Google Play Store
App Store

Yine hayatta kaldığımıza şükrettiğimiz ya da yaşadığımıza lanet ettiğimiz bir yılın sonuna kadar canlı olarak gelebildik. Bizde hayatta kalmak büyük şans tabii. Zart bir deprem, üç gün kimse müdahale etmez, anında gidersiniz. Depreme de gerek yok, daha doğarken üzerinizden para kazanılsın diye öldürülebilirsiniz. Ya da otoyolda giderken aracınızın içinde boğulma fırsatlarımız da var. Fizibilitesi düşünülmeden, mantığa ve bilime aykırı tasarlanmış sahil yollarından birinde ilerlerken de göçük altında kalma ihtimalinizi hafife almayın. Bizde hayatlar biter ama fırsatlar bitmez.

Yıllar ilerledikçe sanki her yıl bir öncekinden daha belalı gibi gelmeye başladı bana. Giderek daha da fakirleşip, bir yandan da kalitesiz, vizyonsuz, fikirsiz ama Allah için yalan yok açgözlü, güç sarhoşu ve kimseyi dinlemeyen insanlar tarafından idare edilmek gerçekten halkımızı için azımsanacak bir başarı değil. Kalitemiz şarabın tersine her sene daha da yerlerde sürünüyor, daha da diplere iniyor. Birkaç yıla neredeyse okuma yazma bilmeyen üniversite mezunları yetiştirirsek şaşırmayın. Kalite tesadüf değildir. Neyse, bu vesileyle yeni yılın hepimiz için hayırlara vesile olmasını, artık bazı şeylerin de olması gerektiği gibi olmasını dilerim. Tabii yeni yıl kutlanır mı, kıtlanır mı? Noel Baba adam olsa neden bacadan girsin? Noel’le yeni yıl aynı şey mi falan filan derken neyse ki bu sene Noel Baba bıçaklama haberleri görmedik. En azından ya benim gözümden kaçtı ya da Noel Baba saldırganlardan hızlı bir şekilde kaçtı da bıçağı yemedi…

∗∗

Bir yandan böyle saçma sapan şeyler düşünürken, bir yandan gazeteciler ev hapsi yerken, bir yandan da bir bebek goril haberine denk geldik. Hesapta Nijerya’dan Bangkok’a gidiyormuş bebek goril. Üzerinde bir tişört. Gözleri çaresiz. Öylece kutusunda Türkiye’de fark edilmiş. Gariban bebek gorile nedense bir üzüldüm, bir üzüldüm. Sonra da her gün bir sürü çoluk çocuk hayatını kaybediyor, onlara neden bu kadar üzülmedim diye kendime kızdım. Artık insan olarak insanlıktan çıktığımız için, her geçen gün başka bir saçmalığa ve barbarlığa maruz kaldığımız için sanırım duygularım giderek uyuşuyor, hissizleşiyor gibi geldi bana. Burnumuzun dibinde yaşanan savaşlar, canlı yayında bombalanan siviller, takır takır taranan insanlar hayata olan bakışımı da tuhaflaştırdı gibi. Sanki katliamlar artık doğal bir olaymış, bir devlet politikasıymış gibi görünmeye başlıyor günden güne. En azından İsrail’in politikasının bu olduğunu çok net biliyoruz. Tabii kendilerine de mangalda kömür bırakmazken, bir yandan da betonundan çeliğine desteklerimizi sunuyoruz. Ne yapsın iş adamları? Aç mı kalsınlar? Fakir mi olsunlar gemilerin sahipcikleri? Bentley’e binemeden bu dünyadan göçen kaç zengin var, haberiniz var mı?

∗∗

Bentley deyince Erbaş aklıma geldi. Hızlı Audi istemesi de bu senenin göz yaşartan olaylarından biriydi. Bütçesiyle bir sürü bakanlığı sollayan diyanet, neden başkanının altına şöyle yılan gibi bir araç çekemiyordu. Erbaş “Hızlı olmamız gerekiyor” diyor. Din bu, şakaya gelmez. Diyanetin de bu sene istediği en hızlı araçlara kavuşmasını diliyorum Allah’tan. Şehirler arası yolda hız önemli sonuçta bu kadar bütçesi olan bir başkanlık, başkanına da başkan gibi davranmamız lazım. Biz Audi’ye binip bir yere gitmiyoruz zaten. Her yer ve yollar ve benzin para demek.

Goril bebek, anasından babasından, ağacından, ormanından koparılmış, İstanbul’a kadar gelmiş. Şimdi ne yaparlar ona, nasıl bakarlar bilemiyorum. Umarım ana vatanına geri gönderilir, burada kalmak zorunda kalmaz. Zaten daha bebek, ona bebek gibi bakmak gerek. Hiçbir şeye üzülmediğim kadar sana üzüldüm goril bebek. Neslin tükeniyor, ormanlar azalıyor ama insanoğlunun hırsı ve aç gözlülüğü hiç bitmiyor. Keşke evrimde alet edevat yapacak kadar gelişmeseydik diyorum bazen. O zaman kimse goril bebeği kaçırmak istemez, kimse bombaları, uçakları, silahları, inşaatı ve betonu keşfetmez, doğanın içinde insan gibi hayvanca yaşardık. Kimsenin de Audi’ye ihtiyacı olmazdı. Ama olmadı, o yüzden maalesef 2025’te de kalitesizliğe saplanacağız. Büyük bir değişim olmazsa tabii. Çıkmayan candan ümit kesilmez. (Yenidoğan çetesi bu lafı çok seviyormuş).