Google Play Store
App Store

Oyun sahasına dönen Suriye-Irak coğrafyasında sular yeniden ısındı. Ankara, Kuzey Irak’ta kilidin kapandığını açıklarken kuzeybatı Suriye ateş aldı. Lübnan’da ateşkesin devreye girdiği gün cihatçılar Halep’e taarruza başladı. Güç merkezleri arasındaki gerilim Suriye’de çatışma dinamiklerini harekete geçiriyor.

Halep düşerse Suriye alev alır
Fotoğraf: AA

Moskova ve Washington’dan “yeşil ışık” alamayan Türkiye'nin operasyon iştahı sürerken Suriye coğrafyasında sular yeniden ısındı. İdlib'deki cihatçılar Lübnan’daki ateşkesin hemen ardından Halep’e "Saldırganlığı Önleme" adı altında geniş çaplı bir taarruza girişti. İdlib-Halep arasında pek çok yerleşim birimini ele geçiren Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) liderliğindeki gruplarla Suriye ordusu arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor.

İdlib merkezli grupların Halep'e büyük bir askeri saldırı düzenleyebileceğine dair spekülasyonlar uzunca bir süredir dillendiriliyordu. HTŞ’nin Halep’e yönelmesine Türkiye destekli cihatçı grupların da destek verdiği iddialar arasında. ÖSO, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekât bölgesinde “kırmızı alarm’’ ilan ederken Şam Cephesi batı Halep kırsalındaki Suriye ordu mevzilerini bombaladı.

Cihatların oluşturduğu Fethul Mübin Operasyon Odası’nın açıklamasında, “Operasyon, düşmanın planlarını bozmayı amaçlamaktadır’’ denildi. Reuters'a aktardığına göre, Türk güvenlik kaynakları da Suriye ordusunun İdlib’e yönelmesinin ardından cihatçıların sınırlı bir operasyon başlattığını belirtti.  Güvenlik kaynakları, çatışmaların Rusya, İran ve Türkiye tarafından mutabık kalınan İdlib çatışmasızlık bölgesinin sınırları içinde kaldığını aktardı.

NİYE HALEP’E YÖNELDİLER?

Çatışmalara ilişkin Suriye’den ve Lübnan’dan konuştuğumuz kaynaklar birkaç senaryo üzerinde duruyor.

Cihatçıların fırsatçılığı: İsrail savaş uçakları hemen her gün Suriye’yi bombalıyor. İsrail'in saldırıları Şam’ın askeri kapasitesini zorluyor. Rusya, uzun menzilli füzelerin kullanılmaya başlanmasıyla tüm dikkatini Ukrayna’ya verdi. Şam’ın ve en büyük destekçisi Moskova’nın kendi gündemlerine odaklanmasını fırsat bilen cihatçılar krizi fırsata çevirme peşinde.

Hizbullah’ın gerilemesi: Suriye’nin ana müttefiklerinden Hizbullah’ın İsrail saldırıları nedeniyle zayıflaması ve bölgeden önemli ölçüde çekilmesi HTŞ ve diğer radikal İslamcı köktendincileri cesaretlendirdi.

İsrail’in kışkırtması: Lübnan’da ateşkese giden İsrail, Suriye’deki istikrarsızlığın devamı için cihatçıları cesaretlendirdi. İki gün önce Netanyahu “Esad ateşle oynuyor” dedi, hemen ardından mevzular patladı. Lübnan cephesini kapatan İsrail, artık Suriye’ye daha fazla odaklanabilecek, güçlerini buraya yönlendirebilecek. İsrail Lübnan’a saldırdığında cihatçı gruplar, bunu sevinçle karşılamıştı.

Türkiye-Rusya gerilimi: Rusya ile Türkiye arasında bir süredir kontrol altında tutulmaya çalışılan bir gerginlik var. Asıl mesele Ukrayna ancak bu gerginlik Suriye’ye de sirayet ediyor. Ankara’nın Kiev’e sağladığı silah desteği ciddi rahatsızlık nedeni. Moskova ilk kez geçen günlerde Türkiye’nin Suriye’deki varlığını “işgal” olarak telaffuz etti. Bu önemli bir kırılmaydı zira Moskova daha önce de askerlerin çekilmesi istese de “işgal” terimini kullanmıyordu. Türkiye “garantör” olarak gerilimi dindirmesi gerekirken göz yumuyor. Ankara’nın üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmemesi de Rusya’yı zora sokuyor.

NASIL “İHYA” EDİLECEK?

Ankara’nın uzun süredir devam eden Şam ile normalleşme girişimleri karşılık bulmuş değil. Son olarak Erdoğan önceki gün Esad'a "Aramızdaki hukuku yeniden ihya etmemiz, bölgeyi çok daha fazlasıyla rahatlatır" mesajı gönderdi. Erdoğan’ın bahsettiği “Şam ile birlikte bölgenin ihyası” planının ayakları havada.

Türkiye, İsrail merkezli Ortadoğu’daki gelişmelerin kendisini de etkileyeceği düşüncesiyle Şam ile temas kurmanın peşinde. ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) varlığı ve İsrail’in Şam’a karşı bu yapıyla temas kurması “iç cephe” söylemini türetti. Ankara ön alma niyetinde. Cihatçıların varlığı üzerinden, Suriye sahasında alan tutan Türkiye, bu şekilde SDG/YPG’nin kazanımlarının da önüne geçmek istiyor. ABD’ye bu alanların kontrolünü kendisine devredilmesi yönünde mesajlar gönderilse de istenilen elde edilebilmiş değil. Trump yönetiminin kararları belirleyici olacak.

ZAP'TA KİLİT KAPANDI MI?

Tüm bu gelişmeler yaşanırken Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler Çarşamba günü, 2019'dan bu yana operasyonların sürdüğü Kuzey Irak'taki kilidin kapandığını açıkladı. 2019'da Hakurk ile başlayan Sinat-Haftanin ile devam eden, Metina ve Avaşin-Basyan ile genişleyen, Zap bölgesiyle süren "Pençe" serisi operasyonların kesintisiz devam edeceğini de açıkladı.

Saray rejiminin niyeti İran’dan başlayarak Irak ve Suriye’ye kadar uzanan 1200-1300 kilometrelik sınır hattı boyunca “koridor” oluşturmak. Suriye sınırının 3’te 2’sinde bu tampon bölge kurulmuş halde. İdlib-Halep hattındaki mevcut çatışmalar fırsat bilinerek Fırat’ın doğusunda Kürt güçlerinin elinde kalan tek bölge olan Tel Rıfat da kontrol altına alınmak isteniyor.

SURİYE PATLAMAYA HAZIR

Çok aktörlü, çok parçalı Suriye sahasında enerji birikiyor. ABD, Rusya, İran, Türkiye, HTŞ, ÖSO, Hizbullah, SDG gibi aktörlerin boy gösterdiği topraklarda herhangi bir müdahale biriken bu enerjinin patlamasına vesile olabilir.

İslamcı köktendincilerin Halep taarruzu üzerinden küresel ve bölgesel aktörlerin tuttuğu hesaplar, Suriye’yi çok boyutlu yeni bir savaşın içine sürükleyebilir. Bu ateş de tüm Ortadoğu’yu etkiler.