Eski-yeni memur ayrımcılığı aylıkları düşürüyor: Emeklilikte memuriyete takılanlar!
Emeklilik sisteminde ayrımcılık ve adaletsizlik bitmiyor. Ekim 2008 sonrası ilk kez memuriyete girenleri eski-yeni memur ayrımcılığı nedeniyle büyük bir şok bekliyor. Bir ay veya bir yıl sonra işe başlayan yeni memurların emekli aylıkları ciddi biçimde düşecek.
Türkiye’de emeklilik sisteminin adaletsizlikleri ve ayrımcılıkları bitmek bilmiyor. Sözde reform adı altında 1999’da 4447 sayılı Kanun ve 2006/2008 yıllarında 5510 sayılı Kanun ile yapılan sosyal güvenlik karşı devrimlerinin ağır ve inanılmaz sonuçları birer birer gün yüzüne çıkıyor. Adeta birer oya gibi işlenmiş bu adaletsizlikler zamanla daha net ortaya çıkıyor. Sosyal güvenliği “büyük bir karadelik” olarak gören neoliberal bir yaklaşımla hazırlanan bu sözde reformlar ile sosyal güvenlik sistemi adeta bir şirket gibi tasarlandı.
25 yıldır uygulanan bu sözde reformlar sonucunda sosyal güvenlikte sorunlar azalmak bir yana daha da arttı. Özellikle emeklilik sistemi tam bir facia haline geldi. Emekli aylıkları dibe vurdu, emekliler dipte eşitlenmeye başladı. Tek çatı, norm ve standart birliği iddiasıyla başlayan reformların sonucunda 25 yıl sonra sistem, adeta bir yamalı bohçaya döndü. Türkiye sosyal güvenlik mevzuatı standart hâle gelmek bir yana inanılmaz eşitlikler, adaletsizlikler ve yamalar nedeniyle anlaşılmaz hâle geldi. Mevzuat vatandaşın asla anlamayacağı, uzmanların bile içinden zor çıktığı bir karmaşaya dönüştü.
Yurttaşın mevzuata baktığında haklarını anlaması, izlemesi ve geleceği öngörmesi adeta imkânsızdır. Mevzuat içinde çeşitli labirentler, tuzaklar ve görünmez engeller söz konusudur. Dolayısıyla en yaşamsal konulardan biri olan sosyal güvenlikte vatandaşın kendi durumunu anlamaması ve öngörememesi söz konusudur. Kısaca sistem, hem hakların özü hem de usul açısından tam bir faciadır.
Sosyal güvenlikteki emeklikte yaşa takılanlar (EYT), emeklilikte adalet-kademeli emeklilik, seyyanen zamdan yararlanmama, intibak gibi sayısız eşitsizlik ve adaletsizliklerden biri de emeklilikte memuriyete takılanlar veya 2008’e takılanlardır. Bu yazıda eski-yeni memur ayrımcılığını anlatmaya çalışacağım. Konunun teknik labirentlerinde kaybolmadan mümkün olduğu kadar anlaşılır olmaya çalışacağım.
MEMUR AYRIMCILIĞI
Anayasaya göre (Madde 128) devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Görüldüğü gibi Anayasa’da eski memur ve yeni memur ayrımı yoktur. Bu zaten 10. maddedeki “kanun önünde eşitlik” ilkesine aykırı olurdu. Yine 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun kamu hizmeti istihdam şekillerini belirleyen 4. maddesinde de eski-yeni memur ayrımı söz konusu değildir.
Türkiye’de Haziran 2024 itibarıyla (kamu işçileri hariç) 4 milyona yakın memur ve diğer kamu görevlisi bulunuyor. Kamu hizmeti bu memurlar eliyle yürütülüyor. Bu memurlar kamu hizmetini ifa ederken işe giriş tarihlerine göre farklı işler yapmıyor, unvan ve kadrolarının gerektirdiği işleri yapıyorlar. Ne zaman işe girdiklerinden bağımsız olarak benzer sorumluluklara sahipler. Ancak konu sosyal güvenlik ve emeklilik olunca 5510 sayılı Kanun eski ve yeni memurlar arasında devasa bir ayrımcılık yapıyor. 5510 sayılı kanuna göre Ekim 2008 sonrasında ilk defa memur olarak (4/1-c) sigortalı olanlar “yeni memur”, Ekim 2008 öncesi memur olarak sigortalı olanlar “eski memur” olarak kabul ediliyor. Kanun elbette bu ifadeleri kullanmıyor ama “Ekim 2008” ayrımı buna yol açıyor.
Ekim 2008 sonrası ilk kez memuriyete girenler veya 2008 öncesi SSK veya Bağ-Kur gibi farklı sosyal sigorta kurumları kapsamında çalışıp Ekim 2008 sonrasında ilk kez memuriyete girenler yaşlılık aylığı açısından büyük hak kaybına uğrayacaklar. 2008 sonrası memurların emekli aylıklarındaki gerileme, onları şok edecek düzeyde olacak.
Bu ayrımcılığın sebebi, Ekim 2008’de yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun hükümleri. Kuşkusuz sorumluluk hükümette ve siyasilerde ama bu adaletsiz hükümleri hazırlayan bürokratların hepsi de Ekim 2008 öncesi memurdu. Kendilerini kurtardılar ve Ekim 2008 sonrası işe giren memurları ateşe atmakta beis görmediler.
Denebilir ki Ekim 2008 sonrası ilk kez memuriyete girenlerin emeklilik yaşları 58-60, prim gün sayıları 9 bin 200 ve emekliliklerine daha çok var. Ancak bu tam olarak doğru değil. Ekim 2008 sonrası ilk kez sigortalı olan memurların, daha önce hizmetleri yoksa, emekliliklerine daha çok var. Ancak Ekim 2008 öncesi sigortalılıkları olup EYT kapsamında emekliliği hak eden çok sayıda memur var. Ayrıca maluliyet sebebiyle kendileri ve ölüm sebebiyle hak sahiplerine aylık bağlanması söz konusu. Bunlar eski-yeni memur farkını daha şimdiden yaratıyor.
2008’E TAKILANLAR!
Ekim 2008 sonrası memurları adeta bir emekli aylığı şoku bekliyor. Emsal memurlardan yani kendilerinden bir ay veya bir yıl önce işe giren memurlardan ciddi biçimde düşük aylık alacaklar. Hâlen görevde olan memurların ezici çoğunluğu yeni memur. Eski memurların neredeyse tamamı 7-8 yıl içinde emekli olacak. Eski memurlar da ilave ödeme nedeniyle ciddi kayıp yaşıyor ama yeni memurların kaybı öyle böyle değil!
Bilindiği gibi 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu kapsamında olanların (eski memur) yaşlılık aylıkları, işçi ve Bağ-Kur emeklilerine göre nispeten fazlaydı. Memur maaşlarının işçi ücretlerinden yüksek olması nedeniyle böyle bir fark oluşuyordu. 5434 sayılı kanuna tabi eski memurlar 2023 Temmuz ayından önce maaşlarının yüzde 70 ile 75 civarını emekli aylığı olarak alabiliyordu. Temmuz 2023’te memur maaşlarına yapılan seyyanen ilave ödemenin emeklilikte dikkate alınmaması nedeniyle 5434 kapsamındaki eski memurların emekli aylıkları maaşlarının yüzde 40’ı civarına geriledi.
Ancak yine de eski memurların emekli aylıkları 5434 sayılı kanundaki hükümlere göre hesaplanacak. 5434 ile 5510 sayılı kanunlara tabi olanların prime esas kazançları farklı hesaplanıyor. 5434’te ek gösterge sistemi var. 5510’da emeklilikte ek göstergenin pek önemi yok. Ayrıca makam, görev ve temsil tazminatları 5434 sayılı kanun kapsamındakilerde emeklilikte hesaba katılırken 5510’da hesaba katılmıyor. Aylık bağlama oranları (ABO) 5534’te daha yüksekken 5510’da düşürüldü. 5510 sayılı kanunda yer alan prime esas kazanç (PEK) uygulaması 5434’teki emekli keseneğine esas aylık uygulamasına göre daha fazla hak kaybına yol açıyor.
Ekim 2008 sonrası işe giren ve 5510 sayılı Kanuna tabi memurların emekli aylıkları hesabında ortalama aylık prime esas kazançları (PEK) esas alınacak. Bu sistem 5434 sayılı kanundan temelli olarak farklı ve memurlar arasında emekli aylıklarında büyük fark yaratıyor. Daha yalın olarak ifade edecek olursam 5434 sayılı kanunda derece-kademe ve gösterge sistemine bağlı olarak memuriyetteki unvanınız, derece ve kademeniz ve kıdeminiz belirleyicidir. Örneğin 25 yıl kıdemli memur olmak veya en az dört yıllık kıdemli profesör olmak emekli aylığınızın bağlanmasında kritik öneme sahiptir. Ancak 5510’da işler tamamen değişiyor. Ekim 2008 sonrası prime esas kazançlarınız güncelleme katsayısı ile güncellenerek ve prim gün sayısına bölünüp 30 ile çarpılarak ortalama aylık kazancınız bulunuyor ve sonra da aylık bağlama oranınız ile çarpılarak emekli aylığınız hesaplanıyor. Bu sistemde unvanınız, kademeniz ve dereceniz emekli aylığında esaslı bir rol oynamaz.
Bu nedenle 2008 sonrası memuriyete girenleri büyük bir şok bekliyor. Sistem değişikliği nedeniyle yeni memurların çalışma süresi boyunca ödenen ortalama prime esas kazancı büyük önem taşıyor. Son birkaç yıl yüksek bir memuriyette olmanızın ve yüksek maaş almanızın etkisi son derece sınırlı.
MAAŞIN YARISI YOK!
Dananın kuyruğunun koptuğu yer prime esas kazançtır (PEK). PEK diğer bir ifadeyle emekliğe esas kazançtır. İşçiler in(4/1-a) brüt ücretlerinin tamamı PEK kapsamında iken memurlarda ve özellikle 2008 sonrası memurlarda bu oran giderek düşmüştür. Bunun nedeni memurlara farklı adlar altında yapılan ödemelerin PEK kapsamında olmaması, diğer bir ifadeyle emeklilikte dikkate alınmamasıdır. Şöyle bir örnek verirsem konu daha kolay anlaşılır: Brüt asgari ücret hâlen 20.002 TL’dir ve bu işçiler için prime esas kazancın alt sınırıdır. Ancak memurlarda durum farklıdır.
Memurların brüt kazançlarının yaklaşık yarısı prime esas kazanca dâhil edilmemektedir. Memurlara yapılan bazı ödemelerin PEK kapsamında olmaması ve bunlardan vergi kesilmemesi bugün için memur maaşlarını bir miktar artırsa da bu durum uzun vadede memurların aleyhine sonuçlara yol açıyor. Ancak yeni (Ekim 2008 sonrası) memurlar aldıkları maaşın yaklaşık yarısının emeklilikte dikkate alınmayacağını unutmasınlar. Günler su gibi akıyor, emeklilikleri geldiğinde büyük hayal kırıklığı yaşayabilirler!
Örneğimizi somutlayalım. Bir memurun brüt maaşı bir işçinin brüt ücretinin iki katı olsa da PEK’leri bunun yarısı olduğu ve emekli aylığı bunun üzerinden hesaplanacağı için memurların emekli aylıkları yeni sistemle ciddi biçimde düşecek ve memur emekli aylıkları da dibi görecektir. Emekli aylıklarının alt sınırı prime esas kazancın yüzde 35-40’ına düşürüldüğü için yeni memur emekli aylıkları dibe doğru hızla düşecek. Nitekim EYT kapsamında emekli olan Ekim 2008 sonrası memur olan sigortalıların emekli aylıkları en düşük aylığa (12.500 TL) yaklaşmış durumda.
Elimde 2008 sonrası memuriyete girip emekli olan bazı memurların aylık bilgileri var. 12 bin 500 TL alıyorlar. Halen emekliliği hak eden 2008 sonrası memuriyete başlayan kamu görevlileri alacakları çok düşük aylıklar nedeniyle emekli olmuyorlar. Kamuoyunda memur emeklilerin daha yüksek aylık aldığı yanılgısı var. Artık öyle değil.
2008 sonrası memurlar ve 2008 öncesi başka sosyal sigorta kurumlarında tescilleri olup Ekim 2008 sonrası memuriyete geçenler E-devletten prime esas kazançlarına baksınlar. Prime esas kazançlarının maaşlarının ne kadar altında olduğunu, durumun vahametini görecekler.
2008 sonrası ilk kez memur olanlar adeta çifte kavrulmuş gibiler. Bir yandan şu an 14 bin 500 lira civarında olan ilave ödeme emekli aylıklarına, öte yandan işçilere göre yarı yarıya düşük gösterilen prime esas kazançları nedeniyle emekli aylıkları düşecek. “Kışın kar altına gömülen cesetler bahar gelip karlar eriyince ortaya çıkar.” Ucube 5510’un yeni bir adaletsizliği daha gün yüzüne çıktı.
AKP bunu da başardı! Bir ay farkla memuriyete girenler arasında devasa bir adaletsizlik yarattı. Peki, yetkili sendika bunun için mücadele ediyor mu? Üyelerinin çoğu yeni memurlardan oluşan Memur-Sen’in bu konuda ciddi bir hak araması söz konusu mu? Gündeme getiriyor mu? Israr ediyor mu? Ben rastlamadım. Peki devlet kesesinden sağlanan onca aidat niye alınıyor? Göz göre göre gelen felaket karşısında yaprak kıpırdatmayanlar 1 milyondan fazla üyeye sahip! Bu tablo düzelmeden kamu görevlilerinin durumu düzelmez. Söylemeye dilim varmıyor ama kabahatin büyüğü sende o sendikaya üye memur kardeşim!