Gümrük savaşları dünyayı sarıyor
Birçok uluslararası örgüt, korumacılık eğiliminin popülerleşmesi ve iki rakip ekonomik bloka bölünmenin, dünya GSH’sini yüzde 7 düşüreceğine inanıyor.

Denisse LOPEZ
“Kış geliyor.” Efsane televizyon dizisi Game of Thrones ile özdeşleşen bu replik, 2019 yılında Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) toplantısında Norveç temsilcisinin yaptığı konuşmada tekrar edilmişti. Beş yıl sonra farklı küresel koşullar ortaya çıksa dahi yankılanmaya devam ediyor.
Serbest ticaretten ve bölgelerinden çıkılıyor, tüm dünya gezegeni iki rakip ekonomik blok arasında bölecek bir korumacılığın yükselişine tanıklık ediyor. Bu sonun başlangıcını, Çin’de üretilen elektrikli arabalara yönelik AB’nin koyduğu gümrük vergileri sebebiyle Brüksel ve Pekin arasındaki gerilen ilişkide görebilmek mümkün. Durum, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in bu hafta Avrupa Komisyonu’nu “yeni bir ticaret savaşına” imkân vermemek için kararlarını yeniden düşünmeye çağırmasına kadar ilerledi.
∗∗∗
Gümrük çekişmeleri sürerken ve kutuplaşmalar ilerlerken, DTÖ altüst olmuş vaziyette, parasal kayıp trilyonlarla ölçülüyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) dünya çapında gayri safi hasılanın uzun vadede yüzde 7’ye kadar düşeceğini hesap ediyor, yaklaşık 7,4 trilyon dolar. Bu miktar, Fransa ve Almanya ekonomilerinin toplamına eşit. Oxford Economics ve Uluslararası Ticaret Odası’nın yayımladığı yeni bir rapor, DTÖ’nün dağılma ihtimalinin 2030’a kadar tüm küresel bölgelerde GSH’yi yüzde 1 ile 6,5 arasında düşüreceğini belirtiyor.
Tüm bu rakamlar küresel ekonomik bölünmenin yaratabileceği yıkıcı sonuçlara işaret ediyor. Geçtiğimiz yıllarda jeopolitik gerilimler, Covid pandemisi ve enflasyon krizi ticaret ve yatırım engellerinin yoğunlaşmasına sebep oldu. Küresel Ticaret Alarmının hesaplarına göre geçtiğimiz beş yılda uluslararası ticarete yönelik yaklaşık 27 bin hükümet müdahalesi gerçekleşmiş durumda, Birleşmiş Milletler raporları ise Çin’deki Amerikan ve Avrupa yatırımlarında düşüşü belgeledi. Ajans ayrıca hem şirketlerin hem de hükümetlerin teknolojik gelişmelerin paylaşma ve jeopolitik olarak düşman gördükleri ülkelerle tedarik zincirlerini entegre etmeye direnç gösterdiklerine işaret etti. 2018’den beri Pekin ve Washington arasında sürmekte olan savaş bunun başka bir örneği, yakın zamanda Joe Biden hükümetinin Çin’in elektrikli araçlarına %100 vergi uygulanacağını açıklaması ile yeni bir seviyeye geldi.
Bu hamle, Çinli üreticilerin Amerikan pazarından gayri resmi şekilde dışlanması olarak okunabilir. Keza Avrupa Komisyonu’nda da bu imada bulunuldu, böyle girişimlere mesafe alınma çabasında bulunulsa da ABD’li mevkidaşlarının izinden gidilerek Pekin’den araba ithalatında vergiler %48’e çıkarıldı. Bu karar, Brüksel’e göre Avrupalı üreticilerin Asya devlerine karşı eşit şartlarda rekabet edebilmesi için alındı – ABD’nin oynadığı kumarın muhtemel sonucunda olacağı gibi Çin’i piyasadan uzaklaştırmak için değil. Uzmanlar, yeşil kapitalizm ve teknoloji şirketleri rakiplerinin gerisinde kaldığı için bunun bloklar arası ticaret gerilimlerinin tırmanışının başlangıcı olabileceği yorumunda bulunuyor. Brüksel geçtiğimiz günlerde Çin’in devlet teşviklerinin bölgedeki üreticileri nasıl etkilediğine dair detaylı bir rapor yayımladı.
∗∗∗
Jeopolitik rekabetteki bu yükselişin getireceği faydaların, yaratacağı zarardan fazla olacağı inancına şüpheyle bakılıyor. İktisatçılar ve uluslararası örgütler, küreselleşmenin geri çevrilmesinin çapı büyüdükçe, maliyetinin de artacağı uyarısında bulunuyor. DTÖ 2022’de eğer dünya iki ayrı ticari bloka bölünürse GSH’nin yüzde 5 oranında düşeceğini hesaplamıştı. IMF keskin bir ticari parçalanma durumunda küresel üretimin %0,2 ila 7 oranında etkileneceğini belirtmişti. Buna bilimsel ilerlemelere dönük blokajı da ekleyelim – şu sözde “teknolojik ayrışmayı”- kaybın kimi ülkelerde yüzde 12’lere kadar çıkabilmesi mümkün. Bunun sonuçları o kadar büyük olacaktır ki küresel parasal sistemi bile zorlayarak “finansal bölgeselleşmeye” sebep olabilir.
Oxford Economics’in hesaplamalarına göre korumacılık trendindeki artış DTÖ’nün sonunu getirirse bunun gelişmekte olan ülkelerin GSYİH’sine uzun vadeli etkisi yıllık yüzde 5’lik düşüşü bulabilir. Afrika ve Güney Asya ülkeleri böyle bir ekonomik durağanlıktan en fazla etkilenen bölgeler olarak, GSYİH’lerinin yüzde 6’sını kaybedebilir. Ancak zarar yalnızca gelişmekte olan ülkelerle sınırlı kalmaz; küresel tedarik zincirinin kırılganlığı ve özellikle de benzer bir Pandemi ya da Ukrayna’daki savaş gibi kriz zamanları, büyük güçlerin de dengesini bozacaktır. Hesaplamalara göre, Avrupa’da verimlilik %1,5 oranında düşebilir.
Kaynak: elpais.com
Çeviri: Yusuf Tuna Koç