Eğitim, nihayet CHP’nin de gündeminde
Ankara, 3-6 Temmuz’da 12. Uluslararası Eleştirel Eğitim Konferansı’na, 18-19 Temmuz’da da 24 Saat Eğitim Maratonu etkinliğine ev sahipliği yaptı. Çok Boyutlu Kriz Çağında Eleştirel Eğitim Çalışmalarını Canlandırmak: Toplum, Mücadele ve Direniş teması ile toplanan Uluslararası Eleştirel Eğitim Konferansı dünyanın, 24 Saat Eğitim Maratonu ise Türkiye’nin dört bir tarafından muhalif akademisyen ve entelektüeli bir araya getirdi. Konferans, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü ve Eğitim Bilimleri Fakültesi ev sahipliğinde Prof. Dr. Hasan Hüseyin Aksoy, CHP’nin düzenlediği 24 Saat Eğitim Maratonu ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş öncülüğünde gerçekleşti.
Eleştirel Pedagoji topluluğu, 60’ı yurtdışından (Lübnan, Brezilya, Fas, İrlanda, ABD, Yunanistan, Portekiz, İngiltere, Almanya, Kenya, Honkog, Hindistan, Kanada) olmak üzere 130 bildiriyle “Demokratik, bilimsel, özgürlükçü, eşitlikçi, kamusal ve laik eğitim inşa etmenin” yollarını arandı. Bildiri ve konuşmalara ulaşmak şimdilik mümkün olmayabilir. Fakat konferans çağırı metninin şu bölümü konferansın önemi ve yanıtını aradığı sorular hakkında bir fikir verebilir; “… Eğitim üzerindeki neo-liberal, neo-muhafazakâr, anti-demokratik ve otoriter baskılar hem eğitimcilerin hem de öğrencilerin gelişimi, özgürleşmesi ve insanlaşması önündeki en önemli ve güncel engeller haline geldi. Müfredat, özgürleştirici eğitim uygulamalarından uzaklaşarak neo-liberalizmin ve neo-muhafazakârlığın gereklilikleriyle uyumlu hale getirildi. Kamu yararına eğitim ideali, metalaştırılmış eğitimle yer değiştirmiştir. İç içe geçmiş krizleri aşmak; saldırılara, izolasyona ve nesneleştirmeye karşı, güçlerin ve fikirlerin geliştirilebileceği, dayanışma duygusunun tazelendiği, yeni direniş, mücadele ve dönüşüm yolları inşa kuşkusuz bir yanıt ve çaba gerektirir…”
∗∗∗
CHP, 24 Saat Eğitim Maratonuyla Eleştirel Pedagoji’nin teorik yanıt ve çaba arayışını bir adım öteye, pratiğe taşıdı: 18 Temmuz saat 10.00’da CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in açılış konuşmasıyla başlayan ve aralıksız 24 saat süren 21 başlıkta eğitimin belli başlı tüm sorun alanlarını halka açık bir alanda (Ankara Anıtpark’ta) tartışmaya açtı. Öğretmen, akademisyen, politikacı, eğitim sendikaları ve eğitimi dert edinen entelektüellerin konuşmacı olduğu etkinlik, eğitime radikal bir müdahalenin zorunluluğunu, iktidar adayı olarak CHP’nin de buna hazır olduğunu gösterdi.
Kamuoyunun 4+4+4 kanununa tepkisini Meclis’e taşıdığı 2012’den bu yana CHP, eğitimde yaşanan dönüşüme herhangi bir yurttaştan daha anlamlı ve sonuç alıcı tepki vermedi. Genel seçim beyannamelerinde ciddi sorun alanı olarak ele almadı. Eski yönetimin duyarsızlığı veya stratejik hesabı, Diyanet Akademisi Kanunu’nun tartışılmadan (15 CHP milletvekilinin olumlu oyu ile) Meclis’ten geçmesini sağladı. Bundan cesaret alan iktidar, Diyanet Akademisi Kanunu’nu modifiye ederek Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) olarak Meclis’e gönderdi. Fakat yeni CHP yönetimi bu hataya düşmedi ve etkili muhalefetiyle ÖMK görüşülmesini erteletmeyi başardı.
Maarif Modelini, ÖMK’yi ve eğitimdeki dinselleşmeyi siyasetin konusu yapıp, kamuoyunun önünde ve halkı dahil ederek laik ve bilimsel eğitim başlığı altında tartışmaya açması CHP’nin gerçekten yenilendiğinin belirtileri. İslamcı yönetim, Türkiye’yi bilimin bilgisi ve yöntemiyle demokratik ve laik bir ortamda yapılan modern eğitimden uzaklaştırdı. Türkiye’de eğitim, “eğitimci”, “uzman”, “öğretmen” sendikacı, öğrenci sorunu olmaktan çıktı. Herkesin, özellikle de politikanın her zamankinden daha acil müdahil olması gereken siyasi bir mesele eğitim. Geç de olsa CHP’nin kamu adına el koyması oldukça önemliydi. Bu noktada süreci yöneten, eğitim sendikalarını (Eğitim-İş, Eğitim Sen, Hürriyetçi Eğitim Sen, Anadolu Eğitim Sen, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası) ve öğretmenlerin itirazını bir noktada birleştirip Meclis kapısından içeriye sokan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Gölge Milli Eğitim Bakanı Suat Özçağdaş’ın da hakkını teslim etmek gerek. Özçağdaş, şimdi de 24 Saat Eğitim Maratonu’nda ele alınan konu başlıklarını Ankara’dan illere taşımaya, okul öncesinden üniversiteye eğitimin her soru alanını halka indirmeye hazırlanıyor.
∗∗∗
Her eğitim tartışmasında olduğu gibi bu iki etkinlikte de öne çıkan hap eğitim-din ilişkisi oldu. Konusu eğitimin finansmanını, özelleştirilmesi veya mesleki eğitim olan da bir şekliyle eğitimdeki dinselleşmeye girmek zorunda kalıyor. Çünkü neresinden ele alırsanız alın, hangi mesleğe yönlendirirseniz yönlendirin, nasıl bir toplum düşünürseniz düşünün bireye kendi zekâsını kullanacağı bilgi ve beceri kazandırmak durumundasınız. Dini eğitim bunu yapmaz, aksine zekâyı sınırlar, beceriyi köreltir. Türkiye, enerjisini, zamanını, heyecanını heba eden bu dini eğitim cenderesinden kurtulmak zorundadır. O nedenle yeterince ertelenmiş, hafife alınmış din-eğitim ilişkisini sorgulayan, oradan çıkış arayan her etkinlik, özellikle de CHP’nin tartışmaya bu bağlamda dahil olması oldukça önemlidir.