45. Koca gün. Hatay’da gece gündüz, saat, dakika kavramının iç içe geçtiği şekilde ilerliyor zaman. Şehir tekrar yaşama sımsıkı tutunuyor. Kazanlar kaynıyor, herise, biberli ekmek pişiriliyor, seyyar satıcıların sayıları hem kent merkezinde hem de köyle kentler arası yollarda artıyor. Yavaş yavaş dükkanların açılmaya başladığı, canını kurtaranların başını sokacak bir yer bulmak, yaralılarını tedavi etmek için gidebildiği, ulaşabildiği ilk şehre gittiği günlerden sonra geri gelip kalacak yer bulmaya çalıştığı günler yaşanıyor.

Hataylılar Hatay’dan vazgeçmiyor.


Haftalardır dayanışma büyütülerek sürdürülüyor. Halkın ihtiyacı olan ne varsa halk buluşmalarında birlikte konuşup birlikte yapmaya karar verdiğimiz bir dayanışma örülüyor.

Depremin ilk günlerinde eline aldığı bir oyuncakla, bir kitapla o çocuk gözlerin kocaman gülümseyerek baktığını gördüğümüz anda hemen çocuk etkinliklerine başlamalıyız demiştik. Bu gülümseyişi çoğaltmak önce çocuklara sonra herkese çok iyi gelecekti. Öyle de oldu.

Onlarca köyde, mahallede yapılan çocuk etkinlikleri herkesi, hepimizi iyileştiriyor. Burada başlatılan etkinlikler bir gecede büyümüş çocukların yeniden çocukluklarına geri dönebilmesi, çocukluğunu yaşayabilmesi için bir çırpınış oldu.

HAYAT BAŞLAYACAK

Hataylıların en büyük kaygısı, amacı evlerini onarmak, inşa etmek, kenti yeniden kurmak oldu. Devlet ortalarda yoktu ve bu kaygı her gün büyüdü. Bunu hissettiğimiz ilk anda avukat arkadaşlarımız hukuki bilgilendirme buluşmalarını başlattı. SOL Hukuk deprem broşürü hazırlandı. Mahalle mahalle toplantılar devam ediyor. Halkın avukatları halk için, halkla birlikte barınma hakkı mücadelesini birlikte büyütüyor.

Birlikte konuşmaya, birlikte paylaşmaya çok ihtiyaç vardı. Psikososyal destek buluşmalarına başladık hemen. Gençlerin gençlere, kadınların kadınlara çok ama çok ihtiyacı vardı. Gençlik, kadın buluşmaları dalga dalga büyüyor şimdi mahallelerde. Gençler gençlik buluşmalarını, kadınlar kadın buluşmalarını örgütlüyor.

Üreticilerin seraları ayağa kaldırma, toprağı, hayvanları yaşatma çabası aynı zamanda Hatay’ı yaşatma, Hatay’ı yeniden kurma inancı, inadı oldu. Bu çabayı büyütmek için üreticilere yem, gübre ulaştırma dayanışması örgütleniyor.

Aknehir’deki kadın buluşmamızın sonunda hepimizin birer cümle kurduğu bir öykü yazdık. Kadın kadına umudumuz koyduk öykünün adını… Haftalardır acıların konuşulduğu günlerden sonra acıyı ,öfkeyi paylaştık ama umudu konuşmaktan da vazgeçmedik. Yazdığımız kadın öykümüz yaşadığımız tüm duyguların ama en çok umudun öyküsü.

“Başımı kaldırıp etrafıma baktığımızda “ben”leri görüyorum. Aynı acıyı, aynı öfkeyi ama aynı umudu da taşıyan binlerce “ben”. Yediğim, tattığım her şeyin tadını alıp huzur bulmak istiyorum. İnsanca yaşamak için dayanışmanın gücüne inanıyorum. Kadınlar… İyi ki var. Sadece kadınların değil herkesin eşit, özgür, sorunsuz bir hayat yaşamasını istiyorum. Ellerimi bahçeye dikiyorum. Yeşereceğim, yeşereceğim, yeşereceğim biliyorum. Yeniden kurulacak bu ülke ve biliyorum ki dağlarına bahar gelecek memleketimin.