Google Play Store
App Store

ODTÜ raporuna göre, Ege Denizi’ndeki deprem fırtınası tsunami riskini artırıyor. Uzmanlar, kıyılarda önlem alınması gerektiğini vurguladı. DEÜ akademisyenlerinin hazırladığı raporda da Ege kıyılarında tsunami tehlikesine ve volkanik kül yağışlarına dikkat çekildi.

Ege'deki deprem fırtınası raporu: Tsunami ve volkanik kül yağışı gerçekleşebilir
Fotoğraf: DHA

Mahir KANAAT

Ege Denizi’nde ocak ayının sonundan itibaren sismik hareketlilikte belirgin artış yaşanırken, depremler devam ediyor. Depremlerle ilgili Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Dokuz Eylül Üniversitesi'nde (DEÜ) görevli bir grup bilim insanı tarafından Ege Denizi'nde yaşanan deprem fırtınasıyla ilgili rapor hazırlandı.

ODTÜ’deki akademisyenler tarafından hazırlanan raporda, bu depremlerin tsunami tehlikesi yaratabileceğine dikkat çekildi.

Geçmişte bölgedeki büyük depremlerin tsunamilere yol açtığı hatırlatılarak, özellikle Santorini ve Kolombo denizaltı volkanlarının olası hareketliliğinin risk faktörü olduğu vurgulandı.

Raporda, bölgedeki deprem fırtınasının olası sonuçları üzerinde durularak tsunami senaryoları oluşturuldu. Bu senaryolar şu şekilde: 1956 Amorgos Depremi’ne benzer bir depremin tekrar yaşanması. Santorini-Amorgos arasında büyük bir kırılma olması. Santorini Adası'nın dış yamaçlarında meydana gelebilecek denizaltı heyelanları. Santorini’nin Bronz Çağı’ndaki büyük volkanik patlamasına benzer bir olay. Kolombo denizaltı volkanında olası bir patlama ihtimali değerlendirildi.

Senaryolara göre tsunami dalgalarının ulaşabileceği yükseklikler hesaplandı. İzmir Körfezi’nde 1 metreden az, Didim’de 2 metreye, Çeşme’de 1 metreye ve Bodrum’da ise 1 buçuk metreyi aşabilecek dalgalar öngörülüyor. Raporda, sismik hareketliliğin devam ettiği ve büyük bir depremin tetikleyebileceği sualtı heyelanlarının tsunami oluşturma ihtimalinin yüksek olduğu belirtildi. Uzmanlar, özellikle kıyı şeridinde yer alan yerleşim alanlarında önlem alınması gerektiğini vurguladı.

İSRAİL’E KADAR ULAŞIR

DEÜ akademisyenleri tarafından hazırlanan raporda da, depremlerin sismolojik özelliklerinin hem volkanik ve hem de tektonik etkilerin birlikte geliştiği tektono-volkanik (magmatik) bir jeolojik sistemi ortaya koyduğuna dikkat çekildi. Söz konusu bu tektono-volkanik ortam nedeniyle 3 farklı olasılığın gelişmesi muhtemel olarak değerlendirildiği raporda ayrıca şu bilgilere yer verildi:

“Bunlardan ilki sistemin 7'yi aşan bir depremle rahatlaması ve ardından volkanik bir etkinliğin başlaması. İkincisi ise sistemin volkanik bir aktiviteyle başlaması ve ardından 7'yi aşan bir depremin olması. Üçüncüsü ise sistemin herhangi bir volkanik aktivite göstermeden deprem etkinliğinin azalacak şekilde ileriki bir zamanda yeniden bir deprem fırtınası olana kadar geçici olarak sönümlenmesi. Büyük ölçekli bir volkanik patlama olması durumunda, bunun Türkiye'nin Ege kıyıları, Batı Anadolu ve Doğu Akdeniz boyunca, Kıbrıs'ı da kapsayacak şekilde İsrail'e kadar ulaşacak kül yağışlarına neden olması olasıdır. Bu tür bir patlama aynı zamanda denizaltı heyelanlarına neden olacağından Ege kıyılarında tsunami tehlikesini de tetikleyeceği öngörülüyor. Böyle bir patlamanın olması durumunda, hava kirliliği ve volkanik kül yağışlarının gerçekleşeceği öngörülebilir.”

Büyüklüğü 7'yi aşan bir deprem olması durumunda ise yaşanacakların anlatıldığı raporda, “Çanakkale-Fethiye arasında kalan kıyı bölgelerimizde tsunami yaşanması öngörülüyor. Çünkü, 1956 yılında Santorini Adası'nın kuzeydoğusundaki Amorgos Fayı üzerinde meydana geldiği kabul edilen Amorgos Depremi sonrasındaki tsunami etkisi uluslararası makalelerde modellenmiş ve tsunami dalgalarının Çanakkale ile Fethiye arasındaki kıyı şeridi boyunca belirli oranlarda küçük ölçekte etkili olduğu anlaşılmıştır. Benzer bir depremin oluşması durumunda, tsunami dalgasının batı-güneybatı kıyılarımızın belirli bölümlerinde maksimum 2 metre yüksekliğe ulaşacağı ve 500 metre kadar içeri gireceği öngörülüyor. Tsunami dalgası güneybatı kıyılarımıza en erken yaklaşık olarak 30 dakika sonra, kuzeybatı kıyılarımıza ise 3 saat sonra varabilecektir” denildi.

Raporda Santorini merkezli 7.5 büyüklüğündeki bir depremin yaşanması durumundaki senaryoya da değinilip, “Santorini civarında bu depremin 9 şiddetinde yaşanacağı öngörülüyor. Ülkemiz, deprem odak noktasından 150-350 kilometre uzakta olduğu için bahse konu olası deprem büyük oranda 5 şiddetinde yaşanacaktır. Fakat İzmir Körfezi, Kuşadası Körfezi, Söke Ovası, Gökova Körfezi gibi alüvyonal zemin üzerindeki kısıtlı alanlarda, depremin şiddet değeri 8'e varan değerler alabileceği düşünülüyor. Bu alanlarda bina envanterinin hızlıca çıkartılması ve gerekli önlemlerin alınması öneriliyor” denildi.