Google Play Store
App Store

Hakkâri Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış 3 Haziran 2024 Pazartesi günü görevden alındı. Yerine de Hakkâri Valisi Ali Çelik kayyum olarak atandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nden (DEM) 31Mart 2024’te seçilen Akış hakkında 2014 yılında açılmış bir dava bulunuyordu. Yanlış yazmadım 10 yıl önce açılmış bir dava… 5 Haziran 2024 Çarşamba (dün) günü de Hakkâri Belediye Başkanı’na 19 yıl 6 ay ağır hapis cezası verildi.

İddianame bir Kürt için son derece “tanıdık” suçlamalar içeriyor. Terör örgütüne yardım etmek, terör örgütü propagandası yapmaktan başlayarak akla gelen her suçlamayı yazıp 10 yıl beklemek… Tam belediye başkanı seçilince kaplumbağa hızıyla ilerleyen yargılama birden Olimpiyat rekortmeni Usain Bolt seviyesinde çıkarak iki günde 19 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm edildi.

Bu karar çok açık biçimde şunu ortaya koyuyor:

-Kürt halkının seçme hakkı elinden alınmıştır!

Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) siyahların seçme hakkı 1965 yılında kabul edildi. O yıl Türkiye demokrasi açısından ABD’ye fark atıyordu. Bir sosyalist parti olan Türkiye İşçi Partisi (TİP) parlamentoya 15 milletvekili ile girmeyi başarmıştı. Bu durum 1961 Anayasası ve Milli Bakiye seçim sistemi sayesinde meydana gelmişti.

Şimdi 2024’teyiz aradan 65 yıl geçti. Bir halkının seçme hakkı fiilen kaldırılmış hale gelindi.

Kürtler yıllardır ihanete uğruyorlar. Ama “hain” diye damgalanıyorlar!

Hakkâri’de her şey “eğreti” duruyor. Terör örgünü üyesi/yöneticisi olarak suçlanan kişi 10 yıldır hayatın içinde… Yerel seçimlerde aday oluyor. Devletin “bağımsız” yargısından ses yok. Yüksek Seçim Kurulundan ses yok. İl seçim kurulundan ses yok. Mehmet Sıddık Akış seçimi kazanıyor. Ancak iki ay tahammül ediyorlar!

Böylesi hoyratlıklar Anayasal bir düzende katiyen olamaz. Olsa olsa feodal derebeyliklerde yaşanabilir.

Seçilmiş belediye başkanlarını görevden almak onu seçenlere dönüp şöyle demektir:

-Siz seçmesini bilmiyorsunuz!

Bu durum sadece Kürtlerin sorunu değildir. İktidarın planları bellidir. Artık seçim kazanamayacağını gördü. O yüzden iktidarını seçimsiz olarak uzatabileceği kadar uzatmanın yollarını arıyor. Deneme dönemi olarak yine iyi bildiği yerden başladı:

-Önce Kürtler… Yeterli tepki oluşmazsa o zaman Türkler!

Düşünsenize ülkenin en büyük Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında “siyaset yasağı” talebiyle açılmış bir dava bulunuyor. O kadar sade suya tirit bir gerekçesi var ki…

Eski içişleri bakanı Süleyman Soylu “ahmaklar” dedi:

-Türkiye’yi dışarıya ihbar ediyorlar!

İstanbul seçimlerinin 2019’da iptal edilip yenilenmesi hususunda… Ekrem İmamoğlu da “asas ahmak sensin” anlamında bir cevap verdi:

-Asıl ahmaklık seçimleri iptal etmekti!

Vay sen misin bunu söyleyen? Seçimleri YSK iptal etti. Sen de bu devlet kurumuna “ahmak” diyerek hakaret etti. İmamoğlu geri adım atmadı, “evet ahmaklık” dedim:

-Ama YSK’ya değil Süleyman Soylu’ya söyledim!

Dava dosyası tozlu raflar arasında duruyor. Tıpkı Hakkâri Belediye Başkanının 2014’te açılan davası gibi…

Hakkâri vakası çok ciddiye alınması gereken yeni dönem “demokrasiyi imha” harekâtının ilk adımıdır. Eski alışkanlıklarla bakıp “oralarda olur böyle şeyler” umursamazlığıyla Ferit Edgü’nün ünlü “Hakkâri’de bir mevsim” romanından kopyalayarak boş vermemeli:

-Hakkâri’de her mevsim!