Google Play Store
App Store

Başlıktaki konuya geçmeden önce Nuray Babacan’ın Nefes gazetesinde geçtiğimiz Cuma günkü yazısında paylaştığı bir habere değinmek istiyorum.

AKP’nin eseri Yenidoğan Çetesi skandalını hatırlarsınız. Sosyal Güvenlik Kuru mu, SGK’nın kasasını özel hastanelere açmasını fırsat bilen çete İstanbul’daki bazı özel hastanelerin yenidoğan servislerini kiralamış, anlaştıkları 112 Acil personeli vasıtasıyla hastaları buralara yönlendirmiş, sahte epikriz düzenlemekten pahalı ilaçları ceplerine atıp satmaya kadar her türlü usulsüzlüğü yapmış, bu arada bebeklerin bakımını da Allah’a emanet etmişlerdi.

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun İstanbul İl Sağlık Müdürü olduğu yıllarda ve yıllarca bu şekilde çalışan çete sonunda yakayı ele vermiş ve dava açılmıştı.

Bu arada, aralarında AKP’li eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nunki de bulunan hastanelere de el konulmuştu. TMSF, işte bu 23 hastaneyi dava süreci bitmeden satılığa çıkarmayı planlıyormuş.

“Kritik nokta” ise bu hastanelerin büyük zincir hasta nelere satılacağı iddiası imiş. Birilerine avantaj yaratılma ya çalışıldığına dair iddialar ortalıkta dolaşıyormuş.

Anlaşılan birileri Yenidoğan Çetesi olayını da fırsata çevirmek için şimdiden ellerini ovuşturmaya başlamışlar. Bakalım arkasından kimler çıkacak?

∗∗∗

Geçen haftaki yazımda Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği, OHSAD’ın Antalya’da yaptığı kurultaydan bahsetmiştim.

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan, her iki bakanlığın bilumum üst düzey yöneticileri özel hastane patronları ile ortak akıl için toplaşmışlar, dört gün boyunca hemhal olmuşlardı.

Kurultayda OHSAD Başkanı Reşat Bahat en kısa sürede Sağlık Uygulama Tebliği, SUT fiyatlarına güncelleme yapılmazsa OHSAD üyelerinin bu yılı çıkaramayacağını söylemiş. Durum gerçekten böyle mi, özel hastanelerde neler oluyor, birlikte bakalım.

∗∗∗

SGK gerek kamu gerekse özel hastanelerden hizmet satın alıyor, bunun karşılığında da onlara ödeme yapıyor. O ödemelerin miktarı her bir muayene, her bir laboratuvar, her bir ameliyat, kısacası her bir tıbbi işlem için ayrı ayrı SUT’ta belirleniyor.

Peki SUT fiyatları Reşat Bahat’ın şikayet ettiği gibi düşük mü?

Evet, düşük.

Peki OHSAD Başkanı haklı mı?

Hayır, haklı değil.

Çünkü özel hastaneler sadece SGK’dan aldıkları ödemeyle çalışmıyor. Asıl kazançlarını “ilave ücret” adıyla sigortalılardan doğrudan aldıkları paradan sağlıyorlar. Üstelik de normal de SGK’nın belirlediğinin en fazla iki katı kadar ilave ücret almaları gerekirken, daha önce de yazdım, on kat, yirmi kat, ne kadar tutturabilirlerse alıyorlar.

Yani ilave ücret dedikleri eskinin bıçak parası olmuş, hatta onu da geçmiş vaziyette.

Aslında ortada tam bir “tavşana kaç, tazıya tut oyunu” var. SGK kendi ödemesini düşük tutuyor, ama buna karşılık özel hastanelerin vatandaşları Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle kaz gibi yolmasına göz yumuyor. Olan da canının derdine düşmüş, derdine derman aramaya çalışan hastalara oluyor.

∗∗∗

Gerçekte SUT fiyatları geçtiğimiz yıllarda da düşüktü. Fakat özel hastaneler bu çift ödeme sistemi sayesinde büyük paralar kazanmaya devam ediyorlardı. Böyle olunca da hastane patronları arada sızlansalar da bu kadar feveran etmezlerdi.

Şimdilerde özel hasta neleri zorlamaya başlayan asıl faktör SUT fiyatlarının düşük olması değil, hasta sayılarının azalması.

SGK’nın İstatistik Yıllıklarına göre 2008 yılında, o sırada devlet memurları henüz hesaba katılmazken bile, özel hastanelere 57 milyona yakın sigortalı başvurmuş. Sonra, yıllar içinde artarak 2013 yılında 91 milyonun üzerine çıkmış.

Takip eden yıllarda arada çıkış olsa da genel eğilim düşme yönünde seyretmiş, gene de COVID-19 pandemisine kadar 80 milyon civarında seyretmiş.

Pandeminin başladığı 2020 yılında doğal olarak hızlı bir düşüş yaşanmış ama hemen ertesi sene toparlanmış, altı milyona yakın artış olmuş. Bir sonraki yıl, 2022’de de iki buçuk milyondan fazla artmış.

Ekonomik krizin hızla derinleştiği son iki yılda ise büyük düşüşler yaşanmış. Özel hastanelere müracaat eden sigortalı hasta sayısı 2023 yılında yedi milyondan, 2024 yılında ise iki buçuk milyondan fazla azalmış, 66 milyonun altına inmiş.

Her kriz döneminde sağlık harcamaları insanların öncelikli tasarruf kalemlerinin başlarında gelir. Bugün de öyle oluyor. Sofrasındaki ekmeği günden güne küçülen vatandaşlar özel hastanelerden kamu hastanelerine yöneliyor.

Neticede ekonomik kriz AKP tarafından anlamsız ve gereksiz şekilde beslenip büyütülen özel hastaneleri vuruyor. Vurmaya da devam edeceği görülüyor.

Çözüm SUT fiyatlarının arttırılması değil. Sağlıkta kamulaştırma üzerine düşünmek gerekiyor.