Erdoğan’ın yapabileceği tek şey ülkeye sözü, umudu ve neşesi olmayan bir seçim yaşatmak. Seçimde deprem tek gündem olacak. Tabii deprem öncesi ve sonrasındaki ihmallerle değil, sadece inşaat ve ihale kısmıyla.

Erdoğan’ın şapkası ve “mezarlıkta bir seçim”
Fotoğraf: AA

Yaşar AYDIN

Büyük güne sadece 2 ay kaldı. "Koltuğunu vermez, sonuçları tanımaz, seçime müdahale eder, son dakika şapkasından bir tavşan çıkarır" gibi Erdoğan’a olağanüstü birçok özellik yükleniyor. Bazıları için "kesinlikle olmaz" diyemeyiz. Daha önceki pratiklerinde var. Ama adı üstünde deneme. Başarıp başaramayacağı kendi elinden çok muhalefetin yeteneği ile sonuca gidilecek bir süreç var önümüzde.

AKP ve MHP’nin gerilemesinin bile önemli olmadığını söyleyenlerle karşılaşıyoruz. Erdoğan’ın oylarının daha yüksek olduğuna dair bir yargı oluşmuş. Belki Erdoğan’ın oyu AKP’den fazla olabilir ama Cumhur İttifakı’ndan daha yüksek olacağını söylemek ham hayal. Erdoğan 24 Haziran 2018 seçimlerinde yüzde 52,6 oy olarak cumhurbaşkanı seçildi. Aynı seçimlerde Cumhur İttifakı’nın toplam oyu yüzde 53,7 oldu. En prestijli olduğu ve seçimi kazandığı anda bile ittifakın bir puan gerisindeydi. Yani ortada ittifakın boyunu aşacak bir Erdoğan yok.

İTTİFAKLA GENİŞLEMEK

Şapkasında acil durumlar için tuttuğu ittifak genişleme projesini de devreye soktu. Erdoğan ittifakını MHP, Mehmet Ağar, Alaattin Çakıcı, Doğu Perinçek’in yanına Hüda Par ve Yeniden Refah Partisi’ni de katarak genişletmeye çalışıyor. Birbiriyle çatışacağı düşünülen bu yapıları aynı potada tutan hiç kuşku yok ki iktidarın kendisi. Değişime olan itiraz bu yapıları tüm çelişkileriyle birbirlerine yapıştırırken bu durum Erdoğan’ın şapkadan çıkarabileceği tavşanların en büyüklerinden biri.

Son haftalarda Erdoğan’ın açıklamaları içinde bir başka hamle daha gizli. O da Türkiye’nin yaşadığı en büyük yıkımlardan biri olan depremi merkeze alan siyaset. Erdoğan için deprem 60 günlük seçim senaryosunun en önemli aktörü haline geldi.

TEK GÜNDEMLİ SEÇİM

Erdoğan tüm seçim sürecini depreme kilitlemek istiyor. Tabii ki yıkımın nedeni, boyutu, kurtarma faaliyetlerinin yetersizliği gibi başlıklarla değil. Onun için gittiği her yerde helallik istiyor ve geçmişe sünger çekiyor. Kendi deyimiyle tek gündemleri var, “yaraları sarma” faaliyetleri. Kentlerin kurulacağı merkezler, inşaat ihaleleri ve atılacak ilk konut temelleri Erdoğan kampanyasının en önemli fotoğrafı olarak planlanıyor. İktidar olma olanaklarını kullanarak depremzedelerin bu zor zamanlarının yardımcısı hatta kurtarıcısı olacak bir figür haline getirilecek. Tabii bu algının yerleşmesi için bazı koşuların yerine getirilmesi gerekiyor. Her şeyden önce deprem öncesi, deprem anı ve ilk üç hafta konuşulmayacak. Hatta mümkünse bugün yaşanan eksikliklerden de bahsedilmeyecek.

Eleştirileri polemik sayıp yas tutan milyonlara haksızlık olarak anlatılacak. Muhalefetten “sessizlik” talep edecek.

Deprem bölgesinde ilan edilen OHAL’in duygu olarak tüm ülke sathında yaşaması en büyük hayalleri. Erdoğan seçim süresinde faklı seslerin yerine “büyük devlet” propagandasını, halkı saran umut duygusunun yerine itaatin, dayanışmanın yerine iktidardan gelecek sadakanın, neşenin yerine mutsuzluk ve çaresizliğin hakim olduğu bir seçim atmosferinde başarılı olabileceğini biliyor. Beton ve inşaat konuşulsun istiyor.

MEZARLIKTA SEÇİM

İktidar uyguladığı politikalarla ülkenin çok önemli bir bölümünün adeta mezarlığa dönmesinin en önemli sorumlusu. Hatta bir numaralı sanığı durumunda. Şimdi bu yokmuş gibi davranıyor. Ülkeyi mezarlık sessizliğinde hayal ediyor.

Büyük bir yıkım ve acı var. Bundan çıkış ancak konuşarak, dinleyerek, umut ederek ve dayanışarak mümkün.

İktidar eli açık seçim masasında. Bırakın anlatacakları yeni bir öykü, masaya sürecekleri seçim kozu sokağa çıkacak durumları yok. İkiyüzlü mezarlık ve yas politikası yürütüyorlar. Şapkasında sadece kötülük ve yaşatacağı acı kaldı. Bu duyguya teslim olmamızı istiyor.