Sorunları kısmen giderilen emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) sadece prim ödeme gün sayısına takılmakla kalmadılar. Emeklilik sonrasında işten çıkarılma, daha düşük ücretle ve/veya kayıt dışı çalıştırılmak, kıdem tazminatlarını almamak ya da kısmen alabilmek gibi sorunlarla boğuşmaya devam ediyorlar.

Bu aralar sıkça karşılaştığımız sorulardan biri de emekliliğe hak kazanıp emekli çalışan olarak çalışma yaşamına devam edenlerin kıdem tazminatı sorunları. Hükümetin emekliliğe hak kazanan şirketlerin işçilerine ödeyecekleri kıdem tazminatı ile ilgili kredi (KGF fonundan) imkânı sağlamasına karşın kimi işverenlerin çalışanlarına kıdem tazminatlarını ödememek ya da bu tazminatları taksitlendirmek yoluna başvurdukları, hatta taksitlendirme yoluna giden işverenlerin çalışanlarından tazminatın tamamının peşin ödendiğine ilişkin belge almaya çalıştığı bilgileri alıyoruz.

Tüm bu sorulara yanıt olması amacıyla konuya açıklık kazandırmaya çalışalım: Öncelikle çalışan EYT’li olsun ya da olmasın, isterse aynı işyerinde çalışmaya devam etsin veya tamamen emekli olup çalışma hayatını sonlandırsın. Tüm bu koşullarda kıdem tazminatının işçiye iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte nakden ve defaten (parasal olarak ve bir seferde) ödenmesi gerekmektedir. Bu gereklilik kıdem tazminatını düzenleyen ve halen yürürlükte olan 1475 sayılı eski İş Kanunu’nun 14. maddesi ve artık yerleşik hale gelmiş yüksek yargı kararları ile sabit konudur.

Gerçekten de Yüksek Mahkeme konuya ilişkin bir kararında aşağıdaki hükümlere yer vermektedir:

“1475 sayılı İş Kanununun 14 ve 4857 sayılı İş Kanunun 120 nci maddesi uyarınca, işveren kıdem tazminatı borcu bakımından iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte temerrüde düşer. Yukarıda belirtilen diğer tazminat ve alacaklar bakımından ise, tarafların sözleşme ile kararlaştırdıkları ödeme zamanı ya da işçi tarafından gönderilecek ihtarnamede belirtilen ödeme günü itibariyle işverenin temerrüdü gerçekleşir.” (Y.7.H.D. E. 2014/2790 K. 2014/11188 T. 26.05.2014) 

Buradan anlaşılması gereken iş sözleşmesinin sona ermesi ile birlikte işçinin kıdem tazminatının ödenmesi gerektiği aksi halde işverenin temerrüde düşmesi (borcunun gereğini yerine getirmemesi) sonucunun ortaya çıkmasıdır.

Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi ise yine aynı yasa kapsamında işçiye gecikme faizi talep etmek hakkı doğurur. Bu da yine 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. Maddesi’nin aşağıdaki 12. Fıkrası’ndan kaynaklanmaktadır:

“Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi sebebiyle açılacak davanın sonunda hakim gecikme süresi için, ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmeder. İşçinin mevzuattan doğan diğer hakları saklıdır. “

Konunun yasal boyutu böyle olmakla birlikte uygulamada kıdem tazminatının sıkça taksitlendirildiğini, hatta vadeli çek veya senetle kıdem tazminatı ödendiğini biliyoruz. Bunun böyle olmasının en önemli sebebi şüphesiz ki kıdem tazminatını almak konusunda sıkıntı yaşayacak olan işçinin işverenin taksitlendirme ve/veya sözünü ettiğimiz diğer araçlarla ödeme yapmasını kabul etmesidir. İşçi özellikle de ödeme güçlüğü içinde olan işverenlerden kıdem tazminatını alamamak riski yüzünden bu tür önerileri kabul etmek zorunda kalmaktadır.

Şimdi konuyu bu yönüyle de inceleyecek olursak:

İşçinin kıdem tazminatının ödenmesi konusunda taksitlendirmeye yanaşmaması koşulunda faiz talep etmek hakkı olduğu konusunda bir tereddüt yoktur. Bunun içinde yasal yola başvurması gerekir. Ancak işçi taksitlendirmeyi kabul etmiş yani taraflar bu konuda karşılıklı olarak anlaşmışlarsa taksitlendirme her zaman mümkündür. Bu koşulda işçinin iradesinin fesada uğratılmaması (kandırılmamış olması) dışında faiz hakkı olmaz. Buna karşın işveren taksitlerin ödenmesi konusunda temerrüde düşerse işçi bu durumda tazminatın tamamını talep edebilir ve ayrıca faiz talebinde bulunabilir. Bu konuya ilişkin bir Yargıtay karar örneği özetini aşağıda sunuyorum:

“Kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesini kabul eden işçi, bu konuda iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürüp kanıtlamadığı sürece faiz hakkından vazgeçmiş sayılır. Taksitlerin zamanında ödenmesi durumunda ayrıca faize hak kazanılamaz. Bu konuda daha sonraki taksitlerin ödemesi sırasında ihtirazı kayıt ileri sürülmesinin sonuca bir etkisi yoktur, kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesini öngören anlaşmanın işverence ihlali halinde işçi, kıdem tazminatının tamamı için fesih tarihinden itibaren faize hak kazanır. Daha önce yapılan ödemeler de Borçlar Kanununun 84. maddesi uyarınca öncelikle faize ve masraflara sayılmalıdır “ ( Y.9. H. D. E. 2010/28814 K. 2010/37142 T. 10.12.2010 )

Yazımı sonlandırırken işçi sınıfının 1 Mayıs Birlik Dayanışma ve Mücadele gününü kutlar, tüm çalışanlara, işsizlere, emeklilere alanlarda birlikte olalım derim.