Depremin ilk gününden bugüne deprem bölgesinde hangi sorun yaşanıyorsa mesele artarak büyüyor. Belirsizlik, koordinasyonsuzluk ve muhatap bulamama en temel sorun. Barınma hakkına, sosyal yardımlara, asbest, eğitim, sağlık liste çok uzun.

Yaşamın devam edebilmesi için en gerekli olan mamule erişimdeki belirsizlik korkutuyor. Gıda, hijyen malzemeleri dağıtımının noktaları, saatleri ile ilgili hiçbir bilgilendirme, planlama yok. Temiz suya erişim hava sıcaklıklarının artışı ile birlikte daha da ciddi bir soruna dönüşüyor. Çadırlar, çadır kentler planlanırken gerekli koşullar sağlanmadığı için yağan her yağmurda çadırlardan sular boşaltılıyor, yaşanan her fırtınada çadırlar yıkılıyor.

Hatay’da hala kaldırılmayan yüzlerce enkaz var. Her an en ufak bir artçı sarsıntıda hatta bir iş makinesinin geçişinde yıkılacak yüzlerce bina var ve alınan hiçbir önlem yok. Tekebaşı’nda yaptığımız bir halk buluşmasında bir bina iş makinesi geçişi sırasında yıkıldığı anlatıldı. Yıkılmak üzere olan binaların yarattığı can güvenliği kaygısı paylaşıldı.

Yaşam alanlarının yakınına kontrolsüzce dökülen moloz yığınları ile asbest tehlikesi her geçen gün artıyor. Yıkıntılardan yaşamlarını kurtaranlar şimdi de başta solunum hastalıkları, gelecek yıllarda da kanser olmak üzere ciddi sağlık riskleriyle baş başa bırakılmış durumda. Asbestin suya, toprağa, havaya karışmasıyla birlikte tarım ve hayvancılık kenti olan Hatay’ı yeniden kuracak olan üreticilerin onca emeği de yok ediliyor.

Sosyal yardıma, en temel yurttaşlık hakkına hala ulaşılamıyor. Barınma haklarına ilişkin belirsizlik, kaygı her geçen gün artıyor. Şeffaf bilgi de yok, muhatap ta yok. Deniz Mahallesi’nde sıvası bile dökülmemiş iki katlı bir eve ağır hasarlı raporu verilebiliyor. Gazi Mahallesi’nde hasarsız bir ev yanındaki hasarlı apartmanın enkazının kaldırılması sırasında iş makinesi tarafından yanlışlıkla yıkılıyor. Eşyaları birdenbire yıkıntıların arasında kalıyor. Önce az hasarlı raporu verilen bir eve birkaç gün sonra ağır hasarlı raporu verilebiliyor.

***

Hatay’ı yeniden kuracak güç tarım ve hayvancılığın desteklenmesinden geçiyor. Tarım ve hayvancılık yaşatılırsa Hatay yaşayacak. Üreticilerin yaşadığı sorunların çözümünde hiçbir karşılığı olamayan sözde adımların, sözlerin ise karşılığı yok.

Deprem bölgesinde iktidar tarafından en görünmez kılınan sorunların başında eğitim geliyor. Eğitim emekçileri, veliler, öğrenciler yaşadıkları sorunlarla baş başa bırakılmış durumda.

Depremin yaşandığı ilk günlerdeki terk edildik duygusu her geçen gün unutulma kaygısına dönüşüyor. Günlerdir halk için, halkla birlikte yaşama dokunan ne varsa dayanışma malzemelerinin ulaştırılması, çocuk etkinlikleri, sağlık taramaları, gençlik, kadın, eğitim, psiko-sosyal destek, üretici buluşmalarıyla Hatay halkı ile birlikte bir araya gelerek çözümleri birlikte ürettiğimiz dayanışmalarımız deprem bölgesi için en büyük umut.

Mahallelere gençlik ve eğitim çadırlarımızı Hataylı gençlerle, kadınlarla birlikte kuruyor, kütüphaneler oluşturuyoruz. Üreticilerle yem, gübre dayanışması gerçekleştiriyor, sağlık emekçisi arkadaşlarımızla sağlık taraması, bilgilendirmesi yapıyoruz. Eğitim emekçisi arkadaşlarımızla, üniversiteli gençlerle çocuk etkinlikleri, gönüllü dersler, hikaye kitapları, kaynak kitaplar, oyuncak dayanışmasını büyütüyoruz. Avukat arkadaşlarımızla sosyal yardım, barınma hakkına ilişkin yaşanan sorunlara karşı hukuk buluşmaları için bir araya geliyoruz. Kuaför, berber arkadaşlarımızla köy köy, mahalle mahalle dayanışmayı sürdürüyoruz.

Dayanışmanın olağanüstü iyileştirici gücünü halkla birlikte örgütlüyoruz.

***

Fatsa’dan, Yeni Çeltek’ten, Tariş’ten, ODTÜ ÖTK’ya elli yılı aşkın bir tarihin mirasını devralanlar bu onuru taşıyanlar olarak halk için, halkla birlikte Hatay’ı, yıkılan kentleri, memleketi yeniden kurmanın güzel hikayesini yazıyoruz.

SOL Parti, Dayanışma Gönüllüleri noktalarında memleketi yeniden kurma kararlılığımızı, inancımızı el ele büyütüyoruz.

***

9 Nisan’da İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde “Felaket iktidarını gönderelim, haklarımız ve geleceğimiz için örgütlenelim.” çağrısıyla “kurtarıcılara” havale edilemeyecek, “meclis aritmetiklerine” sığmayacak bir geleceği, kolektif mücadeleyi, birbirimizin çaresinin biz olduğu gerçeğini bir kez daha haykırmak için bir araya geliyoruz.

Memleketi yeniden kurmanın umudu, Hatay’ı, yıkılan kentleri yeniden birlikte kuracak inançta, umutta, kararlılıkta saklı…

Halk için, halkla birlikte.