Film festivalleri ve bağımsızlık ölçütleri
Hafta sonunda başlayan İşçi Filmleri Festivali 11 Mayıs’a kadar sürecek. Festival kapsamında yayınlanan ‘Değişen Sinema Değişen Seyirci’ başlıklı kitap ise festivallerin bağımsızlığı temasını gündeme getirdi. Evet, ama nasıl?
İlkbaharın tematik festivalleri art arda geliyor. Nisan sonunda İzmir’de gerçekleşen Mülteci Filmleri Festivali’ni İşçi Filmleri, Kadın Yönetmenler, Engelsiz Filmler, Gastronomi filmleri, Spor filmleri, Safranbolu Belgesel Sinema ve Sinop film festivalleri izliyor. Bu festivallerin büyük kısmı yerel yönetimlerin desteği ile hayata geçiriliyor. Bazıları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca da destekleniyor. İşçi Filmleri Festivali hafta sonunda başladı; 11 Mayıs’a kadar İstanbul, Ankara ve İzmir’de sürecek gösterimlerin ardından yıl içinde başka illerimize de gidecek. 8. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali 5-10 Mayıs’ta İzmir’de, 1. Spor Filmleri Festivali 7-10 Mayıs’ta İstanbul’da, 26. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali 7-10 Mayıs arasında Safranbolu’da, 4. Sinop Film Festivali 9-11 Mayıs’ta, 13. Engelsiz Filmler Festivali 23-29 Mayıs’ta Ankara’da, 1. Gastronomi Filmleri Festivali 23-25 Mayıs’ta İzmir-Urla’da, 3. Edebiyat-Sinema Buluşması 26-30 Mayıs’ta İzmir-Karşıyaka’da gerçekleşecek.
BAĞIMSIZ BİR FESTİVAL
Dünyanın pek çok köşesinde işçi filmleri festivalleri düzenleniyor. Kanada, Birleşik Krallık, İrlanda, ABD, Arjantin, İspanya, İtalya, İsveç, Güney Kore, vb. Bu yıl 20. yaşını kutlayan İşçi Filmleri Festivalimiz, DİSK Basın-İş ve Sine-Sen, Halkevleri ve Sendika.org tarafından kuruldu. Dünyadaki ‘network’le bağlantı içinde bağımsız bir festival gerçekleştirmeyi başarıyor. Yukarda adını andığım festivallerde olduğu gibi burada da gösterimler ücretsiz. Diğerlerinden en önemli farkı, sponsorlara bel bağlamaması. Bazı belediyelerden ayni destekler (afiş basımı, mekân, çalışanların kumanyalarının ödenmesi, vb) alsa da, büyük sermayeden ve devletten destek almamayı ilke edinmiş.
20. İşçi Filmleri Festivali’nde ülkemizden ve dünyanın farklı köşelerinden uzun ve kısa metrajlı 81 film gösteriliyor. Aralarında, “Döngü”, “Karanlık Gece”, “8x8”, “Rosinante”, “Afrika Yıldızı”, “Alarmlar”, “Köpekler ve İtalyanlar Giremez”. “Ölümsüzler”, “İşçi Sınıfının Mucizevi Bir Şekilde Ecnebileşmesi”, “Şalom-Selam-Barış”, “Zamanın Kıyısında Sınav”, “Dargeçit”, “Görünür Görünmez Bir (Oto) Sansür Antolojisi”, “Sen Kimsin?”, “Bizim İsmail” gibi önemli yapımların bulunduğu değerli bir seçki. Festivalin en önemli bölümü ise, bu yılın Emek plaketinin sahibi Yeşim Ustaoğlu’nun beş filmlik retrospektifi. Kaçırmamanızı öneririm.
DEĞİŞEN SİNEMA DEĞİŞEN SEYİRCİ
Birkaç gün önce gazetemizde sevgili Tuğçe Çelik’in festivalin amaçları ve etkinliklerine ilişkin kapsamlı bir değerlendirme içeren yazısını okumuş olmalısınız. Bu yazıda yer alan bilgileri yinelemeden, festivalin kurucularından Önder Özdemir’in hazırladığı, NotaBene Yayınları tarafından yayınlanan “Değişen Sinema Değişen Seyirci – Film Festivalleri ve Alternatif Arayışlar” adlı kitabına değinmek istiyorum. Özdemir, sunuş yazısında “sinemanın alışveriş merkezlerine hapsedildiği ya da filmlerin her evin kendi yalnızlığında izlenmeye teşvik edildiği, tüm gerçekliklerin imajla yer değiştirdiği ‘kapitalizmin sonsuz gösterisine karşı sokağa çıkmanın, başka insanlarla bir arada olmanın, gerçekle yüzleşmenin ve bunu bir şenlik olarak gerçekleştirmenin” önemini vurguluyor.
Kitapta, ‘Uluslararası Film Festivalleri, Hollywood ve Kültür Politikaları’, ‘’Kâr Amacı Gütmeyen Kültür-Sanat Kurumları ve Uluslararası Film Festivalleri’, ‘Yeni Bağımsız Türk Sinemasında Emekçi Özne, Festivalizm ve Alternatif Arayışlar’, ‘Sinemaların Krizi ve Alternatif Arayışları’, ‘Festivallerin Ulus Kimliği Üzerine İnşası’ gibi önemli makalelerin yanı sıra Türkiye’nin dört büyük film festivali (kuruluş sırasıyla Antalya, Adana, İstanbul, Ankara) üzerine yapılmış akademik bir araştırmanın sonuçlarını özetleyen ‘Film Festivalleri ve Seyircisi’ konulu çalışma ve başka coğrafyalardaki alternatif film arayışlarına ilişkin yazılar yer alıyor. Son bölümde ise, İşçi Filmleri Festivali’nin yanı sıra, ülkemizin diğer bağımsız festivalleri olarak ‘Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali, Documentarist-İstanbul Belgesel Film Günleri, ‘Hangi İnsan Hakları?’ Film Festivali ve ‘Pembe Hayat - Kuir Fest’ tanıtılıyor.
BAĞIMSIZLIĞIN ÖLÇÜTÜ
Anılan festivallerin bağımsızlığı konusunda kuşku yok, ama yalnızca bunlarla mı sınırlı bağımsız festivallerimiz? Festivallerin bağımsızlığını iki ölçüt çerçevesinde değerlendirebiliriz: içerik açısından bağımsızlık ve mali bağımsızlık. İlki konusunda, tüm festivallerin titizlik gösterdiğini söyleyebilirim. Merkezi otoritenin verdiği destek karşılığında belirli bir oto-sansür beklentisi var mıdır bilemem. Yerel otoritelerin bazıları festivalleri sembolik desteklerle geçiştirirken, Antalya ve Adana festivalin kente ve kent halkına katkısının farkında. Dünya festivallerinin büyük çoğunluğu, farklı düzeylerde (merkezi, bölgesel, yerel) kamu kurumlarının desteği ile gerçekleşebiliyor. Oralarda ‘Parayı veren düdüğü çalar’ gibi bir atasözü olmadığından sıkıntı yaşamıyorlar bu işbirliklerinde. Aynı şey, sponsorlar açısından da geçerli. 44 yıldır aralıksız düzenlenen İstanbul Film Festivali sponsorların desteği ve bilet satışları ile ayakta duruyor. Formel olarak bir Vakıf tarafından düzenlendiğine göre bağımsız bir festival. Ama, büyük sermaye desteği var. Bunun bir oto-sansüre yol açtığını savunuyor İşçi Filmleri Festivali’ni düzenleyenler… Peki, ona ‘bağımlı’ diyelim. Ankara Uluslararası Film Festivali’ni nereye koyacağız? Mahmut Tali Öngören tarafından kurulan Dünya Kitle İletişim Vakfı tarafından düzenlenen festivalin yöneticisi sinema sahibi olmasa bu festivali yapmak -günümüz koşullarında- mümkün olabilir mi? Anadolu Üniversitesi’nden bir grup öğretim üyesi ve öğrenci tarafından düzenlenen Eskişehir Uluslararası Film Festivali bağımlı mı? Bana göre değil… Seyir Derneği tarafından düzenlenen Ayvalık Film Festivali, sponsorlar ve yerel yönetimin sınırlı desteği ile yapılabiliyor. Programlarında sermayeye bağımlılık falan göremedim, tam tersi… Kısacası, İşçi Filmleri Festivali gibi özgün bir modeli gönülden alkışlıyoruz, ama inanılmaz özverilerle düzenlenen diğer festivalleri ‘bağımlı’ olarak nitelendirip, bir kalemde harcamayalım derim. Bu festivaller de sanatın özgürlüğü ve bağımsızlığı için çaba gösteriyor ve dayanışma ile ayakta duruyor.