Google Play Store
App Store
Attila Aşut

Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Tayyip Erdoğan, öz Türkçe sözcükleri sevmez; “uydurma” bulur onları. Örneğin “sözcük” demez; “kelime” vardır onun dilinde. Sanki Arapça sözcükler gökten zembille inmiştir! Kimileri kutsallık yükler bu dile. Kuran, Arapçadır ama Arapça kutsal bir dil değildir.

Erdoğan’ın Türkçe konusundaki görüşleri, Arapçayı kutsayan “eski dil” yandaşlarından farklı değildir. Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019 - 2020 Özel Ödülleri Töreni’ndeki konuşmasında özleşmeciliği “dil cellatlığı” olarak nitelemesi bunun en çarpıcı kanıtıdır:

“Milli kimliğimizin ve hafızamızın nişanesi olan Türkçeye hak ettiği ihtimamı göstermiyoruz. Bunda elbette bir dönem özleştirmecilik adı altına dilimizin çoraklaştırılmasının payı da bulunuyor. Dilde sadeleştirme niyetiyle çıkılan yolda Türkçemiz tarihinin en büyük kelime katliamına maruz bırakılmıştır. Dil cellatlarının elinde güzel Türkçemiz bir çıkmaza saplanmıştır.”

“EMAN YURDU”

Peki, dilimizin özleşmesine böylesine karşı çıkan Erdoğan’ın, “Milli kimliğimizin ve hafızamızın nişanesi” saydığı kendi Türkçesi nasıl bir şeymiş?

Sorunun yanıtını, 29 Nisan 2025 tarihli Yeni Akit gazetesindeki bir haber başlığıyla verelim: “TÜRKİYE EMAN YURDUDUR”

“Eman yurdu” (Yeni Akit, 29 Nisan 2025)

Türkiye ne yurduymuş anladınız mı?

"Eman", uzun yıllar önce kullanımdan düşmüş Arapça bir sözcüktür. O denli eskimiştir ki TDK’nin ve Dil Derneği’nin sözlüklerinde bile bulamazsınız açıklamasını!

Ferit Devellioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat’ine göre ise çok farklı anlamları var:

1. Eminlik, korkusuzluk. 2. Yardım isteme, aman dileme. 3. Şikâyet. 4. Rica.

Bu açıklamalardan anlayabildiğimize göre, “eman” sözcüğüyle, zorda kalanlara, yardım isteyenlere, sığınmacılara ülkemizin her zaman yurt olduğunu söylüyor Erdoğan. İyi de, bunu anlatmanın daha açık, daha yalın bir biçimi yok mu? Türkçe Sözlük’te bile yer almayan bu küflü sözcüğü kullanmayanlar “kelime katliamı” mı yapmış oluyor?

“SEVİYE DÜZEYİ”

Adı “belagat ustası”na çıkmış ya…

Erdoğan’ın Türkçesinin düzeyini yansıtması bakımından ilginç bir örnek daha:

"Hassasiyet seviyesinin en üst düzeyde olması" demiş yakınlardaki bir konuşmasında. 7 Mayıs 2025 tarihli Yeni Şafak gazetesinin haberinde böyle yazıyor.

Oysa “seviye” ve “düzey”, anlamdaş sözcüklerdir. Her zaman belirttiğimiz gibi, ikisinin bir arada kullanılması dil kirliliğidir.

“Seviye düzeyi” (Yeni Şafak, 6 Mayıs 2025)

“TELEF OLMAK”

Recep Tayyip Erdoğan, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığından çok korkuyor. İmamoğlu’nu bu yarışın dışına atmak için Saray rejiminin yapmadığı hukuksuzluk kalmadı. Adamı belgesiz, kanıtsız suçlamalarla cezaevine attılar.  Fakat korkularını hâlâ yenebilmiş değiller. Her gün yeni soruşturmalar, davalar açıyorlar hakkında. Savunma hakkını kullanması bile suç sayılıyor! Devlet, PKK’nin “kurucu önderi” Abdullah Öcalan’la barışırken CHP’li belediye başkanlarına “turpun büyüğü”nü gösterip “Düşman Ceza Hukuku” uyguluyor!

Erdoğan, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayları için ne dedi geçenlerde?

“Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li telef olup gidecek…".

Arapça kökenli “telef” sözcüğünün Dil Derneği sözlüğündeki karşılıkları şunlar:

1- Yok etme, öldürme.

2- Boş yere harcama, yıpratma.

TDK Sözlüğü’nde ise ek olarak “Hayvanı yok etme, öldürme” açıklaması da yer alıyor.

Nereden baksanız, “ölüm” ve “öldürme” var bu sözcüğün içinde. Peki, bir Cumhurbaşkanı, siyasal rakipleri için böyle bir sözü nasıl kullanır? Durumdan görev çıkaracak tetikçilerin pusuda beklediği nasıl düşünülmez? Nitekim bu konuşmanın ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir katilin saldırısına uğradı. Ölümcül bir durum yaşansaydı ülkenin durumu nice olurdu?

Arapça sevdalısı siyasetçiler, tehlikeli sonuçlar doğuracak sözcükleri kullanırken kılı kırk yarmalı…

“KANTARIN TOPUZU”

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, yandaş iş insanları örgütü MÜSİAD’ın 9 Mayıs’taki 28. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda CHP Genel Başkanı Özgür Özel için, "Kantarın topuzu kaçtı, düzelme umudu da kalmadı” demiş.

Demek ki Erdoğan, sözcükleri özensiz kullandığı gibi, deyimlerimizi de yanlış bellemiş! Dilimizde “kantarın topuzu” diye bir deyim yoktur. O sözün doğrusu, “kantarın topu”dur!

Çok yazdık, uyardık ama Saray yazıcıları henüz duymamış olabilir. Umarım bir daha yinelemezler bu söylemi.

Türkçe üstüne keskin tümceler kuranların önce kendi dillerini düzeltmeleri gerekiyor…