Futbolun en değerli ligleri
Uzaklardan…
Geçenlerde enfes spor sitesi Sportingpedia’da dünya futbolunun takım değerleri üzerinden en değerli ligleri üzerine bilgilendirici bir yazı yayınlandı, meraklısına.
Sıralamada Avrupa'nın en değerli 25 ulusal ligi, Asya ve Okyanusya’dan ilk 5, Kuzey ve Güney Amerika'dan ilk 5 ve Afrika’dan ilk 3 lig yer alıyor. Listenin ilk 12 sırasında yer alan liglerin toplam takım değeri 1 milyar avro sınırının üzerinde, bu liglerin toplam değeri 39,6 milyar avroyu aşıyor. Belçika'nın Pro Ligi ve Arjantin'in Apertura’sı “Milyarderler Kulübü”nün yeni üyeleri, değeri 1,02 milyar avrodan 891,78 milyon avroya düşen Suudi Pro Ligi 13. sıraya geriliyor. Listenin son sırasında 129,7 milyon Euro ile Fas’ın Botola Pro Ligi yer alıyor.
Bulgular, Premier Lig’in futbolun finansal güç merkezi statüsünü, şubat ayından bu yana değerindeki hafif düşüşe rağmen Avrupa’daki rakiplerine karşı açık ara önde olmaya devam ettiğini teyit ediyor. Premier Lig, 280 milyon avroluk düşüşe rağmen 20 takımın toplamı 11,49 milyar değeriyle dünyanın en değerli ligi, onu 5,37 milyar Euro ile La Liga ve 5,08 milyar Euro ile Serie A takip ediyor. Brezilya Serie A 210 milyon avroluk artışla en büyük artışı kaydederken, onu 200 milyon avroluk kazançla Ligue 1 ve Liga Portekiz yakından takip ediyor. İlk 10 lig içinde Şubat’tan beri değer kaybeden iki ligin Premier Lig ve Türkiye Süper Ligi olması kayda değer. Premier Lig’in altındaki Championship’in güncel piyasa değeri 1,76 milyar avro ile, bizim üç takıma endeksli 1,08 milyar avro değerindeki Süper Lig’in üstünde yer aldığını hatırlatalım. Yeri gelmişken, yakından takip ettiğimiz Premier Lig’i en değerli kılan unsurlara göz atalım:
Rekabet
Ligin dibinde mücadele eden takımların, zirveyi zorlayan takımlardan puan kapması şaşırtmıyor, malum futbol her takımın her takımı yenebilme ihtimaliyle güzel. Geçen sezona ilk dört hedefiyle başlayan Manchester United ve Tottenham Hotspur’ün sezonu küme düşme potasının hemen üzerinde bitirmesi o rekabetin özeti. UEFA Avrupa Ligi finalinde kapışan iki devin ligde toplam yenilgi sayısı 40, futbolun en zengin 10 kulübü içinde yer alan Tottenham’ın geçen sezon evinde kaybettiği maç sayısı 10, anlayacağınız dünyanın en değerli liginde formayla, taraftar baskısıyla, kollamayla maç kazanılmıyor. Daha önce de yazmıştım, her takım kendi taraftarı için büyüktür, ligi yönetenler her takıma eşit mesafede dururken küçük büyük ayrımı yapmıyor, futbolu kurgulamıyor. Her ne kadar Manchester City son sezonlarda şampiyonluk kupasına hegemonya koymuş olsa da ligin ilk kez sahne aldığı 1992-93 sezonundan günümüze şampiyonluk sevinci yaşayan takım sayısı 7... O takımlardan ikisi, Blackburn Rovers ve Leicester City gelecek sezon Championship’de mücadele edecekler. Premier Lig öncesinde, 1888’de kurulan ligde şampiyonluk yaşayan takım sayısı 24, ilk sezonda şampiyonluk sevinci yaşayan Preton North End Championship’te mücadele ederken eskiye ağıt yakıyor.
İzlenme oranı
Dünya çapında her hafta sonu yaklaşık 1,87 milyar izleyicinin izlediği ligde maç günleri tribünler boş kalmıyor, bizdeki inanışın aksine mesele ülkenin dört yanına gıcır statlar yapmak değil, maç günleri o statları doldurabilmek. Daha önce de yazmıştım, maç günleri tribünlerini dolduramayan bir ülkenin futbolu ilerlemez. Geçen sezon sonunda küme düşen küçük şehrin büyük takımı Leicester City 32.259 kapasiteli mabetleri King Power Stadı’nda 597.516 taraftar ağırladı, maç başı taraftar ortalaması 31.448. Takıma ev sahipliği yapan şehrin nüfusunun 560 bin olduğunu, sezonluk bilet için bekleme sırası olduğunu hatırlatalım. Doğu Londra’nın ‘Çekiçleri’ West Ham United 62.500 kapasiteli Londra Olimpiyat Stadı’nda geçen sezon 1.1862.407 taraftara ev sahipliği yaparken 62.407 taraftar ortalaması yakaladı. Futbol en güzel mabetleri içinde yer alan lebi derya Craven Cottage 29.589 kapasiteli, geçen sezon maç başı taraftar ortalaması 26.826.
Yıldızlar geçidi
Futbolun bilindik tabiridir: “İyi futbol iyi futbolcuyla oynanır.” 1992-93 sezonunda perdelerini açan Premier Lig zaman içinde Avrupa futbolunun elit yetenekleri için ‘yeteneklerini deneme’ sahası haline geldi. Yoğun maç trafiği, maçların temposu, yüksek rekabet, kendini göstermek, hünerlerini geliştirmek için bulunmaz fırsat, ancak futbolda kendilerine bir isim yapmış birçok oyuncu Premier Lig’e büyük paralar karşılığında geçiş yaptıktan sonra beklenen etkiyi yaratmayı başaramadı. Lionel Messi bile, “Soğuk ve yağmurlu bir Stoke gecesinde bunu başarabilir mi?” şeklindeki şakayla karışık futbol klişesine konu oldu. Ligin yüksek taleplerine ayak uydurabilenler, en üst seviyesinde kendini kanıtlayabilenler, sonsuza dek o güzel oyunun efsanesi olarak futbol kitaplarına adlarını yazdırırken büyüklüklerini büyükler arenasında gösterdi.
Sert derbiler
Manchester derbisi, Merseyside derbisi ve Kuzey Londra derbisi gibi yerel derbiler, sezonun fikstür listesi yayınlandığında taraftarlar tarafından işaretlenen maçlardır. Aynı şehrin takımları olmasalar da birbirine yakın Manchester United ve Liverpool derbisi futbolsever adına hafta sonunun lige tat katan sert fikstürüdür, izlemeden olmaz. Bu vesileyle, bizim Fulham’ın geçen sezon 45 sene aradan sonra Güneybatı Londra derbisinde Chelsea’yi deplasmanda devirmesi, Arsenal’in de ‘kanlı’ Kuzey Londra derbisinde Tottenham’ı iki kez yenmesi sevdalılarının yüzünü güldürmüştür. Geçenlerde 12 yaşına basan bizim Deniz ikisine de fena sevdalı, biriktirdiği haftalık, şimdilik Arsenal sezonluk biletine yetmiyor ama enfes mahallenin takımı Fulham’ın evindeki maçlarında sezonluk biletiyle kankası Jeremy ile ‘Johnny Haynes’ tribününde yerini alıyor. Siyah beyazlılar geçen sezon 10 yaş altı sezonluk bilet sahibi çocuklara yeni sezon forması hediye etmişlerdi. Ne diyelim, futbolu çocuklara sevdiren kulüpler candır.