Haftanın önerisi ve dikkat çekeni: Hem dizi hem film
Fotoğraf: Netflix

Murat TIRPAN

HAFTANIN ÖNERİSİ

Kurak Günler, Emin Alper, (Netflix)

NBC'nin yeni filmi "Kuru Otlar Üstüne" şu sıralarda Cannes Film Festivalini sarsarken geçen yıl yine Cannes'da prömiyerini yapan Emin Alper'in Kurak Günler'i de dijital platformda yerini aldı. Filmi festivallerde ve vizyonda göremeyenler ya da mantıklı bir kararla ikinci kez görmek isteyenler şimdi Netflix'in karşısına geçebilirler.

Obrukların, çukurların, kara delikleri toplumu giderek yutmaya başladığı zeminlerde buna karşı savaşanların karşı karşıya kaldığı tuzakların filmi Kurak Günler. Küçük Bir Anadolu kasabasında ortaya çıkan homofobinin, yolsuzluğun  köklerini ve varabileceği noktaları tartışan film, hikayesi, sinematografisi ve oyunculuklarıyla geçen yılın tartışmasız en iyi Türk filmiydi.

Kurak Günler'de filmin kahramanı Yanıklar adlı uzak bir Türk kasabasına atanmış genç bir savcı olan Emre (Selahattin Paşalı), ilk cinayet soruşturması sırasında kendisini bir siyasi çatışmanın içinde bulduğunda hikaye karmaşıklaşıyor. Bu çatışma giderek acı bir gerçeği ortaya çıkarıyor: hizmet etmesi gereken kasaba aslında derin bir şekilde kök salmış yolsuzluk ve önyargılarla lekelenmiştir.  Bu hikayede günümüz Türkiyesinde yaşayan bizler için en ilginç temalardan biri tuzağa düşürme ve linç etme kültürü elbette. Bu çok tanıdık olduğumuz savcının maruz kaldığı toplumsal davranış biçimi zaten içinde bulunduğumuz konjonktürde bize oldukça tanıdık. Öte yandan film mücadele içerisinde kendimizle ilgili şüphelerimiz ve tereddütlerimiz üzerine de gidiyor ki bu tartışma sinemamız için son derece özgün. Kendimizden korkmak, kendimizden emin olamamak ve şüpheye düşmeye başlamak düşebileceğimiz en kötü durum olabilir. Kötülere karşı savaşırken kendinin kötü olabileceğinden endişenmek ciddi bir aşil topuğu.

Kurak Günler tam seçim atmosferinde izlendiğinde daha da etkili olabilecek, üzerine düşünmeyi, tartışmayı hak eden önemli bir film. Emin Alper'in sinemasının da şu için vardığı zirve noktası. Kaçırmayın!

***

HAFTANIN DİKKAT ÇEKENİ

Küçük Bir Işık, (Netflix)

Anne Frank'ın trajik hikayesini çoğumuz hatırlarız, ancak Miep Gies'in adını duymamış olabilirsiniz.  Miep Gies, Frank ailesini Nazi zulmünden saklayan fedakâr bir kadındı. Baba Frank'in Opekta adlı şirketinde çalışan biri olarak, Miep ve eşi Jan Gies, 1942'de Frank ailesini, ofisin gizli çatı katına saklama görevini üstlendi. Bu mekân, "Achterhuis" olarak bilinir ve bugün Anne Frank Evi Müzesi olarak ziyaret edilebilir.

Miep'in başka bir önemi daha vardır: Anne Frank'ın unutulmaz günlüğünü bulan ve saklayan kişi o oldu. Frank ailesi ve diğer saklananlar 1944'te ihbar sonucu yakalandığında, Miep günlüğü buldu ve sakladı. Savaş sona erdikten sonra, Anne'nin babası Otto'ya günlüğü verdi, böylece Anne Frank'ın hikâyesi tüm dünyaya yayıldı.

Bu arka planı anlatmamın sebebi, National Geographic ve Disney+ tarafından hazırlanan 'A Small Light' (Küçük Bir Işık) adlı dizi. Dizide, Bel Powley tarafından canlandırılan Miep Gies'in yaşamı ve Nazi işgali altındaki Hollanda'da sergilediği inanılmaz cesaret anlatılıyor. Miep'in hikâyesi, insan dayanıklılığı ve merhametin bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.

Fotoğraf: Netflix

'A Small Light', Miep ve Jan'ın hayatını, Miep'in Jan ile romantik bir ilişki başlatmasından, Miep'in Frank ailesini saklama kararına, ve ardından bu kararın onların hayatında yarattığı dramatik değişikliklere kadar izliyor. Başarılı oyunculuklarıyla ve Yahudilere yönelik yasaların şiddetlendiği ve keşfedilme riskinin her an var olduğu bir dönemde artan gerginliği mükemmel bir şekilde yansıtarak, II. Dünya Savaşı'nın sıklıkla göz ardı edilen bu kahramanını ön plana çıkarıyor. 'A Small Light', sadece izlenmesi gereken bir dizi değil, aynı zamanda tarihsel gerçekliliği, insan cesaretini ve direncini kutlayan bir hikâ