeveynler ve öğretmenler oldukça mutluluk verici Hatta bazen il dışından gelen katılımcılar oluyor. Cumartesi günleri Sevgili Mehmet Erkurt ve Sevgili Tülin Sadıkoğlu’nun yürüttüğü kitap kulüpleri ve Sevim Hanım’ın organize ettiği kitap etkinlikleri yapılıyor. Ben ise perşembe günleri okul öncesi gruplar için yaptığımız etkileşimli okuma atölyelerini organize ediyorum. Her perşembe iki seans halinde planlayıp gerçekleştirdiğimiz bu etkinliklerde yazar, çizer, çevirmen, editörler gönüllü bir şekilde gelerek kendi kitaplarıyla etkinlikler yürütüyorlar.
 
Gelecekte bizi hangi projeler bekliyor? Yeni kitap çalışmalarınız var mı?
 
2025’in hemen ilk aylarında Park Canavarı adlı kitabım Sevtap Sarıca’nın resimleri ve yepyeni bir mizanpajla Dinozor Çocuk etiketiyle okurla buluşacak. Mart ayında Tiyatro Bir Şenliktir adlı öyküm Tansel Ünal’ın çizimleriyle Doğan Çocuk tarafından yayımlanacak. Mayıs ayında Hep Kitap’tan çıkan olan Nuri ve Lokum adlı serimizin ikinci kitabı yine Zeynep Özatalay’ın resimleriyle basılacak. Kasım ayında ise bebekler de edebiyatsever mottomuzla Eolo ile birlikte yaptığımız “Oyunbaz Öyküler ” adlı serinin Bir Ağaç ve Bir Sandalye kitapları yine Hasret Küçük’ün resimleriyle yayımlanacak. Bunlar takvimlendirilmiş projeler. Bunların dışında da elbette editörlerimle üzerinde çalıştığımız kitap dosyalarım, yuvalarını bulmayı bekleyen öykülerim ve henüz üzerinde çalışmaya devam ettiklerim var.

Son olarak, Hafize Çınar Güner ve eserlerini tanımlayan 5 kelime nedir?
Samimi, hakiki, yaşamdan, kentli ve duruşu olan.