Google Play Store
App Store

Gençlerin barikatları yıkarak kanatlarını sokaklara açtığı bu muhalefet alanının gerisine düşülerek mücadele edilemez. Mücadele, mitinglere hapsedilmeden tüm halkın birleşik muhalefetine yönelmeli.

Halkın birleşik ve örgütlü muhalefeti yaratılmalı

Bu hareketin en önemli birleştirici noktası bütün halkın tek adam rejiminden kurtulmak üzere harekete geçmesidir. Bunun altında toplumun tüm emekçi, çalışan insanlarının yaşadığı derin ekonomik ve sosyal bunalım var. Gençlere bakarsanız da içine sürüklendikleri geleceksizlik girdabına; emeklerinin çalınmasına ve hayatlarının değersizleştirilmesine yönelik bir itirazı görürsünüz. Ölüme terk edilen emeklilerden, işçilere kadar hemen herkes için bu rejimden kurtulmak bir hayat memat meselesine dönmüş durumda.

Halkın desteğini kaybetmiş iktidar uzun zamandır zaten hile ve baskıyla ayakta duruyor. Son olarak M. Şimşek’le hayata geçirdikleri IMF’nin soygun programı, doğrudan çalışan emekçi kesimlerden zenginlere doğru bir servet transferine dayanan derin bir yoksullaşma anlamına geliyor. Böyle bir sömürü programını uygulamak ve büyük çoğunluğunun desteğini kaybetmiş bir rejimi bu koşullarda ayakta tutabilmek için baskıyı yoğunlaştırmaya yöneliyorlar. Bu baskının merkezinde de muhalefetin parçalanması ve etkisizleştirilmesi yer alıyor. E. İmamoğlu’na yönelik operasyon bunun son halkası oldu.

İKTİDARIN OYUNU BOŞA DÜŞÜRÜLMELİ

Bu hamle şimdi belli ölçüde püskürtüldü. İktidarın baskılarını dengeleyecek bir güç olarak ortaya çıkan halk muhalefetinin etkisinin sonucunda, bir pat durumu oluştu. Bu güç mücadelesi belli ki daha da sertleşerek devam edecek. Bununla baş edilebilmesinin iki önemli noktasından birisi muhalefetin sokakta yükselen birleşik halk muhalefeti olarak örgütlenmeye devam etmesi; buna bağlı olan ikincisi ise muhalefeti parçalamaya yönelik iktidar oyununu boşa düşürmek için çalışmak olmalı.

Burada en önemli noktalardan birisi Bahçeli’nin sözcülük görevini üstlendiği bu yeni süreç olacak. İktidarın bunu Erdoğan’a ömür boyu başkanlık yolunu açacak bir fırsata dönüştürmeye çalıştığı açık bir gerçek. Muhalefetin her kesimine savaş açan AKP ve MHP’den demokrasi ve özgürlük beklenmeyeceği ne kadar açık olsa da, bu süreçte dahi DEM’in yaptıkları, muhalefet cephesinde bir parçalanmanın da emarelerini ortaya koyuyor. Öte yandan ırkçı-faşist zihniyetin geniş muhalefet tabanında yarattığı manipülasyonlar da bir başka müdahale biçimi olarak geliştiriliyor. Eylemlerin içinde de görülen bu gerilimler üzerinden yaratılacak parçalanma eğilimlerini de AKP’nin kuracağı yeni anayasa tuzaklarını reddederek, birleşik mücadelenin olanaklarını geliştirmek zorundayız.

Ötesinde iktidara can suyu verecek, Erdoğan’a ve bu rejime doğrudan ya da dolaylı destek olarak görülecek her adım Kürt’ü, Türkü, Alevi’si, Sünni’si halkın büyük çoğunluğu tarafından da reddedilecektir. Kimler, hangi gerekçilerle yapmaya çalışırsa çalışsın, bir tür yetmez ama evetçilik anlamına gelecek hiçbir adımın karşılık bulma şansının olmadığı da ortada.

BURJUVA SİYASET ALANINI YERLE BİR ETTİ

Bu eylemlerin en belirleyici noktası halkın siyasete doğrudan el koymasıdır. Uzun zamandır bu eşitsizliklerle ve adaletsizliklerle dolu rejime karşı adeta bir kurtuluş mücadelesi veren milyonlar, burjuva siyaset alanını adeta yerle bir etti.

Burjuva muhalefetin de sınırlarını aşarak ve onu da belli oranda kendine mecbur ederek yaratılan bu dalga, siyaseti parlamento kürsülerinden atılan nutuklar ve fiyakalı sözlerden ibaret bir alana sıkıştıran anlayışları bir daha geri dönülemez biçimde geride bıraktı.

Bundan sonra gençlerin barikatları yıkarak kanatlarını sokaklara açtığı bu muhalefet alanının gerisine düşülerek, bu dalganın önünde durulamayacağını muhtemelen herkes gördü. Bu mücadele artık iktidarın sınırlarını ve kurallarını tayin ettiği ve şimdiye kadar da muhalefeti içinde hapsederek kazanmaya devam ettiği alanda sürmeyecek.

ÜLKEMİZ GEREKLİ POTANSİYELE SAHİP

Bu mücadele aynı zamanda tıpkı şimdi sokaklarda olduğu üzere birleşik bir toplumsal mücadele olarak hayata geçirilmeli, bunun biçim ve örgütlenmelerinin yaratılması birincil hedeflerden olmalıdır. Elindeki büyük bir zor gücüne dayanan baskı ve hilelerden başka bir şeyi kalmamış olsa da bunlarla baş edilmek için dahi, -bu eylemlerde olduğu üzere- toplumun en geniş kesimlerinin birleşik ve aktif mücadelesi gereklidir.

Gençlik ve kadınlar başta olmak üzere ülkemiz (mevcut parlamenter muhalefet partilerinin temsil edemediği) çok önemli potansiyellere sahip; son dönemde emeklilerden işçilere toplumsal mücadele örgütlerinden, sendika ve meslek örgütlenmelerine varan çok önemli örgütlü toplumsal mücadele güçlerine sahip. Bütün bu dinamiklerin ortak hareketlerini, dayanışma ve mücadele zeminlerini çoğaltmayı esas alarak mücadele geliştirilebilir. Öte yandan bu mücadele, mitinglerin sınırları içine hapsedilmeden, kampüste, iş yerinde, fabrikada, mahallede hayatın her alanında, en küçük birimlerden başlayarak tüm halkın birleşik örgütlü inisiyatiflerini geliştirmeye çalışılmalıdır.