Google Play Store
App Store
GSS prim borcu olanlar ölmesin!
Fotoğraf: AA

Kayıhan PALA - Halk Sağlığı Profesörü, 28. Dönem CHP Bursa Milletvekili

Bir kamu hastanesinin polikliniği. 50’li yaşlarda, erkek; “Çok ilaca dirençli verem” hastası, aynı zamanda “İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü” (HIV) pozitif.

Bu virüs, insan bağışıklık hücrelerini etkileyerek bağışıklık sistemini zayıflatır ve fırsatçı enfeksiyonların görülmesine neden olur. Virüsün AIDS’e (Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) yol açmasını engellemek için HIV pozitif kişilerin sürekli olarak bazı ilaçları kullanmaları gerekir.

Verem (Tüberküloz), HIV pozitif kişilerin önde gelen ölüm nedenidir ve ayrıca antimikrobiyal dirence önemli bir katkıda bulunur. Başta yoksullar olmak üzere HIV pozitif kişilerin, yetersiz beslenme veya diyabet gibi bağışıklık sistemi zayıf olan veya tütün kullanan kişilerin hastalanma riskleri daha yüksektir.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) bildirimlerine göre 2022 yılında dünya çapında tahmini olarak 10,6 milyon kişi verem hastalığına yakalandı; HIV pozitif 167 bin kişi dahil toplam 1,3 milyon kişi ise verem hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi. Verem günümüzde dünya çapında COVID-19'dan sonra ikinci önde gelen “bulaşıcı katil” olarak tanımlanmaktadır. Verem aslında tedavi edilebilir ve önlenebilir bir hastalıktır.

∗∗∗

Çok ilaca dirençli verem hastalığı, en etkili iki birinci basamak verem ilacına yanıt vermeyen bakterilerin neden olduğu bir verem hastalığı türüdür. Çok ilaca dirençli verem hastalığı, ikinci basamak ilaçlar kullanılarak tedavi edilebilir ve iyileştirilebilir. Ancak, ikinci basamak tedavi seçenekleri pahalıdır ve kapsamlı ilaçlar gerektirir.

Çok ilaca dirençli verem hastalığı, halk sağlığı krizi ve sağlık güvenliği tehdidi olmaya devam etmektedir. İlaca dirençli veremli kişilerin dünya çapında yalnızca 5'te 2'si 2022'de tedaviye erişebilmiştir.

HIV pozitif kişilerin, verem hastalığına yakalanma olasılığı 16 kat daha fazladır. Verem, HIV pozitif kişiler arasında önde gelen ölüm nedenidir. HIV ve tüberküloz, her biri diğerinin ilerlemesini hızlandıran ölümcül bir kombinasyon oluşturur. Bu nedenle HIV pozitif kişilerin antiretroviral tedaviye erişebilmeleri yaşamsaldır.

Söz konusu hasta, kayıtlarda “4B aktif sigortalı” olarak görünse de uzun zamandır işsiz, 41 aydır Genel Sağlık Sigortası (GSS) primini ödeyememiş. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sisteminde 200 bin TL’nin üzerinde GSS prim borcu görünüyor.

∗∗∗

Ülkemizde yaklaşık olarak 9 milyonun üzerinde GSS prim borcu olan yurttaşımız var. Derin yoksul olduğunu kanıtlayan (Gelir testi sonucuna göre; aile içinde kişi başına düşen gelirin aylık ortalama tutarının, brüt asgari ücretin üçte birinden az olması) yaklaşık 7 milyon kişinin GSS primleri ise devlet tarafından karşılanıyor. Ancak derin yoksul değilseniz veya derin yoksulluğunuzu kanıtlayamıyorsanız GSS priminizi ödemek zorundasınız.

GSS prim borcu olanların sayısının artması ve bu durumun sağlık hizmetlerine erişimle öğünen Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını zor durumda bırakmaya başlaması üzerine, Cumhurbaşkanlığı tarafından her yıl yayınlanan Kararla bu sorun bir ölçüde aşılmaya çalışılıyor. Karara göre GSS prim borcu olanlar kamu sağlık kuruluşlarına başvurabiliyor, kendilerine reçete yazılabiliyor, ancak ilaçları karşılanmıyor!

Sözü edilen hasta, çok ilaca dirençli verem tanısıyla birkaç ay önce yatarak tedavi gördüğü kamu hastanesinden taburcu olmuş, ancak çıktıktan sonra çok ilaca dirençli verem hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçları bir süre alamamış, çünkü Verem Savaş Dispanseri de bu ilaçları yaklaşık bir ay boyunca sağlayamamış. Şimdi çok ilaca dirençli verem tedavisinde kullanılan ilaçlar Dispanser tarafından karşılanıyor ancak hasta HIV pozitif için kullanması gereken ilaçlara erişemiyor…

Çünkü Sosyal Güvenlik Kurumu’nun web sayfasında çevrimiçi yapılan “Müstehaklık” sorgusu sonucunda “Son bir yıl içinde 30 gün GSS prim gün sayısı olmadığı için, provizyon verilememiştir” diye bir yanıt çıkıyor ve eczacılar ilaçlarını veremiyor. İlaçlar pahalı ve hastanın alacak gücü yok. Üstelik bu ilaçların sürekli olarak kullanılması gerekiyor.

Hastanın sağlığı büyük bir tehdit altında.

Bu yalnızca bir örnek. İlaca erişimle ilgili sorun yaşayan çok sayıda hasta var.

NE YAPMALI?

Eğer Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti sağlığın temel bir insan hakkı olduğu konusunda samimiyse, bu hastanın ve benzer sorunları yaşayan hastaların gereksinim duydukları tedavilere ve ilaçlara zaman geçirmeden erişebilmelerini sağlamalıdır.

Sağlık, hiç tartışmasız en temel insan haklarından biridir.