Eğitim fakültelerinin kapısına kilit vuruluyor
Milli Eğitim Bakanı 20 Şubat günü yine Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Eğitim Meclisi toplantısına katıldı. Öğretmenlere, velilere, öğrencilere rağmen eğitimde ciddi bir yıkım yaratanlar, sermaye gruplarından bağımsız adım dahi atmıyor. Son ortaöğretim kurumları yönetmeliğinde yapılan değişiklikte de bir kez daha gördüğümüz gibi sermaye grupları ne isterse yapılıyor, Bakan’ın toplantıda söylediği gibi “kamu arazilerinin tahsisinden özel okullara teşvik politikasına kadar” ne isterse veriliyor.
Aynı toplantıda Bakan “Üniversitelerimiz alanında nitelikli bilim insanları yetiştirsinler. Yetişen arkadaşlarımızı biz kendi formasyonumuz ile öğretmenlik mesleğine hazırlayalım. Hem mesleğe seçiliş sürecinde hem de meslek içinde gelişimlerini biz Bakanlık olarak yürütelim. Bu iki faydadan hareketle Millî Eğitim Akademisini hayata geçirdik" ifadelerini kullandı.
Üniversiteler akademik özerkliğini o denli yitirmiş durumda ki üniversitelerin faaliyet alanına akademinin kendisi değil siyasi iktidar, Bakan karar veriyor. Öğretmen yetiştirme işini artık üniversiteler, eğitim fakülteleri değil Milli Eğitim Akademisi (MEA) ile Bakanlık yapacak diyor.
∗∗∗
Akademi giriş sınavına başvuru kriteri öğretmenlik mesleğine kaynak teşkil eden en az lisans düzeyinde yükseköğretim programlarının birinden mezun olması diye belirtiliyor. Bu alanlar içerisinde “İlahiyat Fakültesi, İlahiyat Bilimleri Fakültesi, Uluslararası İslam ve Din Bilimleri Fakültesi, Dini İlimler Fakültesi, İslami İlimler Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Otomotiv Mühendisliği, Su Ürünleri Fakültesi, Gıda Mühendisliği, Veteriner Fakültesi…” yer alıyor.
MEA’da eğitim süresi; eğitim fakültesi mezunları için 3 dönem (10-14 hafta), diğer fakültelerden mezunlar için ise 4 dönem (14-18 hafta) olarak belirleniyor. Eğitim fakültelerinde yıllar süren eğitimin 14-18 haftada verilmesi planlanıyor.
Akademi ve Öğretmenlik Meslek Kanunu; 2023 Eğitim Vizyon Belgesi, Yeni Türkiye Yüzyılı Müfredatı’ndan, 12. Kalkınma Planı’ndan bağımsız değil. Akademi ile bilimi, bilimsel eğitimi esas alan değil “aklıselim, kalbiselim, zevkiselim nesilleri yetiştiren çelebi öğretmenler” hedefleniyor. Laikliği, bilimsel eğitimi yok sayan bir eğitim inşası ve bu inşaya uygun öğretmen profili amaçlanıyor.
Hazırlanan her yönetmelikte, düzenlemede sivil toplum kuruluşları (STK) ifadesinin geçtiği her durumda eğitim alanında karşımıza çıkanlar vakıf, dernek adı altında tarikat yapıları ve sermaye grupları oldu. Öğretmen Akademileri kapsamında yapılacak faaliyetleri yürütürken de STK’ler ile ortak çalışmalar yapılacağı belirtiliyor. Akademide “açılan akademi alanında bilgi, beceri, görüş, düşünce ve eserleri ile öne çıkan, katılımcılara bilgi ve deneyimlerini aktarmak üzere davet edilen kişi” denilerek uzman kişilerin de yer alacağı vurgulanıyor. Bu denli ucu açık bir ifade üzerinden bu “uzmanların” kim olacağına nasıl, hangi kriterlerle karar verilecek?
∗∗∗
Ülkenin dört bir tarafında eğitim fakülteleri varken mimarisi başta olmak üzere eğitim kurumu niteliği taşımayan MEA adıyla binalar açılacak. İlki Aksaray’da açıldı. Son açıklanan rakamlarla 86 bini aşkın ücretli öğretmen çalışıyor. Çocukların öğretmen ihtiyacına rağmen, mülakat mağduru öğretmenlerin ek atama talepleri tartışmasız en temel hakları iken, on binlerce öğretmen atama bekliyorken “Bütçe yok diyerek” yeterli atamayı yapmayanlar; eğitimde tasarruf çağrısıyla çocukların kamusal eğitim hakları ellerinden alanlar bu binalara kamu kaynaklarını, milyonları aktarıyorlar. Akademi binaları ile devasa bir israfa imza atıyorlar.
Akademi ile eğitim fakültelerinin kapısına kilit vuruyorlar.
Daha yazılacak o kadar çok şey var ki… Ancak artık eğitimde sözün, yazının tükendiği yerdeyiz. Dünya tarihi kanıttır ki; öğretmen kaybederse çocuklar, gençler kaybeder. Öğretmen kaybederse memleket kaybeder.