Fransa için "Frexit” anı mı?
Dr. Mine YILDIZ
VUB Brüksel Özgür Üniversitesi
Fransa’da Haziran 2022’de yapılan Ulusal Meclisi seçimlerinde hiçbir siyasi parti salt çoğunluğu sağlayamamış, Macron’un partisinin de içinde yer aldığı bir azınlık hükümeti kurulmuştu. İlk tur oylamada %50’nin üzerinde oy alabilen olmadığı için seçim ikinci tura kalmış, Macron %58,5 oyla yeniden seçilmiş, aşırı sağcı Marine Le Pen de oyların %41,4'nü almıştı.
Cumhurbaşkanı Macron, partisinin 9 Haziran Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağ Ulusal Ralli partisi karşısındaki ağır yenilgisinden sonra erken seçim çağrısında bulunmuştu. Dün (30 Haziran) Fransa tarihinin en önemli seçimlerinden birini yaşadı, Ulusal Meclisinin 577 üyesini seçmek için oy kullandı. İlk turda Le Pen’in partisi (RN) %34,2 le rekor bir oy oranına ulaştı. Sol ve çevreci partilerden oluşan ittifak Yeni Halk Cephesi %29,1, Macron'un partisi Rönesans'ın liderliğindeki Cumhuriyet İçin Hep Birlikte İttifakı ise oyların ancak %21,5'ini alabildi. İlk turda %50 ve üstü orana ulaşılamadığından 7 Temmuz’da ikinci tur seçimler yapılacak.
MACRON'UN 2 YIL İÇİNDE 1. PARTİDEN 3. PARTİYE GERİLEMESİ NE ANLAMA GELİYOR?
2022 seçimlerinde %50’nin üzerinde oy alan aday olmadığı için seçim ikinci tura kalmış, Marine Le Pen oyların %41,4’ünü almış, Macron ise %58,5 oyla yeniden seçilmişti. 2024 Haziran seçimlerinin ilk turuna katılımın 1978 seçimlerinden bu yana rekor rakama ulaştığı görülüyor. Oysaki bir önceki 2022 ulusal meclis seçimlerinin ilk turuna katılım oranı olan %47,5 şimdiye kadar kaydedilen düşük oran olmuştu. Bu katılım oranı Fransız halkının bu seçimi aşırı derecede ciddiye aldığının işaretidir.
AŞIRI SAĞ NEDEN YÜKSELDİ?
Fransa şu anda yarı başkanlıkla ve 5. Cumhuriyetin anayasası ile yönetiliyor. Seçimin ikinci turu önemli sorulara bir yanıt verecek: Aşırı sağcı göçmen karşıtı partini lideri Bardella'nın başbakan olacağı bir hükümeti kurmak üzere Ulusal Meclis'te yeterli milletvekili sayısına ulaşabilecek mi göreceğiz. Peki aşırı sağ neden yükseldi? Bir kaç cümleyle özetlemek gerekirse, Fransa, dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip ve önemli bir diplomatik ve askeri güç olmasına rağmen, halk enflasyon ve düşük gelirle boğuşuyor ve küreselleşmenin gerisinde kaldıkları hissine kapılıyor. Bu ekonomik sorunun sebebinin göçmenler olduğunu iddia eden Le Pen'in partisi, seçmenlerin yaşadığı ekonomik sıkıntıları ve hayal kırıklıklarını kullanarak özellikle küçük kasaba, köyler başta olmak üzere dikkate değer bir seçmen kitlesine sahip oldu. Ülke çapında bir destek ağı oluşturdu.
PEKİ YA SONRA?
Macron görev süresinin sona ereceği 2027’den önce istifa etmeyeceğini söyledi ama zayıf siyasi desteğe sahip bir Cumhurbaşkanı dünya sahnesindeki rolünü zor ve karmaşık bir hale getirecektir. Zira önceki hükümetlerle birlikte ülke savunması ve dış politika konularından genellikle başbakanla uzlaşmayla, Cumhurbaşkanı Fransa'nın yurtdışında tek sesi olarak konuşmasını sağlıyordu. Eğer aşırı sağ koalisyon ikinci turu kazanırsa Macron siyasi rakibini başbakan olarak atamak zorunda kalacaktır ve aşırı sağcı partinin 28 yaşındaki başkanı Jordan Bardella ile birlikte çalışmak zorunda kalırsa Fransa'nın iç politikasında dikkate değer değişikliklerin gündeme gelecek dış politika alanı da karmaşıklaşacaktır. Bu durumda Fransa’nın aylarca sürecek bir siyasi çıkmaza sürüklenmesi çok olasıdır. Partisinin çoğunluğunu kazanması durumunda başbakan olma ihtimali olan aşırı sağcı lider Bardella, Anayasaya ve Cumhurbaşkanı'nın rolüne saygılı, ancak politikalar konusunda tavizsiz bir birliktelik başbakanı olacağını, Ukrayna'ya Fransız birliklerinin gönderilmesine karşı çıkacağını, Rusya'nın içindeki hedefleri vurabilecek uzun menzilli füzeler ve diğer silahların teslimatını reddedeceğini söylemişti. Avrupa Parlamentosu ve Fransa ulusal meclis seçimlerinin ilk turundan çıkan sonuçlar kamuoyunda Cumhurbaşkanı için şahsi bir aşağılanma olarak tanımlandı. Macron’un Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağ karşısında uğradığı yenilginin ardından erken seçim çağrısı yapmasının tek bir amacı vardı: Fransa'nın aşırı uçlara yönelmesini durdurmak, ancak tam tersi oldu.
LE PEN’İ DURDURABİLECEK BİRİ VAR MI?
Avrupa'nın ikinci büyük ekonomisi, AB'nin tek nükleer silahlı gücü olan Fransa’da eğer Le Pen ikinci turu kazanırsa, partisi ana akım haline gelebilir. Macron acı verici bir tercihle karşı karşıya kalmış durumda: Ya bir zamanlar iktidar olan kendi siyasi hareketinden geriye kalan her ne varsa kurtarmaya çalışacak ya da aşırı sağı durdurmak için her şeyini ortaya koyacak. Macron’un aşırı sağın güç kazanmasını engellemek için sol bloğu destekleyip desteklemeyeceğine karar vermesi gerekiyor.
FRANSA İÇİN BREXİT ZAMANI MI?
Fransa seçmeninin %33'ünden fazlası (her ne kadar Fransa'yı AB'den ve Euro bölgesinden çıkarma vaatlerinden vazgeçmiş olsa da) AB ve Brüksel ile çarpışmaya devam eden aşırı sağcı partiyi desteklemiş oldu. 2. Dünya Savaşı'ndaki Nazi işgalinden bu yana tarihte ilk kez aşırı sağ Fransa'da hiç olmadığı kadar iktidara yakın görünüyor. Le Pen'in ulusal meclisteki çoğunluğu kazanma şansının yüksek olduğu görülüyor ancak mutlak çoğunluğa ulaşabilmesi için muhafazakâr Les Républicains partisinden milletvekilleriyle de anlaşmaları gerekiyor.
İkinci tur öncesi sol blok ve Macronun partisi ve müttefiklerinin tavrının ne olacağı sadece Fransa değil Avrupa Birliği için de çok kritik bir öneme sahip. Bugün aşırı sağ hiç olmadığı kadar iktidara yakın görünüyor. Bu seçimlerin etkisi ve yankıları Avrupa Birliği ülkelerine de yayılmış durumda. Sonuçlar AB’ye meydan okumaya meyilli AB kuşkucusu partileri daha da güçlendirmiş görünüyor (göçe karşı savaş açmak, NATO'dan çıkmak, Putin'e sempati duyan politikacılar vs).
İnsan hakları ve aydınlanma fikrinin beşiği olan Fransa seçmeninin, AB şüphecisi, göçmen karşıtı, ırkçı milliyetçi aşırı sağı mı iktidara getireceğine, yoksa bu tehlikeli yükselişi sol blok ve merkez sağdan oluşan heterojen bir koalisyonla mı durduracağına karar vermesi için bir haftası var.