Devrimci Fikri Sönmez’e ve Fatsa fikrini yaratan devrimcilere saygıyla.

Devrimci Fatsa’nın dumanı tütmeye devam ediyor.

Üzerinden kırk yıl geçtikten sonra bugün de Fatsa yeni mücadelelere ilham vermeye devam ediyor. Onlarca yıldır Fatsa üzerine çok şey yazılıp söylendi, tezlere kitaplara konu oldu. Yanlışıyla doğrusuyla o kadar çok şey söylendi ki kimi zaman söylenecek ne kaldı ki diye düşünmeden de edemiyor insan…

Bunun olumsuz yanlarından birisi Fatsa’nın belli bir rutin içinde tekrarlanan (ezber) bir anlatıya dönüşmüş olması. Son dönemde Fatsa’nın bir “yerel yönetim deneyimi” sınırına doğru sıkıştırılmasının da bununla bir ilgisi var. Bu da Fatsa’yı hatırlamanın kendisinin dahi deneyimin kaybına yol açtığı bir durumu ortaya çıkarıyor. Böyle zamanlarda bir başka gözle bakmaya, başka türlü düşünmeye ihtiyaç vardır.

İşte “Şu Fatsa’nın Yolları” belgeseli imdada yetişip; Fatsa için yeni bir uyaran olarak devreye giriyor, ocağı bir daha harlıyor!

Nurşen Bakır tarafından hazırlanan belgesel SOL Kültür yayınlarınca pek çok noktada gösterildi. Bu gösterimlerin bir kısmına katılıp izleyenlerle sohbet etme imkanı buldum. Fikri Sönmez’in ölüm yıl dönümünde bu kez Fatsa’ya “Şu Fatsa’nın Yolları”ndan geçerek bakmaya çalışacağım.

Devrimci mücadele deneyimlerimiz yıllar içinde bir tür kişiselleşmiş anlatılara dönüşüyor. “Şu Fatsa’nın Yolları” en başta kişiler yerine Fatsa’nın arkasındaki fikre ve onun Fatsa’daki kolektif hikayesine odaklanıyor. Fatsa’nın ve aslında Fatsa’yı yaratan devrimci hareketin büyüsü de bu. Sıradan insanların aşağıdan inisiyatifleriyle kendi hayatlarını da bir bütün olarak hayatın kendisini de nasıl değiştirebildikleri, böyle bir gücü kendilerinde nasıl bulduklarının yanıtı burada.

İşte bunun yanıtı bir fındık kabuğunda saklı!

Evet, Fatsalıların da anlatımıyla “fındık kabuğunu dahi doldurmayacak” bir mesele deyip geçilebilir ama fındık kabuğu halkın ısınma kaynağıdır. Fındık üreticisi Fatsalılar, sattıkları fındığın kabuğuna dahi erişemez haldedir ve kışın sobanın tütmesi buna bağlıdır. İşte devrimciler fındık kabuğu sorununa el atar. Kendine ait olandan yoksun bırakılan Fatsa’nın tüm evlerine fındık kabuğunun adil şekilde ulaşması sağlanır. Sonrasında fındıkta sömürüden karaborsaya, sınır sorunundan okula halkın küçük büyük her sorunu yarına havale edilmeden doğrudan çözüme kavuşturulur.

Halkın katılım yolunu açacak olan umudun ve güvenin taşları böyle böyle döşenir.

Bu mücadelenin en özgün yanlarından biri halkın kendi hayatı hakkında doğrudan söz ve karar sahibi kılınmasıdır. Her sorununun çözümünde halkın sözünün ve inisiyatifinin önünü açan devrimci siyaset anlayışı bütün hayatı dönüştürecek kadar sınırsız bir kuvveti de buradan edinmiştir. Mesele basitçe yerel yönetimin mahalle komiteleri ile birlikte idare edilmesinin ötesinde; onu da mümkün kılan şeyin sıradan insanların aşağıdan inisiyatifinin tüm hayatı dönüştürmüş olması gerçeğidir.

Bunların başında da kadınlar geliyor!

Belgesel bize bugüne kadar Fatsa’nın hikayesinde anlatılmamış olan kadınların yaşadıkları dönüşüm üzerinden bunu gösteriyor. Devrimci kadınların mücadelesi, giderek Fatsalı kadınların tüm baskıları aşarak özgürleştiği yeni bir hayatı yaratıyor. Sadece sokakları değil evlerin içerisini de dönüştürerek kadınların sesini sokağa taşıran bir devrimci siyaset anlayışının en canlı örneklerinden birisini burada görüyoruz. Belgeselin ilk gösteriminde Fatsalı devrimci kadınlardan Aynur Tandoğan bunu, “Fatsa aynı zamanda kadınların özgürleşme mücadelesiydi” diye anlatıyordu. Devrimci hareketin tarihini bir “bacı kültürü” üzerinden karalayan liberal asalakların asla anlamayacağı bir büyük toplumsal aydınlanmanın, kültürel bir devrimin adım adım hayat bulduğu bir pratik…

Şu Fatsa’nın Yolları… Devrimci hareketin faşizme karşı mücadelede açtığı yollardan sadece birisi. Memleketin dört bir yanındaki direniş komiteleriyle ülkenin Maraş’a dönmesine karşı duran devrimciler pek çok yerde alternatif hayatları da (düzeni de) kurmayı başardılar. Türkiye’nin bugün içinden geçtiği karanlık, Fatsalar yok edildiği için yaratılabildiyse bu karanlığı yenmek de bir kez daha yeni Fatsalara uzanacak yollar açmaktan geçecektir…

O duman hep tütecek, biz Başaracağız!

*Başarmanın ışığını bir kez daha parlatan Şu Fatsa’nın Yolları belgeselinde emeği geçen başta Nurşen Bakır olmak üzere herkese ve SOL Kültür yayınlarına teşekkür.