Google Play Store
App Store

Yer, Güney Lübnan ile İsrail arasındaki Babel Fatma sınır kapısı. Sene iki bin. Ailesiyle birlikte Güney Lübnan'a giden Edward Said

Yer, Güney Lübnan ile İsrail arasındaki Babel Fatma sınır kapısı. Sene iki bin. Ailesiyle birlikte Güney Lübnan'a giden Edward Said onyıllardır işkencenin sembolü olan Khiam Hapishanesi'ni ziyaret ettikten sonra Babel Fatma'ya uğrar. Oğlu ve çevrede bulunan Filistinli mülteci çocuklarla birlikte iddiaya girer. İddia şu: Taşı İsrail'e doğru en uzağa kim atacaktır?

Said mülteci çocuklarla birlikte kıyasıya bir rekabete girer. Said’in yanındakilerle İsrail’i taşa tutması yakın tarihin en sembolik olaylarından, taşı atarken çekilen fotoğrafı ise direnişin simgelerinden olur.

İddiayı kim kazandı bilinmez ama bilinen şuki, Said'in Lübnan sınırında bir İsrail karakoluna doğru yönelttiği taş, aynı zamanda 21.yüzyılın entelektüel aydın manifestosunun miladını oluşturur. Fotoğraf bünyesinde onlarca sembolik mesajı taşıyor.

Said’in fırlattığı taş kendisini cadı avının ortasına sürüklese de o kendisini şöyle savunur: Bu taşla yirmi iki yıllık işgalden sonra topraklarımızdan çekilen bir orduya "yürrüüü, bir daha da sakın buralarda görünme" dedik. Sağlıklı bir anarşi, zafer sarhoşluğu var. Ben ve Babel Fatma'daki diğer insanlar, hayatımızda ilk kez kazandık..."

Sait entelektüel olmanın, çağının tanığı bir aydın olmanın dersini veriyor bize. Kampüs yıllarımızın değişmez sorusuydu: Aydın kimdir? Bu soru öğrenci tayfasının değiştirilmesi teklif dahi edilemez sorularının başında gelirdi!

Aydın kime denir? sorusuna nedense hiç doyurucu yanıtlar alamazdık. Kafamızda kurduğumuz tarife göre aydın hayatın her alanında ezilenlerin yanında egemenlere karşı olandı. Said'in sınırda İsrail karakoluna yönelttiği fotoğrafı görünce birçoğumuzun için sorunun cevabı alınmış oldu.

Aydın olmayı 'öteki' olarak nitelendiren ve dışlanan kesimlerin sözcüsü olarak çözümleyen Said, yaşamının sonuna dek iktidarlara karşı toplumun vicdanı olmayı sürdürdü.

Said Entelektüel isimli kitabında entelektüelliğin tanımını şöyle yapar: Entelektüel, eskiden olduğu gibi bir uzlaşma oluşturacak genel simgeleri yaratan biri değil, bu simgeleri sorgulayan, kutsal sayılan gelenek ve değerlerin ikiyüzlülüğünü, ırkçılığını, cinsiyetçiliğini teşhir eden; hiçbir fikir ayrılığına tahammülleri olmayan kutsal metin gardiyanları ile mücadeleden çekinmeyen kişidir. Profesyonelleşmenin baskısı giderek artarken, amatör kalıp yoksullar, yok sayılanlar, güçsüzler adına kendi görüşünü ve tavrını temsil etmekte ısrar eden bireydir entelektüel. Hiçbir kahramana ve siyasi hiçbir tanrıya inanmaz.

1935'te İngiliz yönetimi altındaki Kudüs'de doğan Said, Hıristiyan Filistinli bir ailenin tek oğluydu. Varlıklı bir aileye sahipti. Said edebiyat eleştirmeni, dil bilimci, düşünür, yazar ve Filistin davası aktivistti. Doğunun batı tarafından yorumlanışını ele alan "Oryantalizm" kitabı ile sosyal bilimlerde bir çığır açmıştı.

25 Eylül 2003'te New York'taki bir hastanede 67 yaşında hayata veda etti. Ölümünün ardından geçen onca yıla rağmen Filistinli çocuklar hala işgalci İsrail askerlerine taş atmaya devam ediyor. Yeniden başlayan Ortadoğu barış görüşmeleri de Filistinlilerin gözyaşlarını dindiremedi.

************

Demir atmadan derin sularda yüzmek

ETA'dan iki hafta içinde iki önemli hamle geldi. Birincisinde bir iyi niyet gösterisi olarak süresiz ateşkes kararı alındı. Ateşkes ilanından iki hafta sonra ise örgüt çözüm için uluslararası toplumun arabuluculuğuna açık olduğunu ilan etti.

Şimdi akıllarda şu soru var. ETA ne olduda peşi sıra iki önemli hamlede bulundu. Cevabı ETA'nın önceki gün yayınladığı açıklamasında görmek mümkün. Bildiride örgütün demokratik sürece ivme katmak için eylemlerini durdurduğu ve ateşkesi daha ileri götürmek için alması gereken yükümlülükler dâhil demokratik bir süreç için gerekli bütün adımların uluslararası aracılarla “beraberce araştırılmasına” açık olduğu belirtiliyor.

Örgüt açıklamanın devamında İspanya ve Fransa’nın inatçılığı karşısında, "demokratik çözüm botunu tekrar suya indirdiğini ve demir atmadan derin sularda seyretmeye hazır olduğunu" söylüyor. Aynı zamanda “kalıcı, adil ve demokratik” bir çözümde uluslararası toplumun yer alması için gerekli tüm adımları atmaya hazır olduğunu bildirmekle beraber, “çözümün anahtarının Bask ülkesinde olduğu” da vurgulanıyor.

Son açıklama ile ETA'nın Katalan mücadelesini örnek almaya başladığı ileri sürülüyor. İspanya'da bağımsızlık peşinde koşan iki büyük bölgesi var. Biri Bask bölgesi diğeri ise Katalunya. Bask'ın bağımsızlığı için ETA yıllardır silahlı mücadele veriyor. Katalunya'da ise bağımsızlık mücadelesi demokratik yollarla yürütülüyor. Katalanlar silahlı mücadele vermemelerine rağmen Basklılara oranla daha geniş özerkliğe sahipler.

İspanya'da iktidarda sosyal demokrat İspanya Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) var. Bu partinin Bask kolu olan Bask Ülkesi Sosyalist Partisi (PSE) ise Bask ülkesinde iktidarda. Ve her iki sosyal demokrat parti de uzatılan barış elini havada bırakmaya kararlı görünüyor.

ETA'nın tüm iyi niyetli hamlelerine rağmen Jose Zapatero hükümetinin bu hamlelere duyarsız kalmasının arka planında ise İspanya'da yaklaşan seçimler bulunuyor. Zapareto seçim öncesi ETA ile müzakereye oturan lider konumuna düşmek istemiyor.