Google Play Store
App Store

ABD’nin bölgedeki yıkımları üzerine yükseltilen bir fetihçilik siyasetine karşı durarak, çökmeye yüz tutmuş bu karanlık rejime güç taşıyacak her adımı boşa çıkararak ve iktidarın şimdi oynadığı Erdoğan’a ömür boyu başkanlık yolunu açacak hileli oyununu bozmak için mücadele ederek bunu başarabiliriz.

Fetihçi oyunu boşa çıkaralım

Politika Kolektifi

1 Ekim’de Bahçeli eliyle başlayan süreç A. Öcalan’ın “Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim” sözleriyle yeni bir evreye giriyor. Buna karşın henüz olup bitenin ne olduğu konusunda kimse net bir bilgiye sahip değil. Herkes Bahçeli’nin konuşmalarının ardından şimdi Öcalan’ın mektubunun ne anlama geldiği üzerine sınırsızca konuşuyor. Muhataplarının dahi ortaya koymadığı bin bir türlü görüş yazılırken soldan da Kürt sorununun çözümü üzerine tefrikalar yayınlanıyor, Ortadoğu devrimine kadar işi götürecek büyük ufuklara selam ediliyor! Erdoğan ve Bahçeli en başından beri bunun Kürt sorununa bir çözüm arayışı olmadığını ifade ediyor. Bahçeli Kürt sorunu yoktur derken, Erdoğan ve AKP’li kurmaylar “vardı ve bizim dönemimizde çözüldü” diyerek Bahçeli’ye katılıyor. Kandil’dekilerin silah bırakarak teslim olması dışında Kürt sorununda demokratik çözüme ilişkin tek bir öneriden söz edilmiyor. Aksine buna ilişkin her tür önerinin bölücülük olacağı baştan ilan ediliyor. Durum böyleyken şimdi yeni sürecin anahtar kelimesi olarak öne çıkarılan ve herkesin diline pelesenk olmuş Türk-Kürt kardeşliğinden ne anlaşılması gerektiği önem kazanıyor.

Bu iktidar oyununun ABD ve İsrail’in (çok önceden bilinen) Suriye planı üzerine kurulduğu artık daha açık görünüyor. Suriye’de Esad’ın devrilmesinin ardından cihatçı HTŞ liderliğinde başlayan yeni dönem AKP ve MHP için bulunmaz bir fırsat oldu. Fetihçi-mezhepçi bir teyakkuz üzerine canlandırılan yeni-Osmanlıcılık çöken siyasal İslamcı tek adam rejiminin yeniden kurgulanmasının çıkış kapısı olarak görülüyor. “Türk-Kürt kardeşliği” adı altında sürdürülen siyaset de tam da bu anlamda Türkiye’nin büyümesi olarak ileri sürülen yeni-Osmanlıcılığın merkezine oturuyor. Suriye’den Irak’a kadar uzanacak İslam kardeşliği üzerine kurgulanmış bir Türk-Kürt ittifakı, hatırlanırsa 2013-15 açılım döneminin de bir ortak idealine dönüştürülmüştü. AKP ve MHP şimdi Türk-Kürt kardeşliği olarak kodladıkları fetihçilik üzerinde kurgulanmış bir milli mutabakatla kendi iktidarlarını tahkim edip, Erdoğan’a da ömür boyu başkanlık yolunun açılmasını hedefliyorlar.

Bu iktidar kurgusu esas olarak Suriye’den Ortadoğu’ya uzanacak bu yeni ABD planının bir parçası. Esad’ın devrilmesinin ardından ABD, esas olarak İran’ı kuşatacak bir eksen oluşturmaya çalışıyor. İsrail’in merkezinde olduğu bu hatta Türkiye’ye de jandarmalık rolü verilmeye çalışılıyor. Suriye’de ABD’nin koruması altındaki Kürt özerk alanının korunması, Irak’a kadar uzanacak Kürt havzasının Türkiye ile ittifak içinde şekillenmesi de bu planın bir parçası olarak gündeme getiriliyor. Bunlar belki de artık herkesin de bildiği gerçekler. Ancak buna rağmen, bu ABD planının içinde bir gelecek arandığı, bu yıkımın içinde kimi kazanımlarla çıkılabileceğine ilişkin beklentilerle bu yollara girildiği de görülüyor. ABD de bunu teşvik edip, kışkırtan bir siyaset izliyor. Ancak bu yolun bırakın Türk-Kürt kardeşliğine kapı aralamasını, bütün halklar için yeni boğazlaşmaların önünü açacak büyük riskler taşıdığı açık. Bugün Suriye’de olup bitene bakarak da bunu görmek mümkün. Cihatçı HTŞ üzerinden Suriye’nin bütünleştirilemeyeceği şimdiden ortada. El-Kaide çekirdeğini merkeze alan yeni devlet kurgusu Aleviler başta olmak üzere mezhepsel ve dinsel bir karşıtlık üzerinden ilerliyor. Alevilere yönelik baskı ve şiddet dozunun giderek artması, bunun İran’a yönelik bir saldırının parçası kılınması bir mezhep savaşı hazırlığı olarak öne çıkıyor. Kürt özerk alanının sınırlandırılmasına yönelik süren girişimler de hız kesmeden sürdürülüyor. Bütün bunlar ABD emperyalizmi eliyle Suriye’de yeni bir demokratik düzen kurulması, bu plan içinden barış ve kardeşliğe kapı aralanmasının mümkün olmayacağı bir kez daha hatırlatıyor. Çürüyen Amerikan emperyalizmi Ortadoğu’da çıkarlarını korumanın yolunu uzun zamandır bütün bir bölgenin etnik ve mezhepsel temelde bölünüp parçalanmasında arıyor. Toplumlar en küçük hücrelerine kadar bu temelde parçalanarak birbirine düşman ediliyor. Suriye’nin çöküşünden sonra başlayan dönemde bu çatışmalar yeni biçimlerini yaratarak sürüp gidecektir.

Kuşkusuz bu halkları birbirine düşman eden politikalar karşısında bir barış ve kardeşlik siyaseti ülkemiz ve bölgemizin en önemli ihtiyacı olarak öne çıkıyor. Kürt sorununun demokratik temelde çözülmesi, tek adam rejiminden çıkılarak tüm halkın doğrudan yönetime katılacağı bir yerinden demokrasi anlayışı içinde Türkiye’nin yeniden kurulması elbette tüm muhalefetin ortak sorumluluğu olarak önümüzde duruyor. Bunun yolu da her şeyden önce Kürdüyle Türküyle, Alevisi Sünnisiyle bütün halka her tür kötülüğü yapmış, her gün büyüyen adaletsizlikler ve eşitsizliklerle birlikte bir avuç harami dışında herkesi açlığa ve sefalete mahkûm eden bu saltanattan kurtulma yolunda birleşmekten geçiyor. ABD’nin bölgedeki yıkımları üzerine yükseltilen bir fetihçilik siyasetine karşı durarak, çökmeye yüz tutmuş bu karanlık rejime güç taşıyacak her adımı boşa çıkararak ve iktidarın şimdi oynadığı Erdoğan’a ömür boyu başkanlık yolunu açacak hileli oyununu bozmak için mücadele ederek bunu başarabiliriz.