Frankfurt Kitap Fuarı bu yıl sorunsuz(!) açıldı
Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı, bu kez Almanya açısından bir skandal yaşanmadan açıldı.
Fuar, bu yılki onur konuğu olan İtalya’yı temsil eden aşırı sağcı hükümetin Kültür Bakanı’nın ve tabii Alman ev sahiplerinin, bir de İtalya yazın dünyasını temsilen bir yazarın konuşmasıyla açıldı. Mussolini hayranı bir başbakanın yönettiği hükümeti temsil eden Kültür Bakanı’nın konuşması açılışa katılan davetlilerden sadece bir kişinin protestosuyla karşılaştı. Ama sonuçta “düşünce özgürlüğünün dokunulmazlığı” vurgulu konuşması alkış bile aldı. İtalya’yı temsilen diğer konuşmacı Fizikçi-Yazar Carlo Rovelli’nin “savaşları, savaşların ardındaki ekonomik çıkar kavgasını ve savaşan ülkelere silah nakliyatlarını” eleştiren ama adresi olmayan sözleri bir sorun olmadı.
2023 SKANDALLARLA GEÇTİ
Dünyanın en büyük yayıncılık buluşmasının gerçekleştiği ve her yıl ekim ayında beş gün boyunca “fikir ve ifade özgürlüğünün” başkenti olan Frankfurt’taki açılış kazasız belasız gerçekleşti. Ancak geçtiğimiz yılki açılışta yaşanan skandalların açtığı yaralar halen iyileşmedi. Fuarın geçen yılki onur konuğu Slovenya’yı temsilen konuşan Prof. Slavoy Zizek’in “Filistin’in tarihsel haklılığına” işaret eden sözleri, tören sırasında, üst düzey ev sahipleri tarafından hiç de “fikir ve ifade özgürlüğü”ne yakışmayan biçimde protesto edilmişti. Ardından Filistinli Yazar Adania Shibli’nin ödül töreni “antisemitizm” suçlamasıyla iptal edildi.
Frankfurt Kitap Fuarı boyunca çeşitli vesilelerle 20’nin üzerinde kitap ödülü veriliyor. Shibli’ye “Üçüncü Dünya’nın” yazarlarını teşvik ve onların dünyasına dikkat çekmek için verilen “LiBeratur Ödülü” verilecekti. Organizatörler yaptıklarından pişman olmuş olacaklar ki, daha sonraki bir tarihte tören düzenleyerek ödülü Shibli’ye teslim etmeye çalıştılar. Ancak bu kez de o kabul etmedi. Bu yıl bu ödülün verilmeyeceği açıklandı. 1988’den bu yana Asya, Afrika, Latin Amerika ve Arap dünyasından, büyük yayıncıların dikkatini çekmemiş olan yazarlara verilen bu küçük ama anlamlı ödülle ilgili tartışmalar, kitap fuarının “fikir ve ifade özgürlüğüne” ve “demokrasiye” ilişkin mesajlarının lafta kaldığını, kalacağını gösteriyor.
Bu fuar kapsamında verilen Barış Ödülü’nün sahibi Amerikalı Tarihçi Yazar Anne Applebaum’la ilgili tartışmalar da bunu doğruluyor. Geçtiğimiz yıl da Almanya’daki barış hareketinin öncü isimlerinden Carl von Ossietzky adına verilen “Barış Ödülü’nü” alan Appelbaum, Ukrayna Savaşı’nın sonlandırılması için yapılan “barış görüşmeleri” çağrılarına kesin olarak karşı çıkıyor. Aynı zamanda şu anda Polonya’daki hükümetin Dışişleri Bakanı’yla evli olan ve Polonya vatandaşlığı da olan Appelbaum’a hiç de “barışçı” olmayan bu duruşuna ve barış hareketinin itirazlarına rağmen üst üste barış ödüllerinin verilmesi, Almanya’da kültür dünyasına egemen olan atmosferin bir göstergesi.
İKİ AYRI İTALYA
Almanya açısından sorunsuz bir açılış oldu, ama İtalya açısından durum öyle değil. Hükümetin İtalya’nın ülke dışında en tanınmış yazarları arasında yer alan Roberto Saviano’yu ülkeyi temsil edecek yazarlar listesinden çıkarması üzerine başlayan protestolar devam ediyor. Mafia üzerine kitapları nedeniyle halen polis koruması altında yaşayan Saviano‘nun Başbakan Giorgia Meloni’ye yönelik sert eleştirileri nedeniyle yazarlar heyetinden çıkarılmasını protesto eden pek çok saygın yazar, ona destek olmak için bu heyetten çekildiler. Ortak bir bildiri yayımlayarak İtalya hükümetini sansürcülük yaparak, yazarları dışlayarak ülkedeki kültür dünyasına politik müdahalede bulunmakla suçladılar. Başta Saviano olmak üzere bu yazarların bir kısmı fuara Almanya’daki yayıncılarının davetlisi olarak katılıyorlar.
Bir taraftan ülkenin resmi katılımı, tabii bu görkemli bir biçimde oluyor. Diğer taraftan da muhalif yazarların katılımı. Yani bu yılki kitap fuarını ziyaret edenlerin karşısında iki ayrı İtalya olacak. Daha önceki yıllarda Türkiye’den katılım açısından da benzer durumlar yaşanmıştı.
BİRGÜN FUAR’DA
Ekonomik zorluklar başta olmak üzere çeşitli nedenlerle Türkiye’den fuara katılım son yıllarda giderek daha küçük boyutlarda oluyor. Muhalif, bağımsız yayınevleri bir stant açarak katılmıyorlar, katılamıyorlar. Bir istisna gazetemiz BirGün. Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da BirGün, fuara kendi standını açarak, yazarlarıyla etkinlikler düzenleyerek katılıyor. Türkiye Almanya Kültür Forumu’nun Alman PEN’iyle ortak standı da fuarın ülkemizden muhalif sesleri yansıtan bir diğer köşesi olacak.
Türkiye’nin resmi katılımı ise pandemi dönemi öncesinde olduğu gibi oldukça kapsamlı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Ticaret Odası’nın organize ettiği 220 metrekarelik Türkiye Ulusal Standı’nda 20 yayınevi temsil edilecek. Ayrıca kısa adı TEDA olan Türk Kültür, Sanat ve Edebiyat Eserlerinin Dışa Açılımını Destekleme Projesi kapsamında, Türkiye‘den yazarların çeşitli dillere çevrilip, basılan eserleri de sergilenecek. 2005 yılında başlatılan bu projeyle şimdiye kadar 95 ülkeden, 953 yayınevine destek verilerek, 4122 eser basılmış.