Hak
(Alfabetik sırayla)
Ekrem İmamoğlu: Hakkım yeniyor. Ben 2019’da İstanbul’u kazanmamış olsam, bugün gelinen noktaya asla gelemezdik. İktidarın ve koşulların tüm zorluklarına rağmen bu dev kenti başarıyla yönettim. Halk da bunun mükâfatını sandıkta verdi. CHP’de değişimin öncüsü ve dinamosu oldum. En önde ve hedefte olan benim, yarın Türkiye’yi yönetecek kadroya sahip olan da benim. Benim etkimle güç sahibi olanlar şimdi bana rakip çıkıyor. Beni sürekli bir kümenin içine alarak değersizleştirmeye çalışanlar var. Cumhurbaşkanı adayı olsam şu anda bambaşka bir ülke olacaktık. Kızılcık şerbeti de bir yere kadar.
Kemal Kılıçdaroğlu: Hakkım yeniyor. Bugün bu partide bir yere gelen herkesi ben seçtim, ben aday gösterdim, hatta ben ikna ettim. Sağ seçmenin bloklaşmasını önlemek için tarihi açılımlar yaptım. Bir kumpasa kurban gitmesem kesinlikle cumhurbaşkanı olacak ve köklü bir değişimi gerçekleştirecektim. Başka isimleri aday gösterince “Korkuyor musun?” diyenler, aday olarak çıktığımda “Sana ne oluyor?” dediler. Yürüdüğüm onca yol yok sayılıyor, beni yaşarken bir mumya haline çevirmek istiyorlar. Kaybettiğim Cumhurbaşkanlığı seçiminde de şu an kazanılan seçim bölgelerinin neredeyse tamamında öndeydik. Seçim büyük kentlerde zaten kazanılmıştı. Ne değişti de ben değiştirildim?
(Bir kısım) Kürt Siyasetçi: Hakkımız yeniyor. Bizim desteğimiz yok sayılıyor. Zerafetimiz zafiyet olarak görülüyor. Biz olmasak CHP hiçbir seçimi kazanamazdı.
(Bir kısım) Liberal Siyasetçi: Hakkımız yeniyor. Bizi milletvekili pazarlığı yapan fırsatçı gruplar olmaya indirgediler. Biz makulün sesi olmasak temsil ettiğimiz dev kitle o gemiden bu gemiye geçer miydi?
Mansur Yavaş: Hakkım yeniyor. Ben Türkiye’nin en sevilen siyasetçisiyim. Beni sürekli itibarsızlaştırmaya ve geri plana atmaya çalışıyorlar. 2019’da sadece İstanbul’da kazanım olmuş gibi bir hava var, Ankara saksı mı, diğer kentler saksı mı? Değişim bir adamla değil bir zihniyetle başladı. Hikâyeyi yanlış yazarsak yanlış okuruz. Ben Türkiye’nin uzlaştığı ortak paydanın sesiyim ama hep yok sayılıyorum. Cumhurbaşkanı adayı olsaydım açık ara farkla seçimi kazanırdım. Bana neredeyse düşmanca davranan insanların içinde sabırla metanete devam ediyorum.
(Bir kısım) Milliyetçi Siyasetçi: Hakkımız yeniyor. Bağrımıza taş basıp verdiğimiz destekler yok sayılıyor. Biz yolu açtığımız için milliyetçi seçmen CHP’ye oy verebilir hale geldi, son kullanım tarihimiz geçince yalnız bırakıldık.
Muhittin Böcek: Hakkım yeniyor. Ben CHP’nin ilk çıkışını yaptığı kentte, kaybedilen kaleyi tekrar kazandım. Bazıları bana inanmazken Antalya gibi bir kenti en zor dönemde başarıyla yönettim. Hasta yatağımda koltuğuma üşüşülmüşken, “Seçimi kaybedecek” diye arkamdan konuşulmuşken tarihi bir zaferle Antalya’da ilk kez seçimi tekrar kazandım. Bu kadar büyük bir kenti yönettiğim halde adım anılmıyor.
Mustafa Bozbey: Hakkım yeniyor. CHP’nin kazandığı diğer tüm şehirler içinde demografik yapısı en zorlu yerde seçim kazandım. Bursa sadece Türkiye’nin dördüncü büyük kenti değil, teknoloji ve sanayi başkenti. Geçmişte neredeyse tamamı AKP’ye oy veren siyasetsiz seçmenden en çok oyu ben aldım. Kimse Bursa’yı konuşmuyor.
Özgür Özel: Hakkım yeniyor. Bu partiye tarihi seçim zaferini kazandırdım. Bunu da bir günde yapmadım. 15 yıldır partinin en etkili insanlarından biri olarak bugünlere gelecek yolu döşedim. Eski Genel Başkan her şeyi kendine mal edip, çekirdek ekibinin katkısını yok saydı. Dürüst bir teknik direktörün vereceği beyanatların tam tersini yaptı: Başarıyı kendisine, başarısızlığı ekibine havale etti. Efendiliğimizi bozmadan, kimseyi kırmadan hareket etmeye çalışıyoruz ama kurultayı da unutmadık. Beni yok sayıyorlar, anlamaya çalışmıyorlar, inanmıyorlar çünkü inanmak istemiyorlar.
(Bir kısım) Sosyalist Siyasetçi: Hakkımız yeniyor. İdeolojisiz, hedefsiz, gelişine vuran bir siyasete halkçı bir yön vermek için yıllarca çaba harcadık. Bizim inadımız ve etkimiz olduğu için ve olduğu kadar AKP’ye karşı bir güç var.
Vahap Seçer: Hakkım yeniyor. Ben Türkiye’de tüm partiler içinde, aynı koşullarda oyunu en fazla artıran belediye başkanıyım. Kimse neden ve nasıl diye sormuyor. Ayağımıza kurşun sıkıp koşmamız istendi. Hep İstanbul ve Ankara örnek gösteriliyor. Oradaki seçmen çok bilinçli de, Mersin’deki seçmen bilinçsiz mi? Mersin’in üçte biri nüfusa sahip Eskişehir yıllarca başarının örneği olarak gösterildi de, buradaki başarıdan niye kimse ders çıkartmıyor?
Zeydan Karalar: Hakkım yeniyor. Türkiye’nin en borçlu belediyesini yatırım yapar hale getirdim. En ağır baskılar altında kaldım. Bugün Mersinle sadece havaalanımızı değil kaderimizi de paylaşıyoruz, Vahap’la benden başka çekirdekten CHP’li başkan kalmadı, hala yok sayılmaya çalışılıyoruz. Tüm olumsuz şartlara rağmen muazzam bir artışla oy aldık, ayağımıza gelen her topu gol yaptık ama bir santrafor olamadık.
Yukarıdaki yazıların tamamı benim hayal ürünüm. Hiç kimseden bu sözleri duymuş değilim. Ama herkes bu iç sesleri üç aşağı beş yukarı tahmin edebilir. Bu listeye İzmir’den hem Tunç Soyar, hem Cemil Tugay, Ahmet Akın, Alper Taşdelen gibi başka isimler de eklenebilir. (Hatta “Ulan...” diye başlayarak kendimi de eklesem mi diye düşündüm :) Herkes kendi baktığı yerden haklı olabilir ama hak sahibi olan herkes “haksızlığa uğradığını” düşünüyorsa o evde huzur olmaz. Temel çıkışını “hak arayışı” üzerinden yapan bir partide, parti başkanı dahil herkesin “hakkım yeniyor” diye düşünmesi çözülmesi gereken bir sorun. Aksi halde mavra odaları kurulur, kibir artar ve kopmalar yaşanır.
Bu sorunu çözmek de Genel Başkan’a düşer. Kimseyi ayırmadan, kimseyi üzmeden herkese hakkını vermek, başarının ortaklarını onurlandırmak, 2 değil en az 2 milyon santraforu olduğunu bilmek ve bunu duyurmak, Türkiye’ye huzur getirmeden önce evine huzur getirmek, bugünün yapıtaşlarının yarınki konumunu şimdiden ilan etmek Özgür Bey’in görevi.
Sosyalistlerin göreviyse bu “çalkalanan” ve çalkantılı suda muhalefetin karaya oturmasını engellemeye çalışmak olmalı. CHP’nin kulisleri, mavra odaları beni veya BirGün okurlarını ilgilendirmiyor. Ama tek adam rejimine karşı zinde ve kararlı olmak, hepimizi ilgilendiriyor.