Edip Akbayram: Dik duruşun simgesi
Edip Akbayram ile tanışmamız 80’li yılların ortalarına rastlar.İzmir Fuarı zamanı biz Levent Kırca ile “Aşağı Yukarı” oyunu için Çamlık Senar’da sahne alıyorduk Edip Akbayram ise Ekici Över’de. Her iki ekip de Narlıdere “Ercan Villa Tesisleri”nde kalıyorduk. Bizim dışımızda Nejat Uygur ve ekibi de aynı yerde konaklıyordu.
70’li yıllardan beri şarkılarını dinlediğim, özellikle “Deniz Üstü Köpürür” ve “Boşu Boşuna”nın sevdalısı olduğum Edip Akbayram tanıdıkça sevdiğim ve hayranlığımın arttığı bir figüre dönüştü yıllar içinde. Özellikle 2010-2023 yılları arasında Müyorbir Yönetim Kurulu toplantıları sayesinde her hafta görüşme şansımız oldu Edip ağabey ile. Birlikte yurt içi ve yurtdışı toplantılara katıldık, bazı eylemlerde birlikte hareket ettik, aynı dünya görüşünü savunduk ve daha bir sürü şey.
∗∗∗
O kadar özel bir insandı ki. Nereden başlayacağımı bilemiyorum. Kızı Türkü, Cemal Reşit Rey’de yapılan törendeki konuşmasında en çok gülüşünü özlüyorum dedi. Belki de onu anlatan en güzel cümle bu. Dikkat ederseniz -bazıları hariç tabii ki de- her fotoğrafında o kadar güzel gülerdi ki Edip Akbayram; içiniz ısınırdı. Yıllardır tanıyorum bir kez bile yolda görüp fotoğraf çektirmek isteyen, kendisiyle kısacık da olsa konuşmak isteyen sevenlerini kırmadı. Her zaman işçinin, memurun, emekçinin yanında yer aldı, halkının sesi oldu. Dürüstlüğün simgesi oldu. Ölümünden sonra hemen hemen herkes, onun dik duruşundan söz etti. Bunu da en güzel törende yaptığı kısa konuşmada Zülfü Livaneli anlattı. Dedi ki “Hepimiz biliyoruz ki dik durdu, dimdik durdu hayatı boyunca. Fakat dik durmak Türkiye’de kolay bir şey değil. Fırtınaya tutulmuş bir gemi gibi oradan oraya savrulurken sizin dik durmanız demek o gelen dalgalarla mücadele etmeniz demek. Kimileri küpeşteye savrulurken, kimileri denize düşerken her sefer yeni bir tavırla tekrar var olmanız demek. Hayat sizi devamlı sınıyor çünkü Türkiye’de. Askeri darbe oluyor, ona karşı durmalısınız. Hapsi, işkenceyi, ölümü göze alarak. Sivil darbeye karşı da aynı şekilde.
∗∗∗
Sivas’ta aydınlarımız yakılıyor. Oradaki duruşumuzun net olması gerekiyor. Ve her seferinde tekrar sınava giriyorsunuz. Edip hayatının her günü mücadele etti. Yüreğindeki o dürüst tavrı hem sanatıyla hem yaşamıyla sözünü hiç esirgemeden söyledi. Bunun sonu ne olur diye hiç düşünmedi. Belki ailesine çok büyük bir servet bırakmadı. Halkın sanatçıları zaten bırakamaz. Ama halkın gönlünde öyle bir sevgi bıraktı ki bu sevgi de hiçbir hazineyle ölçülemez.”
Hem CRR de hem Teşvikiye camiinde hem de Karacaahmet’teki defin töreninde inanılmaz bir kalabalık vardı. Vatandaşların yanısıra, sanatın her alanından isimler de Edip Akbayram’ı uğurlamaya gelmişti. Yazarlar, sinemacılar, tiyatrocular, oyuncular, müzisyenler. Bunda sanatı kadar biraz önce sözünü ettiğimiz dik duruşunun da çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Edip ağabey gerçekten de sözünü hiç esirgemedi. O kadar duyarlı, naif, zarif bir insan olmasına rağmen iş haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe gelince susmadı, en yüksek perdeden sesini duyurmaya çalıştı.
Bu iktidara karşı da böyle oldu. İktidarın yanında yer alan eski arkadaşlarına da.
Bu dünyadan bir Edip Akbayram geçti ki; yeri doldurulamaz. Her zaman kalbimizin en özel yerinde yaşamaya devam edecek. Hoşça kal Edip ağabey…