Eski hikâye, yeni gösteri: Neden şimdi?

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 8 yıl geçti. Ordu içindeki varlığını, AKP iktidarının onay ve desteğiyle büyüten Fetullahçı çete, geleneksel statükonun yıkılmasının ardından AKP ile “devleti paylaşma” savaşına tutuşmuş, bu savaşın zirvesine bir darbe girişimiyle ulaşılmıştı. Darbe girişimi başarısız olunca siyasal İslamcılığın Fetullahçı kanadı devletten tasfiye edilmiş, devlet mekanizması rejimin ve ‘tek adam’ın ihtiyaçlarına uygun şekilde yeniden organize edilmişti. Devlet bürokrasisi ve kadroları, Erdoğan’ın siyasi ittifaklarına sadık kalınarak biçimlendirilmiş, Fetullahçıların tasfiyesinden sonra ortaklar değişse de düzenin DNA’sı aynı kalmıştı.
FETÖ ile yol ayrılığının ardından Erdoğan’ın ortağı olan ve anti-demokratik başkanlık rejiminin kurumsallaşmasında kritik bir rol oynayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, önceki gün, 15 Temmuz’un 8. yıldönümü nedeniyle Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı Özel Harekat Başkanlığı’nı Ankara Gölbaşı’ndaki adresinde ziyaret etti. Özel Harekat Başkanı Süleyman Karadeniz’in karşılama sırasında Bahçeli’nin elini öpmesi büyük bir tartışma yarattı. Bahçeli’nin arkasında bulunan Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız’ın da bu anı tebessümle izlediği kameralara yansıdı. Bu arada MHP liderinin elini öpen tek özel harekatçı Karadeniz değildi. Bahçeli yerleşkeden ayrılırken Karadeniz’in emrindeki diğer özel harekatçı polisler de kendisinin elini öpmek için sıraya girdi. Görüntülere kamuoyu ve muhalefet tepki gösterirken, AKP sessiz kaldı.
Güvenlik teşkilatının kritik bir parçasının, bir parti liderine gösterdiği ileri düzey hürmetin ne anlama geldiğini kestirmek zor değil. Özel harekatçıların Bahçeli’nin elini öpmesi, açık bir “lidere sadakat” gösterisi, net bir güç ilanı. Bilinen ama bugüne kadar gölgede tutulan bağların, kazanılan özgüvenle dosta-düşmana sergilenmesi. Hikâyeyi daha iyi anlamak için biraz eskiye gidelim.
40 YILLIK MEVZU
1983’te Özel Harekat Şube Müdürlüğü ile tohumları atılan Özel Harekat Başkanlığı, özellikle 90’lı yıllardan bu yana MHP’nin yoğun şekilde kadrolaştığı bir yapı. 28 Şubat ile birlikte askerin müdahalesiyle pasifize edilen ve taşıdığı ağır silahları TSK’ye devreden Özel Harekat, AKP’nin iktidara gelmesinden sonra, 2010-2011 dolaylarında, “iç güvenlikte polisin daha etkin kullanma projesi” kapsamında yeniden aktif rol kazanmaya başladı. Hatta liberaller bu konuda da iktidarı alkışlamayı ihmal etmedi. Oral Çalışlar, Temmuz 2011’de Radikal’de yayınlanan köşe yazısında, “Yeni proje, asker sayısının azaltılmasını, Genelkurmay’ın yetkilerinin kısılmasını ve askerin sivil yönetimin emrine girmesi gibi konularda eskiden hayal bile edilemeyen bir tablo sağlayabilir” ifadeleriyle AKP’nin “terörle mücadele” vasıtasıyla ülke demokrasisine yaptığı katkıyı(!) öve öve bitiremiyordu.
Bu dönemde elbette Fetullahçılar da emniyetteki güçlerine paralel şekilde özel harekat içinde daha sıkı şekilde örgütlenmeye çalıştı. Ancak MHP’lilerin Özel Harekat’taki gücü yadsınamazdı. Sivas’ta 2011 yılındaki polis gününde yapılan yürüyüşte ortaya çıkan manzara bunun göstergesiydi. Yürüyüş yapan polisler arasında yer alan Özel Harekat ekipleri, ülkücülerin önemli ismi Ozan Arif’in bestelediği “Ölmez bu hareket” marşını koro halinde söyleyerek ilerlemiş ve “Kim bunlar; bozkurtlar” sloganını atmıştı. Kamuoyunda tartışma yaratan bu yürüyüş, Emniyet Özel Harekat Daire Başkanı Cemil Yurtsever’i koltuğundan etmişti.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Fetullahçıların hedeflerinden biri Özel Harekat Daire Başkanlığı’ydı. Gölbaşı’na atılan bombalar sonucu özel harekatçılar 50’ye yakın kayıp verdi. Darbe girişimi, neden olduğu hasarın yanı sıra siyasal kırılmanın da miladıydı. “Yenikapı Ruhu”, AKP-MHP ittifakıyla taçlandı. 2017’deki bıçak sırtı referandumda rejim değişti. 2018’de Erdoğan ilk kez yeni rejimin cumhurbaşkanı seçildi. Devlet yönetimine güvenlikçi/militarist bir anlayış ve “anti-terör” konseptiyle belirlenen politikalar hâkim oldu. Erdoğan’ın arkasında artık liberaller değil milliyetçiler vardı. Fetullahçılardan boşalan kadrolara da MHP ile diğer cemaat ve tarikatlar doluştu.
YENİ REJİMLE STATÜSÜ YÜKSELDİ
Yeni rejimde yeniden kurgulanan kurumlardan biri de MHP’nin etkin olduğu Özel Harekat Dairesi’ydi. Ocak 2018’de Emniyet Genel Müdürlüğü, Özel Harekat Dairesi ilgili Bakanlar Kurulu’nun aldığı karara ilişkin açıklama yaparak, Özel Harekat Dairesi Başkanlığı’nın statüsünün yükseltildiğini ve Özel Harekat Başkanlığı’nın kurulduğunu duyurdu. Yükseltilen statü, MHP ile kurulan ittifakın bir sonucuydu. Tıpkı Fetullahçılarla yol yürünen dönemde olduğu gibi devlete şekil veren iktidarın ittifak stratejisinin ihtiyaçlarıydı. Bir “kaynak” olarak görülen devlet kadroları, ittifaktaki güç dağılımı ve talepler gözetilerek pay ediliyordu. Bahçeli’nin elini öpen Süleyman Karadeniz ise İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından geçen yılın ağustos ayında Özel Harekat Başkanlığı görevine getirildi.
Bu arada Özel Harekat Başkanlığı, Aralık 2022’de eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesi olayında da gündeme geldi. Çünkü tetikçi Eray Özyağcı’yı Ankara’ya getirenler, Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak adlı iki özel harekat polisiydi. Bu iki isim cinayete ilişkin görülen dava kapsamında halen tutuklu bulunuyor.
Belki 12 sene önce yapılan “bozkurt” gösterisi Özel Harekat’ın başına iş açabiliyordu ama bugün durum değişti. Onlar da bunun farkında. Temsilcisi oldukları zihniyet artık devletin içinde herhangi bir unsur değil, en tepede söz sahibi. Mesele de zaten Özel Harekat-MHP ilişkisi değil, bu vakiydi, mesele ilişkinin resmi bir karşılama törenine şekil verecek düzeye gelmesi. Vaziyet aynı zamanda, Cumhur İttifakı’nın sıradan bir ittifak olmadığını bir kez daha hatırlatıyor. İttifakın sonu gelirse, bu sıradan bir ayrılık olmayacak. El öpme gösterisi muhalefete olduğu kadar ortağa da bir mesaj. Bir bakıma Bahçeli, Erdoğan’a, elindeki enstrümanları gösteriyor.