EURO 1996, EURO 2000 ve 2002 Dünya Kupası… Art arda gelen bu büyük turnuvaların hepsine katılma başarısı gösteren, hatta sonuncusunda yarı final oynayarak üçüncülüğü elde eden Milli Takım’ın o dönemki jenerasyonu, başarıdan daha fazlasını gerçekleştirmiş ve tarihi boyunca vasattan öteye geçemeyen Türkiye’yi Avrupa’nın önemli futbol ülkelerinden biri haline getirmişti. 1996-2002 arasında bırakılan bu miras maalesef […]

Fransa’yı dağıtan Milli Takım başarıdan daha fazlasını vaat ediyor: Bu jenerasyon futbol  kültürü kazandırabilir

EURO 1996, EURO 2000 ve 2002 Dünya Kupası… Art arda gelen bu büyük turnuvaların hepsine katılma başarısı gösteren, hatta sonuncusunda yarı final oynayarak üçüncülüğü elde eden Milli Takım’ın o dönemki jenerasyonu, başarıdan daha fazlasını gerçekleştirmiş ve tarihi boyunca vasattan öteye geçemeyen Türkiye’yi Avrupa’nın önemli futbol ülkelerinden biri haline getirmişti.

1996-2002 arasında bırakılan bu miras maalesef daha ileriye taşınamadı ve futbolumuz kendi kuyruğunu kovalayan bir kedi misali olduğu yerde dönmeye devam etti. Ama şimdi bizi düzlüğe çıkarabilecek bir fırsat var.

17 YIL SONRA YENİDEN

Aradan geçen 17 yılın ardından Türkiye’nin elinde çok ama çok değerli bir nüve var. Bu genç nüve saha içinde neler yapabileceğini önceki gün Fransa karşısında alınan görkemli galibiyetle gösterdi. Kusursuza yakın bir futbolla sahadan silinen bir dünya şampiyonu… Ancak bütün bunlar kırmızı-beyazlıların potansiyelini tam olarak anlatmaya yetmiyor. ‘Altın’ jenerasyon bırakacağı mirasla, yalnızca saha içinde değil, saha dışında da bir şeylerin değişmesine, bir şeylerin ise temelinin atılmasına yardımcı olabilir. Temelenin atılmasına başarıdan çok daha fazla ihtiyaç duyduğumuz şeyin adı: Kültür.

1800’lerin sonunda İngiltere’den çıkıp, dünyanın en popüler sporu haline gelen futbolun oluşturduğu en değerli miras nesilden nesile aktarılan bu kültür. Oyun, toprak sahada en masum haliyle oynanırken de, dünyanın en pahalı sektörü haline gelirken de oluşturulan kültür bunda önemli rol oynadı ve bugün Avrupa’nın devleri, mirası en iyi değerlendiren ülkelerden oluşuyor: İngiltere, İspanya, İtalya Almanya ve Fransa. Avrupa’nın beş büyük ligini bünyesinde barındıran bu ülkeler, milli takımlar bazında da her zaman iddialı olmayı başarıyorlar. Çünkü genlerine işledikleri kültür, kötü dönemden geçseler de onları su yüzünde tutmayı başardı. Biz ise 1900’lerin başında başlayan futbol tarihimizde bu mirastan faydalanamadık. ‘Ölesiye’ sevdik bu sporu bünyesinde bulunduran kulüpleri ancak çoğu zaman stadları dolduramadık. Sokakta futbol oynamanın güzelliğini anlattık ama çocuklara top oynayacak alan bırakmadık. Kulüpleri değil, kendi cebini düşünen yöneticilere isyan ettik ama onları engellemek için hiçbir şey yapmadık. Listeyi daha çok uzatabiliriz ancak sözü fazla uzatmadan sadede gelelim:

SABIR GEREKİYOR

Bu oyuncu topluluğu bir çırpıda çehremizi, kendimize özgü çarpık düzenimizi tabii ki değiştiremez. Ancak yukarıda bahsettiğimiz gibi temelin atılmasına yardımcı olabilir. Çoğu, yabancı sınırının 14’e çıkmasının ardından parlamaya başlamış bu oyuncu grubu, en başta oynadığı futbolla stadların dolmasını sağlayabilir. Kendilerini keşfeden ve işini iyi yapan teknik, idari sorumlulara daha fazla sorumluluk yüklenebilir. İyi giden düzene kendi şahsi çıkarları için çomak sokmaya çalışan ‘yönetici’ müsveddelerine oynadıkları futbolla bu fırsatı vermeyebilir.

Saydığımız faktörler istediğimiz ama günlük başarıya saplantılı bir şekilde bağlandığımız için bizde var olamayan o futbol kültürünü yavaş yavaş da olsa elde etmemizi sağlayabilir. Altın jenerasyon bu yüzden büyük turnuvalarda alınacak başarılardan daha fazlasını temsil ediyor. Onlar kendinden sonrakilere bırakacağı mirasla belki de Türk futbol tarihinin akışını değiştirecek. Bekleyip, izleyip görelim. Hem Fransa maçı da gösterdi ki kırmızı-beyazlıları seyretmek oldukça keyifli olacak…

***

Fransız basını: Büyük fiyasko

Türkiye’nin aldığı sansasyonel galibiyet Fransız basınında da geniş yer buldu. Mağlubiyeti fiyasko olarak nitelenirken, öne çıkan detaylar şu şekilde: L’Equipe gazetesi, “Kafalar başka yerde” manşetini atarken, Mavilerin gruptaki ilk sırayı Türkiye’ye verdiğini yazdı. İç sayfalarda ise Fransa’nın Haziran aylarındaki sık sık yenilmesine vurgu yapıldı.

Le Parisien Dimanche ise ‘Fiyasko’ manşetini attı ve dünya şampiyonunun yine Haziran ayı lanetine yakalandığı kaydedildi. Gazete, Fransa’nın maç boyunca kaleyi bulan şutunun olmamasına da dikkat çekti. ‘Felaket’ başlığını atan France Football’un internet sitesinde ise Fransa’nın performansı ‘korkunç’ olarak nitelendirilerek, “Türkiye, fiziksel gücü, azmi, organize savunması ve hücum performansıyla haklı bir galibiyet alarak liderliği elde etti.