Gençlerden çalınan vaatler
Vergi artışlarına karşı protestolara sahne olan Kenya’da özellikle gençler arasındaki bu huzursuzluk çok daha öncesine dayanıyor. Yoksulluğu ortadan kaldıracağı söylenen yeni anayasadaki hiçbir vaat yerine getirilmedi.
Angela R. PASHAYAN
Kenyalı gençlerin yaz boyunca başkent Nairobi’de sokaklara inerek bir dizi hükümet karşıtı protesto gerçekleştirdiğine şahit olduk. “Gen Z (Z Kuşağı) protestoları” olarak anılan bu eylemlerin fitilini ateşleyen, haziran ortasında sunulan ve halkın sırtındaki vergi yükünü oldukça artıran finans tasarısıydı. Bundan bir ay sonra tasarı geri çekildi, ancak protestolar devam etti ve ardından polisin göstericilere yönelik sert müdahaleleri sebebiyle 50 kişi öldürüldü.
Ancak protestoların kökleri, bu yazdan öncesine dayanıyor. Kenyalılar, özellikle öncül protestoların ortaya çıktığı 2023 yılının ortalarından itibaren ekonominin durumundan şikâyetçi. Ve son protestoların fitilini ateşleyen tasarıdaki bir dizi vergi artışı olsa da genç Kenyalıların karşılaştığı sorunlar bunun çok ötesine uzanıyor.
On yıldan fazla süredir Nairobi’deki gecekondu mahallelerini araştırıyorum ve başkentin düşük gelirli sakinleriyle konuşuyorum. 2010’dan bu yana, bazıları o zamanlar sadece 5 yaşında olan protestocu “Gen Z’lerin” büyümelerine şahit oldum. Tam da bu yıl Kenya hükümeti, yeterli ve uygun fiyatlı konut, temiz su, sağlık, eşitlik, toplanma özgürlüğü, şiddette karşı korunma ve çocukların temel eğitime erişimi gibi bir dizi hakları garanti altına alan bir anayasayı kabul etti. Kısaca yoksul Gen Z’lere düzgün bir hayata giden bir yol sözü verilmişti.
ZORLUKLAR VE VAATLER
Protestoların merkez üssü, sakinlerinin yüzde 70 kadarının gecekondularda yaşadığı bir şehir olan Nairobi. Nairobi gecekonduları sakinlerinin çoğu aşırı yoksulluk içinde yaşıyor, bu da günde sadece birkaç dolarla geçindikleri anlamına geliyor. Bu kadar az kazançla birlikte son yıllarda artan yaşam maliyeti pek çok kişi için hayatı çekilmez hale getirdi ve 2010 anayasasındaki vaatleri doğrudan baltaladı.
Kenya hükümetleri birçok nedenden dolayı, ama özellikle ekonomik ve kurumsal sebeplerle, verdikleri vaatleri yerine getiremedi. Sağlık hizmetleri ve konut alanında reformlar yapmak için fonlar ayrıldı. Bu, Ulusal Sağlık Sigortası Fonu’nun artmasına ve şehirde yeni evlerin inşa edilmesine yol açtı. Ancak Nairobi’nin gecekondu bölgelerinde yaşayanların çoğu için sağlık hizmetleri ve kalıcı konutlar hâlâ karşılanabilir değil. Temiz içme suyu için ayrılan fonlar daha fazla kamu musluğuna yol açtı, ancak bu durum gecekondu sakinlerinin günlük su temini yolculuğunu kısaltmak için yeterli olmadı. Bu arada, ders kitaplarına erişimin artması, bu kitapları karşılayamayanlara yardımcı olmadı ve Kenya’da iyileştirilen sanitasyon oldukça sınırlı kaldı.
2022’de yeni seçilen Kenya Cumhurbaşkanı William Ruto, yaşam maliyetlerini düşürme sözü verdi. Ancak bunu başaramaması, son protestoları daha da körükledi. Enflasyon 2021’den bu yana yüzde 6 ile yüzde 8 arasında seyretti. Kira hariç tipik aylık giderler 533 dolara, yani yıllık yaklaşık 6 bin dolara yükseldi. Ancak 2023’te kişi başına düşen ortalama yıllık gelir sadece 2 bin 110 dolardı. Bu arada, son şiddetli yağmurlar Kenya’da pek çok kişinin durumunu daha da kötüleştirdi. Ekim 2023’ten Mayıs 2024’e kadar süren yağmurlar, ülkenin 1997’den bu yana gördüğü en kötü sellere neden oldu. Bu yağmurlar yaklaşık 300 kişinin hayatını kaybetmesine ve 278 bin 380 kişinin yerinden olmasına neden olurken, 168 bin dönümlük ekili alanlar yok oldu ve 11 binden fazla hayvan telef oldu.
Başkentteki nehir kenarındaki gecekondu yerleşimleri sular altında kaldı, hükümet güvenlik gerekçesiyle Nairobi Nehri’nin 30 metre yakınındaki kalan 40 bin evi yıktı. Ancak geçici konut sağlanmadı ve birçok kişi evsiz kaldı.
Bu çevre felaketiyle daha da kötüleşen yılların ekonomik sıkıntıları sonucunda, koşullar yazdan önce bile huzursuzluk için olgundu. Ardından Kenya hükümeti Haziran 2024 bütçesini açıkladı. Vergi yasasının geri çekilmesi acil endişeleri ortadan kaldırmış olsa da genç, yoksul Kenyalıların yıllardır bana anlattıkları derin ekonomik ve sosyal sorunları ele almak için hiçbir şey vaat edilmedi.
2020’de Mukuru gecekondularında yaşayan bir kişi bana şöyle demişti: “Bazen, ya da çoğu zaman, gecekondudaki yoksulluğu azaltmak için ayrılan para başka şeyler için kullanılıyor. … Ya çalınıyor ya da yolsuzluk nedeniyle topluma fayda sağlayacak çok azı kalıyor.” Bir diğeri ise şöyle demişti: “Sorunlarımız bir hükümetten diğerine aktarılıyor. Seçim dönemlerinde oy istemeye geliyorlar; sonra gidip hiçbir anlamlı kalkınma için geri dönmüyorlar.”
DIŞ BORÇLARA HİZMET
Kenya’nın yoksulluğu azaltmak için yeterli para bulamamasının başlıca sebepleri arasında, ekonominin kötü yönetimi ve Kenya’nın karşı karşıya olduğu artan ulusal borç yükü yer alıyor. Kenya’nın vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 60’ı dış borçları ödemek için harcanıyor ve kalan yüzde 40 ise yeterli değil.
Ruto döneminde, ulusal borç yaklaşık 80 milyar dolara ulaştı. Bu, Kenya’nın gayri safi yurt içi hasılasının neredeyse dörtte üçüne denk geliyor. Bu miktar, ülkeyi borçlarını ödememe riski yüksek kategorisine sokuyor. Bu ulusal borcun hizmet maliyeti zaten büyük bir yük oluşturuyor ve bir temerrüt durumu Kenya ekonomisini daha da zorlayabilir.
Temerrüt korkuları vergi artışı önerilerini tetikledi. Ancak yeni vergi yasası kabul edilseydi, ekonomik yelpaze boyunca haneler için yaygın bir mali gerileme yaşanacaktı.
DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK
Vergi yasasının geri çekilmesi Kenya’nın sorunlarını çözmedi ve 19 Ağustos’ta Kenya’nın yeni maliye bakanı, ülkenin dış borçlarını ödemeye çalışırken bazı önerilen vergilerin yürürlüğe gireceğini söyledi.
Ancak dış borçların nasıl ödeneceği konusundaki tartışmalar, Nairobi’nin gecekondu bölgelerindeki Z Kuşağına pek bir fayda sağlamıyor. Onların istediği şey, 2020’de görüştüğüm genç bir gecekondu sakininin sözleriyle “modern konutlar, insanları istihdam edecek üretim şirketleri, sağlık programları, geliştirilmiş yollar, eğitim, beceri eğitimi, artırılmış güvenlik ve artan gıda üretimi.”
Bunlar, Kenya’nın değişen anayasasında 14 yıl önce onlara vaat edilen tüm şeylerdi. Ancak ülkenin hükümeti bütçesini dengelemeye ve artan, sürdürülemez dış borçlarını ödemeye çalışırken bu vaatler onlardan çalınmış gibi görünüyor.
Çeviren: Umut Can Fırtına
Kaynak: The Conversation