Güvenlik manyaklığı
“Seni mermi manyağı yaparım!”
Sokak çapulcularının, mafya bozuntularının meşhur ettiği bu cümleyi bilirsiniz. Bir tarafın diğer tarafı kaba güçle, silahla korkutarak susturma, sindirme eyleminin argomuzdaki ifadesi.
Birkaç gündür yurt dışında farklı şehirlerin sokaklarında dolaşıyor, insanlarla sohbet ediyorum. Kimse kullanmasa da, sohbetlerin havası bu dört sözcüğü düşürdü aklıma. O dört sözcüğün ürkütücülüğü ile ona prim vermeyen sokakların cesareti kafamın içinde birlikte voltadalar…
Giriş bilmece gibi oldu ama çözülecek.
Şu günlerde dünyanın pek çok kentinde Gazze’ye - Filistin’e destek ve barış talepleri yükseliyor. Taleplerin hedefinde, sokaklarda yürüyenlerin zoru ve silahı tekellerinde tutan devletleri-hükümetleri var. Sokakların onlara kısmen geri adım attırdıkları da ortada.
Başta Avrupa olmak üzere dünyanın sokakları ve halkları üzerinde ise bir “güvenlik hayaleti” dolaştırılıyor! Başını ABD’nin, ABD’de de Trump’ın çektiği bir yerlerden “Sizi güvenlik manyağı yaparım!” tehdidi sürülüyor üzerimize.
Güvenlik manyağı olunca özgürlüklerimizden gönüllü olarak vazgeçiyor, barış demeyi de bırakıp savaştan yana tavır alıyoruz.
Pek çok ülkede her geçen gün biraz daha yükselen ve adım adım ilerleyen aşırı sağ/faşist partilerin seçim sonuçlarıyla da kanıtlanan yükselişinin, o ülkelerin sosyo-ekonomik sıkıntıların yanında bir nedeni de bu.
Son haftalarda Avrupa’da gündemi işgal eden, Danimarka’nın, İskandinav havaalanlarının üzerinde uçan, havaalanlarının kapanmasına neden olan İHA’ları hatırlayın. Aidiyetlerine dair bilgi, iz yok, hasar yok, yakalanan-düşürülen-teknik bir arızayla düşen yok, üstlenen yok. Belki Rus, belki değil, ama ne gam!
İHA’larla birlikte “Rus tehdidi” manşetleri de uçuştu. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen kapsamlı bir soruşturma yapmaktan hiç söz etmeden, akla mantığa meydan okuyan bir kesinlikle; “Rus olduklarını bilmiyoruz — ama Rusya’nın Avrupa için en büyük tehdit olduğunu biliyoruz”, dedi.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e göre, Rusya’nın hibrit savaşıyla karşı karşıyalar ve Avrupa’nın geleneksel savunmanın ötesine geçen önlemlerle yanıt verilmesi gerekiyor.
Ukrayna’da yaşananların yarattığı iklimle de beslenerek, her bir Avrupalının yüreğine her an Rus işgaline uğrayabileceği korkusu salınıyor.
Fotoğraflanmamış, takip edilmemiş, sahiplenilmemiş ve birer hayalet gibi belirip kaybolan İHA’ların yarattığı panikle askeri bütçeler şişiriliyor, Almanya zorunlu askerliği geri getirmeyi konuşuyor, ülkeler savaşa hazırlanıyor…
Kimsenin bu İHA’ların gerçekte kimin olduğunu araştırma, Rus olmama olasılığını sorgulama niyeti yok. Avrupa, Rusya ile korkutulup güvenlik manyağı yapılarak, dünyanın stratejik dengesindeki ağırlığını barıştan değil savaştan, özgürlüklerden değil baskıdan yana koymaya ittiriliyor.
Barış ve Gelecek Araştırmaları için Ulusötesi Vakıf’ın (TFF), “Savaş istemiyoruz, savaş planlamıyoruz; Avrupa öyle güçlü silahlanmalı ki savaşı önlesin” diyerek güvenlik manyağı olmaya başlayan Avrupa’ya dair şu değerlendirmesi önemli: “Gerçek tehdit Rusya değil. Gerçek tehdit aklın erozyonu ve çatışmaları sivil yollarla çözme yöntemlerinin sistematik biçimde yok edilmesidir. Diplomasinin terk edilmesidir. Askerî-Sanayi-Medya-Akademi Kompleksi’nin yükselişidir; ki bu yapı her problemi bir çivi olarak görür ve İHA’ları da çekiç olarak kullanır.”
Avrupa sokakları farklı, ama Avrupa hükümetlerinden “Sizi güvenlik manyağı yapacağım!” tehdidine pek karşı çıkış yok. Aynı tehdidi onlar da kendi halklarına karşı kullanıyorlar.
Mermi manyağı yapılanların ne duruma düştüğünü bizim mafyalı televizyon dizilerinden bilirsiniz. Güvenlik manyaklığının sonu da onlardan farklı bir sefillik değildir!


