Google Play Store
App Store

“Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri” dizisinin de işaret ettiği gibi güç, toplumu dışarıdan büyük gösterebilir ancak içsel bir çürüme de yaratır. ‘‘Güç Yüzükleri”nin prodüksiyon kalitesini de göz ardı etmek mümkün değil.

Görsel şölen içsel bir boşluk

Amazon Prime’ın büyük bütçeli dizisi "Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri" J.R.R. Tolkien’in Orta Dünya evrenine yeni bir soluk getirmek amacıyla bundan iki sene önce ilk sezon ile yola çıkmıştı. Ancak dizinin bu yüksek beklentilere cevap verip veremediği hep tartışmalı kaldı.

Tolkien’in yaratmış olduğu zengin ve karmaşık mitolojiye dayanarak, Orta Dünya’nın ikinci çağını ekrana taşıyan dizi, destansı hikâye anlatımı ve etkileyici görsel dünya kurmasına rağmen birçok açıdan eksiklikler barındırıyordu. İşte bu büyük yapımın büyük merakla ve ilgi ile beklenen ikinci sezonu ilk üç bölümü ile birlikte yayınlandı. Geri kalan beş bölüm ise haftalık olarak Amazon Prime’da yayınlanacak. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum; bu yazı genel izleyici içindir.

ESAS MESELE

“Güç Yüzükleri” dizisinin esas olarak güç, yozlaşma, kader ve tarihin döngüselliği gibi temaları merkeze alarak, zaafların ve büyük tarihsel olayların bireyler üzerindeki etkisini de incelemeyi amaçladığını görürüz. Dizinin merkezinde ise, Güç Yüzükleri’nin yaratılışı ve bunların hem Orta Dünya halkları üzerindeki etkisi hem de Sauron’un planları yer alıyor. Her ırk için farklı anlam taşıyan bu yüzükler, elfler için bir tür koruma ve bilgelik kaynağı iken cüceler için zenginlik ve madencilik gücü, insanlar için ise ölüm korkusuna karşı bir kalkandır. Güç Yüzükleri’nin yaratılışı ve özellikle Tek Yüzük’ün gücü, Orta Dünya’nın en büyük kötülüklerinden birini temsil eden ve mutlak gücün yozlaştırıcı etkisinin bir göstergesi olan Sauron’un, dünyayı kontrol etme arzusunun sembolüdür. Yüzüklerin Efendisi evrenindeki bu tema, sadece kötülükle değil, iyiliği savunan karakterlerin bile güce nasıl yenik düşebileceği üzerinden anlatılır. Dizinin temel anlatısındaki güç arayışı, sadece bireyler üzerinde değil, toplumlar ve medeniyetler üzerinde de yıkıcı bir etki yaratabilir. Örneğin, Orta Dünya evreninde, İkinci Çağ’ın en güçlü ve gelişmiş medeniyetlerinden olan efsanevi ada Númenor aslında insanlara verilmiş en büyük lütuflardan biri iken kibir ve güç arzusunun onları nasıl yok edebileceğini de simgeler. Númenorlular, başlangıçta bilge ve güçlü bir halk olarak tasvir edilse de, zamanla bu gücün onları yozlaştırdığını biliyoruz. Dizinin de işaret ettiği gibi, güç, toplumu dışarıdan büyük gösterebilir, ancak içsel bir çürüme de yaratır.

GALADRİEL VE ARONDİR

”Güç Yüzükleri"nin prodüksiyon kalitesini, özellikle dijital platformların benzer yapımları ile kıyaslandığımızda, göz ardı etmek mümkün değil. Ancak, bu başarılı görselliğin, hikâyenin derinliği ve karakter gelişimiyle örtüşüp örtüşmediğini sorgulamak da hakkımız. Karakterler, orijinal eserlerdeki gibi çok boyutlu değil ve hatta klişelere dayalı. Her şeye rağmen, ikonik karakterlerin gençlik hallerini izlemek, bu evrene olan özlemin bir nebze de olsa da giderilmesini sağlasa da, bu durumun, özellikle Tolkien hayranları için hayal kırıklığı yarattığını görüyoruz. Çünkü bu karakterlerin hikâyeleri, özellikle bu mitolojiye hâkim olmayan izleyici için beklentileri tam olarak karşılayacak derinlikte değil. Tolkien’in eserlerinde Galadriel, bilge, güçlü ve derinlemesine işlenmiş bir karakterdir; onun hem ışık hem de karanlık yanları vardır. Ancak, dizideki Galadriel’in tek boyutlu bir intikam arayışı içinde gösterilmesi, onun orijinal doğasını tam anlamıyla yansıtmıyor. Karakterin sürekli olarak öfke ve hırs gibi duygular içerisinde portrelenmesi onu klişeleşmiş bir "sert kadın savaşçı" figürüne indirgemiş gibi hissettiriyor. Bu tek örnek bile Tolkien’in karakter yaratımında temel ahlaki çatışmaların nasıl işlediği ile dizi arasındaki farkı ortaya koymaya yeterli. Bir başka örnek ise bir elf karakteri olan Arondir. Dizinin orijinal karakterlerinden biri olarak izlediğimiz bu karakterin hikâye içindeki rolü ve motivasyonları tam anlaşılmıyor ve bu da onu düz bir kahraman arketipine indiriyor. Arondir’in iç dünyası veya geçmişine dair derinlemesine bir inceleme yapılmadığı için, karakterin kararları ve eylemleri yüzeysel kalıyor, izleyicinin onunla tam anlamıyla bağ kurmasını zorlaştırıyor.

ADAR VE MİTHRİL

Benzer bir eksiklik Adar karakterinde de göze batıyor. Adar karakteri, J.R.R. Tolkien’in kitaplarında yer almayan ve dizinin yaratıcıları tarafından, “Güç Yüzükleri “dizisi için oluşturulmuş orijinal bir karakter. Ve Adar’ın Orklar arasında bir lider figürü olarak sunulmasına rağmen, arka planı ve motivasyonları eksik bırakılmış. İzleyiciler, Adar’ın kim olduğu ve neden bu kadar güçlü bir konuma sahip olduğu konusunda hâlâ daha net bir anlayışa sahip değil, bu da karakterin tam anlamıyla etkileyici olmasını engelliyor ve izleyici, onunla da tam anlamıyla bağ kuramadan, olaylar hızlıca diğer sahnelere geçiyor.  Tolkien’in eserlerinde, Mithril, Moria’daki madenlerin zenginliğini temsil eder ve tarihsel açıdan çok önemli olaylarla bağlantılıdır. Ancak dizide bu maddenin kökeni ve önemi yüzeysel işlenmiş. Mithril’in sadece nadir bir metal olmaktan öte, Orta Dünya’nın siyasi ve ekonomik dengelerinde oynadığı rolü daha iyi ele almak, dizinin dünyasını daha zengin kılabilirdi. Elbette üzerinde konuşulması gereken daha çok şey var ancak özetle demem o ki, ”Güç Yüzükleri," görsel açıdan doyurucu ancak hikâye anlatımı ve karakter gelişimi açısından eksik kalan bir yapım. Tolkien’in Orta Dünya’sına olan sevgiyi ve hayranlığı beslemeye devam etse de, bu devasa bütçeli prodüksiyonun, sadece estetik değil, aynı zamanda edebi bir derinlik sunması beklentileri tam olarak karşılayamıyor. Bu sebeple, "Güç Yüzükleri," hem hayranlar hem de yeni izleyiciler için karmaşık bir deneyim sunuyor; bir yandan göz kamaştırıcı bir görsel şölen, diğer yandan ise derinlemesine bir hikâye arayışında eksik kalan bir yapım.