Google Play Store
App Store

Dünyada unutulmuş bir kavram olan emperyalizm yeniden gündemde. Gerçek içeriği ve kapitalizmin kaçınılmaz bir aşaması olarak değil elbette. Trump'ın kontrolsüzlüğüne atıf yapan bir "emperyalizm" bu. "Kurallara dayalı düzen"i tanımayan "crazy" Trump'tan ibaret bir emperyalizm.

Oysa emperyalizm, sermaye ile sermayenin genişleyen yayılması ve işgal, ilhak ve sömürge alanı savaşıyla ilgili bir kavram; en az 150 yaşında. Trump, Grönland, Meksika, Panama ve Gazze ile hatırlattı bize. Ama biz unutmuştuk bu kavramı, dünyayla birlikte ve neredeyse 40 yıldır. Emperyalizm kendisine "Küreselleşme" adını vermişti ve bu kavram sorgulanmaksızın kabul edilmişti.

2000’lerin başları küreselleşmenin meyvelerinin adil dağıtılmadığı, eşitsizliklerin arttığı ve bunun dayanılmaz boyutlara geldiğinin –bizzat kapitalizmin batılı milyarderlerince- konuşulduğu yıllar oldu. Küreselleşmenin çökmesi, sosyal isyanların patlaması, dünyada yeni çatışmaların tetiklenebileceği, bu döneme özgüdür.

2007 krizi, küreselleşme döneminin bittiğinin resmi ilânı anlamına gelmiştir. Dünya çapındaki finansal çöküş, ülkeler arasındaki ekonomik eşitsizlikler ve jeo-politik gerilim alanlarında meydana gelen bazı olaylar, ilk dünya savaşının yüzüncü yıldönümünde, “yeni bir dünya savaşı” tartışmalarını da beraberinde getirdi.

Küreselleşmenin yerini yeniden emperyalizme bırakması bu yıllarda gerçekleşti. Emperyalizm tartışmaları, imparatorluğun kalbinde, Amerika’da başlar. Bu dönemde ABD yönetim kadrosunda başat rol alan Neo-Conların başka ülkeleri askeri yoluyla işgal stratejileri, tartışmanın fitilini ateşledi. “Büyük Ortadoğu Projesi”, Irak ve Afganistan işgalleri, “imparatorluk” ve “emperyalizm” tartışmalarını başlatır.

∗∗∗

Geçen yüzyılın hegemon kavramı olan emperyalizmin aktüel siyasetin gündemine geri dönüşü, Rusya’nın toparlanması ve Çin’in ekonomik bir dev olarak dünyadaki yükselişiyle de bağlantılıdır. Demiryolları, limanlar, havaalanları, petrol gaz boru hatları ile Batı’nın klasik hegemonya alanlarında ve hatta Avrupa’nın ortasında -Yunanistan’da Pire limanında- yayılan Çin’in yeni ittifaklar inşası, nihayet ŞİÖ ve BRICS, emperyalizm tartışmanın kayaklarındandır. Çin bugün çipten füzelere, uzay askeri çalışmalarından denizaltı silahlarına, bilgisayarlardan insansız savaş araçlarına kadar, dünyada başka bir emperyal ekonomik-siyasi hegemonya inşa etmektedir.

2022 yılı başında patlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, en başından beri bu savaşı ekonomik ve askeri olarak finanse eden NATO’nun politikası, Rusya topraklarını vuran uzun menzilli füzelerin İngiltere, Fransa ve ABD tarafından Ukrayna’ya verilmesi, bu füzelerle Rusya’nın vurulması, Rusya’nın cevabı, Rusya-Çin ittifakı, İsrail'in Gazze, Lübnan ve Suriye'de 1 yıl boyunca devam eden bombardımanları, Kuzey Kore’nin Rusya topraklarına Ukrayna ile savaşmak üzere asker göndermesi, emperyalizm tartışmalarının diğer kaynakları olmuştur.

Emperyalizmin 21’nci yüzyıldaki tarihi yazıldığında, 2022-2024 yılları arasında Rusya ve Batı-Avrupa arasında -kuşkusuz Ukrayna savaşı kaynaklı- olup bitenler, köşe taşı niteliğinde olacaktır. Emperyalizmin doğasının ürettiği, Rusya’yı hedef alan ekonomik rekabet, ambargo, malvarlığı dondurma, gümrük duvarları inşası, askeri teknoloji transferi, askeri kadro ihracı ve nihayet gelişmiş füzeler dahil askeri müdahale bu iki yıl içinde gerçekleşmiştir.

∗∗∗

Şimdi 2025 başında Trump'ın başlattığı "barış" görüşmeleri, başka emperyalist planların dışavurumudur. O, Çin'e yoğunlaşmayı, Afrika'da, burnunun ucundaki Latin Amerika'da bile dev ekonomik hamleler yapmakta olan bu ülkeyi durdurmayı amaçlıyor. ABD, baltaları Ukrayna'da "toprağa gömmek"ten yanadır. Amerikan gazeteleri ve diplomatlarının durmadan Monroe Doktri'nini hatırlamaları rastlantı değildir.

Türkiye'de "emperyalizmin unutulması" bir dizi iç ve dış gelişmenin ürünüdür: 1991'de Sosyalizmin yıkılması, Amerika'nın Ortadoğu’daki diktatörleri yıkan "devrimci" bir güç olarak sahne alması (2003 Irak, 2011 Libya), Ortadoğu'daki -başta Kürtler olmak üzere- azınlık grupların bu emperyalist işgal ve ilhaklardan kimi "kazanımlar" elde etmesi ve nihayet uzun on yıllar Avrupa Birliği'nin "reformist" bir güç olarak Türk iç politikasına müdahalesi. Emperyalizmin unutulmasının arka planında işte bu olgular yatar.

Ama ne demişler, "ne varsa eskide vardır". Şimdi yeniden "eski" kavramlara dönme zamanı: Emperyalizmi yeniden hatırlama vaktidir.