Google Play Store
App Store

Bugüne kadar üç kez kapatılan Tüm Emekliler Sendikası, bugün bir kez daha kapatma kararıyla karşı karşıya. Buna rağmen, sendikanın kuruluşundan bugüne fiilî ve meşru bir mücadele çizgisini kararlılıkla sürdürmeye devam ediyor.

Hatırlatmalar | Direniş dinamikleri ve emekliler hareketi: Toplumsal mücadelede birlik

Hazırlayan: Yol Politika Kolektifi

Emeklilerden işçilere, köylülerden doğa-yaşam savunucularına kadar toplumun hemen her kesimi hakları için mücadele etmeye çalışıyor. Bu direnme potansiyelleri ülkenin yarınlarının en büyük güvencesi olarak öne çıkıyor. Ancak, bu mücadeleler şu aşamada her kesimin kendi hakları ile sınırlı kalan parçalı bir karakter taşımaya devam ediyor. Bunun bir sonucu olarak da tek adam rejimini sarsacak bir toplumsal güce dönüşebilmiş değil.

Birleşik bir toplumsal mücadele gücünün nasıl oluşturacağına ilişkin, bir süredir yürütmeye çalıştığımız tartışmaları bu hafta emekliler hareketi üzerinden sürdürüyoruz.

Adeta ölüme terk edilen emeklilerin hak mücadelesinde öne çıkan Tüm Emeklilerin Sendikası içinde mücadele eden, Zeynel Abidin Ergen (Genel Başkan), Mukaddes Tunca (Genel Hukuk ve Toplu Sözleşme Sekreteri), Ali Paşa Şanlı (Eskişehir Şube Başkanı), Ahmet Özdemir (Fatsa Şube Başkanı), Ahmet Karakuş (Önceki dönem Mersin şube başkanı) ile gerçekleştirdiğimiz tartışma, toplumsal muhalefete dair önemli başlıklara katkı sunuyor.

ÖLÜM FERMANINA KARŞI YAŞAM MÜCADELESİ

Bugüne kadar üç kez kapatılan sendika, bugün bir kez daha kapatma kararıyla karşı karşıya. Buna rağmen, sendikanın kuruluşundan bugüne fiilî ve meşru bir mücadele çizgisini kararlılıkla sürdürmeye devam ederken, bunun arkasındaki fikri şöyle ifade ediyorlar:

”Emeklilik hakkının bir mücadele başlığı haline dönüşmesi, neoliberal sistemin bir sonucudur. Dolayısıyla emekli mücadelesinin şimdiye kadar alışık olmadığımız biçimde yükselmesinin en önemli nedeni, bu sömürü sisteminin ve yaşanan ekonomik krizin başta emekliler olmak üzere tüm emekçileri sefalete sürüklemesidir. Özellikle de emekliler için bir tür ölüm fermanı yazılıyor ki, bu da aslında neoliberal düzenin üretim dışında kaldığından emeklileri bir yük olarak görmesinden ileri geliyor.

Bizim de katkılarımız ile Türkiye’de başlayan emekliler hareketi, bizim demokratik yapımızla paralel gidiyor. Türkiye’de tüm sektörlerde sendikalaşma ve örgütlenme bilinci oldukça zayıf, bunda rejimin baskısının da önemli bir payı var. Ayrıca DİSK ve KESK gibi sendikaların geniş kitleler üzerindeki etkisinin sınırlı olmasının da önemli bir etkisi olduğunu söylemek gerekir.”

Yaşadıkları çaresizliği aşmak için çözümü kendi kollarında arayan emeklilerin birleşerek oluşturdukları sendika, gelinen noktada şimdi, onların ifadeleriyle “verili örgütsüz durumu aşarak”, “emeklilerin taleplerinin görünür ve dikkate alınır olmasını başardı.” 16 milyonu aşkın büyük bir kitlenin taleplerinin taşıyıcılığını üstelenen emekliler hareketinin en örgütlü ve dinamik gücü olarak yükselen Tüm Emekliler Sendikası bütün kapatma ve baskılara rağmen kısa sürede 21 binin üzerinde üye, 39 şube ve 72 temsilcilikle  mücadelesini sürdürüyor.

BİRLEŞİK MÜCADELEDE EMEKLİLER ÖNEMLİ DİNAMİK

Emekliler hareketinin, önündeki engellerden birisinin toplumun 12 Eylül sonrası içinde sürüklendiği örgütlenme ve sendikal bilincin zayıflığı ile birlikte güncel olarak da toplumsal muhalefet güçlerinin zayıflığına ve dağınıklığına dikkat çeken emekli hareketi temsilcileri, birleşik bir mücadelenin kurucu öznelerinden birisi olarak da kendileri işaret ederek tartışmaya ilişkin şunları söylüyor:

“Önümüzdeki dönemde birleşik bir mücadeleye ihtiyaç var, bunun halkalarından birisi emekliler hareketinin parçalarının bütünleştirmesi ve eylem birliğinin sağlanmasına yönelik bir arayış olmak zorunda. 16 milyonu aşkın emeklilere daha güçlü bir çağrı yapabilmek böyle bir güçle mümkün olabilir, ama sadece bu da yeterli değil. Emeklilerin ücret ve hak çağrılarını da aşarak, onun kaynağındaki düzene karşı olan tüm toplumsal muhalefetin güçleri birleştikçe, emeklilerle birlikte tüm alanlardaki dinamiklerde bu ortak zeminde kendini ifade etmeye başlar.”

TOPLUMSAL MÜCADELE İÇİNDE BİRLEŞİK BİR GÜÇ

Emekliler hareketi ve sendikanın birleşik bir mücadelede, tüm toplumsal muhalefet güçleriyle ortak bir zeminin oluşturulması yolunda önemli bir dinamik olduğunun altı çizilirken, güncel olarak birleşik bir güç oluşturmanın toplumsal mücadeleler içindeki kaynaşmalar ekseninde kurulabileceği işaret ediliyor:

“Birleşik Haziran Hareketi önemli bir deneyimdi, büyük bir imkândı toplumun her kesimi için. Belki çok da kıymeti bilinemedi. Bugün belki birleşik bir hareketinin inşası için toplumsal mücadeleler içinde, onun birikimlerine dayanarak ilerleyebilir. Tüm Emekliler Sendikası bu anlamda, böyle bir hareketin örgütlenmesinin en önemli dinamiklerinden birisi olarak görülmelidir. Bazı muhalefet partileri de emekliler hareketine bakarken sadece bir oy potansiyeli olarak görmenin ötesine geçemiyor. Esas olarak, bu siyaset anlayışına da karşı mücadele alanları ve dinamikleri içinde örgütlenerek, inisiyatifler oluşturarak bunlar üzerinden bir birleşik toplumsal hareketi yaratmanın imkânları yaratılabilir.”

***

KAPATMAYA KARŞI FİİLÎ VE MEŞRU MÜCADELE

Emekli sendikaları 1995’ten başlayan kuruluş süreci içinde, üç kez kapatıldı. Bugün hemen hemen tüm emekli sendikaları ya kapatılmış ya da kapatılma davaları açılmış durumda. Tüm Emeklilerin Sendikası şu anda Anayasa Mahkemesi’nde.

Uluslararası sözleşmeler anayasanın 90.maddesinde güvence altına alındığı halde, gerekli düzenlemeleri yapmayan bir siyasi iktidarla karşı karşıyayız. Siyasi iktidar demokrasinin gereği olan örgütlü toplumu istemiyor. Çünkü kısmen var olan sosyal hukuk devleti artık rafa kaldırılmıştır. Daha doğrusu yeni rejimle birlikte yok edilmiştir.

Emeklilerin insanlık dışı yaşam koşullarına ve dayatılan yaşam biçimlerine boyun eğmeleri mümkün değildir. Bugüne kadarki mücadelemiz bunun en büyük göstergesi olduğu gibi, bundan sonra da fiilî ve meşru bir mücadele ile yeni yollar bulmaya devam edeceğiz. Bugün Türkiye'de başlayan ve tek amacı insanca yaşam olan emeklilerin sendikal mücadelesi geçtiğimiz yıl Fransa'da birkaç gün önce Arjantin'de alanlardaydı. Artık dünya ölçeğinde emekliliğin çalışma hayatının kesintisiz devamı olduğu biliniyor.

***

İNSANCA YAŞAM İÇİN ACİL TALEPLERİMİZ İÇİN BİRLEŞELİM

Bugün acil taleplerimizi iki ana balıkta topluyoruz.

Birincisi:

Emeklilerin sendikal haklarının tanınması,

Acil olarak her emeklinin maaşına ek olarak 15.000 lira seyyanen artış yapılmasıdır.

Bunun dışında bayram ikramiyelerinin yılda 4'e çıkarılması ve asgari ücret düzeyine yükseltilmesi,

Sağlığın zamanında erişilebilir olması ve katkı paylarının kaldırılması,

Sonuçta en düşük emekli maaşının en düşük memur maaşına eşitlenecek bir kıstasın getirilmesidir.

İkincisi:

Sürdürülebilir bir emeklilik yasasının yapılmasıdır.

İlk defa Tüm Emeklilerin Sendikası olarak kamuoyuna açıkladığımız 5510 sayılı yasanın; emekli sendikaları, kamu emekçileri sendikaları ve işçi emeklileri sendikalarının, baro başta olmak üzere odaların masada olduğu bir çalıştayla hazırlanacak yeni bir emeklilik yasasının yapılmasıdır. İktidar, bizim öneremizde ki katılımcıları bay pas ederek, var olan yasadan daha geri bir yasa hazırlığı içinde olduğu duyumları alıyoruz. Kıdem tazminatlarını hiç etmekten, çalışma saatlerinin esnetilerek, esasında emekli olmayı da neredeyse imkânsız hale getirmeye hazine yardımlarını kesmeye varan çalışmalar olduğu ve bu yönde emarelerin olduğunu üzülerek duyuyoruz.

Artık bu saatten sonra tüm emekliler, tüm çalışanlar, esnaflar, tarımda çalışanların birleşik bir muhalefeti ve mücadelesi olmadan bırakalım kazanımları, kazanılmış haklarından dahi gerileyeceği kesindir.

Şimdi acil görev, iktidarın yeni zulüm yasasına karşı en geniş mücadele ittifakını kurmaktır.

***

EMEKLİLERİN DİRENİŞİNDE BİRLEŞİK MÜCADELENİN ÖNEMİ

Emekliler açısından bıçak kemiğe dayandığı için, yaşam kendi bilincini dayatıyor. Süreç içerisinde kendi potansiyelimizi harekete geçirmeye çalışıyoruz. Bu alandaki en kalabalık örgütlenme olsak da yeterli değil. Emeklilerin mücadelesine yönelik duyarlılığı, ortak mücadeleye yönlendirmemiz gerekiyor. Türkiye’ye 12 Eylül’den bugüne inşa edilen korku, yıldırma politikalarının sonuçlarını aşmamız gerekiyor. Özellikle de bu süreçler içerisinden geçmiş olan arkadaşlarımız da bugün emekli mücadelesi içerisindeler.

Şu anda 39 şubemiz 79 temsilciliğimiz var. Vardığımız noktaya, hayatın getirdiği mücadele hattı içerisinden geldik. Ancak bizim mücadelemiz yalnızca emeklilerin mücadelesi değil. Birçok arkadaşımız farklı mücadele alanlarına da dahiller. Birleşik, ortak mücadele bizim açımızdan böyle bir anlama da sahip. Bunun yanında emeklilik mücadelesi yalnızca bugünün değil, yarının emeklilerinin de mücadelesi. Neoliberal sistem, emekliliği yavaş yavaş yok ederken bugün verilen mücadele gelecek kuşaklar için de son derece kıymetli, belki daha da önemli. Bu kadar hayati gördüğümüz için de biz sendikal mücadelemizi üyelerin yalnızca temsilci seçip sonuç beklediği değil doğrudan katılımcısı olduğu bir biçimle sürdürüyoruz. Sendikal mücadele yalnızca toplanma değil aynı zamanda bir üretim alanı. Yeni bir alan olduğu için de mücadele içerisinde öğrenip, birbirimize öğretiyoruz.

Birleşik mücadelenin gerekliliğine inanıyoruz. Tüm şart ve imkânlarını da zorlamak gerekiyor. 16 milyon emekli var Türkiye’de. Biz son 2-3 yıldır çok büyük emeklerle, baskılara direnerek bu noktaya gelebildik. Ancak ulaşabileceğimiz daha çok alan var. Özellikle Türkiye’de köy nüfuslarının büyük çoğunluğunu emekliler oluşturuyor. İnsanlar kimisi mecburiyetten kimisi de tercihen şehirde emekli olduktan sonra köylerine dönüyorlar. Buralarda emekli maaşları kente oranla bu kadar düşük gözükmüyor. Dolayısıyla bu insanlara da ulaşmamız gerek. Hakeza daha iyi şartlarda emekli olan, görece daha iyi emekli maaşı alan, yüksek bürokrasiden, öğretmenlikten emekli milyonlarca insan var. Bu insanlar içerisinden de daha fazlasını katabilmemiz gerek. Dolayısıyla ortak mücadele, emekli mücadelesinin içerisinde de önemli bir başlık.

Kayıtsız, siyasetten herhangi bir şekilde uzak kalmış milyonları da mücadelemizin parçası haline getirebilmemiz gerekiyor. Bunun bir ayağı da sosyalist mücadele ile emekli mücadelesini yan yana getirebilmekten geçiyor. Geçmiş sendikal mücadele deneyimlerinden, buralardaki hatalardan da ders çıkararak sendikal mücadeleyi organik bir biçimde kurabilmemiz gerekiyor.