Google Play Store
App Store

Hem Başbakan Erdoğan hem de CHP lideri Kılıçdaroğlu birer hafta arayla Almanya'da Türkiye kökenli yurttaşların önüne çıktılar.

Hem Başbakan Erdoğan hem de CHP lideri Kılıçdaroğlu birer hafta arayla Almanya'da Türkiye kökenli yurttaşların önüne çıktılar.

Her ikisi de ülkenin batısındaki Nord Rhein Westfalen eyaletinde arzı endam ettiler. Erdoğan eyaletin başkenti Düsseldorf'ta, Kılıçdaroğlu ise bu kente yarım saat uzaklıktaki Bochum'da konuştu.

Yurtdışında özellikle de Almanya'da yaşayan yurttaşların haziran seçiminde bulundukları yerde oy kullanamamaları tartışması sürerken her iki isim de genel seçimin startını buradan vermiş oldu. Alman medyasındaki genel kanı da bu yönde.

Erdoğan'ın konuşması Almanya'da hem medya hem de basın tarafından çokça eleştirildi. Entegrasyonu baltaladığı gerekçesiyle Erdoğan yerden yere vuruldu. Erdoğan özetle "Çocuklarımız önce Türkçe öğrenmek zorundalar" demişti.

Alman politikacılar ayağa kalktı.

Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grubu Başkanı Martin Schulz, Erdoğan'ın Almanya'da seçim kampanyası yapmasının kabul edilemez olduğunu söyleyerek "Erdoğan'ın yaptığının uyum ile çok az alakası var. Daha çok iç politikaya yönelik propaganda yapıyor" dedi. Schulz Erdoğan'ı "ucuz seçim politikası" yapmakla eleştirdi.

Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Sekreteri Alexander Dobrindt "Bu konuşma bizim entegrasyon konusunda gösterdiğimiz çabaları yıllarca geriye götürdü. Yabancı bir başbakanın düzenli aralarla burada yaşayan yurttaşlarını kışkırtması benzeri olmayan bir durumdur" ifadesini kullandı.

Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Sekreteri Hermann Gröhe de Erdoğan'ın "Gereksiz bir şekilde güvensizliği körüklediğini" ileri sürdü.

Bild gazetesi, "Türk Başbakanının kötü şovu" başlığı ile verdiği haberde, "Erdoğan'ın kışkırtıcı bir konuşma yaptığını belirterek, Düsseldorf'da seçim kampanyası yaptığını ve Türklerin Alman toplumuna entegrasyonunu törpülediğini" yazdı.

Berliner Zeitung, "Gürültü yapmaya geldi" başlığı ile verdiği haberde, Erdoğan'ın uyum konusundaki tartışmaları alevlendirdiğini savundu.

Frankfurter Rundschau, FAZ, Hamburger Abendblatt gibi gazeteler de Erdoğan'ın kışkırtıcı konuşmasını manşetlere taşıyarak eleştirdi.

Der Spiegel dergisi ise Erdoğan'ın seçim bölgesini Almanya'ya genişlettiği yorumunu yaptı. "Der Sultan von Almanya" (Almanya Sultanı) başlığını atan dergi bu durumun Alman politikacıları rahatsız ettiğini yazdı. Dergi, Erdoğan'ın konuşmasının Almanya'da yaşayan işçilerden çok Türkiye'deki seçmene yönelik olduğunun altını çizdi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu ise göçün 50. yıldönümü nedeniyle sendikalar tarafından organize edilen Emek Şenliği için hafta sonunda Bochum'daydı. 1960'ta gelen ilk işçilerin çalıştıkları şehir olan Bochum'un simgesel anlamı var. Halen göçmen nüfusu bu kentte ağırlıkta. Kılıçdaroğlu 5 bin kişilik salonda işçilere, gurbetçilere seslendi.

Her iki lider de birer hafta arayla gerçekleştirdiği bu ziyaretlerde göçmen işçiler üzerinden seçim startını vermiş oldu. Her iki isim de işçiler üzerinden iç politikaya yönelik hamleler yaptı. Alman medyası ve politikacıları bu hamleler karşısında ayağa kalkarken, bakalım işçiler kendileri üzerinden ucuz politikalar üretilmesine nasıl tepki verecek?

********

Sendikalar cumhuriyetçi valiye karşı

Dünyanın gözü Arap coğrafyasındaki isyanlara kaymışken okyanusun öte yakasında ABD'de çetin bir sınıf savaşı veriliyor. Cumhuriyetçi valilerin bütçe açıklarını bahane ederek sendikalara karşı başlattığı saldırı, ülke tarihinin en büyük sınıf mücadelesine sahne oluyor.

Olaylar ilk olarak Ortabatı eyaleti Wilconsin'de başladı. Eyaletin yeni valisi Scott Walker 3 Ocak'ta göreve gelir gelmez bütçe açığını kapatma bahanesiyle sendikalara savaş açtı. Sağcı valinin ilk icraatı kamu çalışanlarının toplu sözleşme haklarını ellerinden alıp, sosyal haklarını tırpanlamak oldu.

Valiye asıl ilhamı veren ise finansal kapitalin en önemli uluslararası yayınlarından biri olan The Economist. Dergi kısa bir süre önce "önümüzdeki savaş" manşetini atarak hükümetlere işçi sınıfının asıl saldırılması gereken kesiminin kamu işçileri ve onların hâlâ gücünü bir ölçüde koruyabilmiş olan sendikaları olması gerektiğini vurgulamıştı.

Valinin bu girişimi eyaleti ayağa kaldırdı. Haftalardır on binlerce insanın katıldığı protesto gösterileri yapılıyor, öğretmenler derslere girmiyor, öğrenciler, kamu çalışanları, sendikalar alanlardalar.

Uyanık vali bunu yaparken bir kısım çalışanı yasa kapsamı dışında tutmak istiyor. Kimleri mi? Örneğin polisleri. Geleneksel olarak çoğunlukla Cumhuriyetçi Parti’yi destekleme eğilimi gösterdiği için polisler kayırılıyor.

Çalışanlar 16 Şubat'tan bu yana eylemde. On binlerce kişi valiyi protesto ediyor. Ohio ve Indiana'da da benzer yasa tasarılarının gündeme gelmesi üzerine binlerce kişilik gösteriler düzenlendi. Winconsin'deki göstericiler Ortadoğu'daki kalabalıklardan ilham alarak Walker ile Arap diktatörlerin fotoğraflarını yan yana taşıyorlar.

Wisconsin'de sürmekte olan protestolar ABD'de çeyrek yüzyıldır görülmeyen açık ve keskin işçi sınıfı mücadelelerinin yeniden ortaya çıkmakta olduğunun işaretidir. Sendikalarla cumhuriyetçi valiler arasındaki sınıf savaşının ülke geneline yayılması an meselesi!