Google Play Store
App Store

Aydın olmak, bir ezberi diretmeyi değil çözüm üretmeyi gerektiriyor. Belki adım adım ilerlemek gerekiyor. Çünkü yaşam insana nerede durması gerektiğini öğretiyor, bir yol açıyor. Bıçak kemiğe dayandı, hayat bizi birlikteliğe zorluyor.

Hayat bizi birleşmeye zorluyor

Yusuf Tuna Koç

Toplumsal muhalefetin ortak mücadelesinin eksikliği ve gerekliliği pek çok kesim tarafından tartışılıyor. Bu hafta biz de  forum sayfamızda bu soruyu, Şenal Sarıhan, Oğuz Oyan ve Beyazıt İlhan’la tartışmaya devam ediyoruz.

Türkiye’de en büyük çoğunluk iktidar karşıtlığı üzerine. Ancak siyaset alanında bu karşıtlık kendisine aynı güçte bir temsil yaratamıyor. Tekil direnişler dışında güçlü bir muhalefet dinamiği mevcut değil. Bu sorun sizce nasıl aşılabilir? 

Şenal Sarıhan: Aslında içinde bulunduğumuz şartlar kendiliğinden bir ihtiyaca işaret ediyor. Bugün Türkiye’de kendisini solda ifade eden insanlar içerisinde herkes kendi bulunduğu alandan ses çıkarmaya çalışıyor. Asgari müştereğin ne olduğu aslında hepimiz için açık. Türkiye’de hepimizi birleştirecek sorunun ne olduğunun hepimiz farkındayız çünkü ortak şekilde eziliyoruz. Örneğin kadın hareketi son dönemde çok aktif bir hareket. Daha fazla ezilmişlikten ötürü daha fazla tepki veren, ses çıkaran bir hareket. Daha çok ses çıksa da çoğu zaman çıkan sesler arasında da bir birliktelik kurulamıyor. Aynı konuda bile ses çıkarılsa bunları birleştiremiyoruz. Partiler, STK’lar, sendikalar, daha kendi gündemlerine daraltılmış alanlarla ilgileniyorlar. Tabii ki her birinin bir sorunu var, ancak hepsinin temelinde ağır bir yoksullaşma, ekonomik sorunlar var. Bu yoksullaşma hepimizi hantallaştırıyor. Yoksulluk sebebiyle sesimiz daha çok çıkmıyor, aksine hantallaşıyoruz. En azından hepimizi birleştirebilecek böyle bir noktadan muhalefeti birleştirebilmek gerek. Tabii ki ekonomiyle sınırlı değil, yaşam hakkı ihlalleri var, çocuk cinayetleri var; Narin bir örnekse işçi çocuklar da başka bir gerçek.

Türkiye halkı için genel manada bir yaşam hakkı ihlali var. Bunun sebebi beslenme de olabilir, denetimsizlik de güvenlik sorunları da. Bütün bunlara karşı hepimizin, herhangi bir ayrım göstermeksizin birleşebilmesi gerek. Bunun yanı sıra giderek artan kayyum atamaları da yine başka bir gerçeği gösteriyor. Kayyum, halka “Siz hiçbir şeysiniz, oylarınız hiçbir işe yaramıyor” demek. Demokratik bir ülkede en temel araçlardan biri demokratik kuralların işletilmesidir, sandık da bunun en önemli işaretidir. Sandığın sonuçlarını yok sayan bir irade var, buna karşı da sessiziz. Yurttaş olmanın en önemli koşullarından biri sağlanamıyor. Bir diğer sorun da sandığın bizim irademizi tamamen yansıtmaması, hepimizin temsil edilememesi meselesi. Bu soruyu muhalefete de sormak gerekiyor ancak bu temsil için bir güç birliği gerekiyor.

Kendini muhalif gören herkesin kapısını çalabilmek gerekiyor. Kimimiz anti laik uygulamalar sebebiyle, kimimiz etnik ayrımcılıklar sebebiyle, bazılarımız cinsiyetimiz, bazılarımız cinsel yönelimimiz, bazılarımız sınıfsal konumlarımız sebebiyle muhalif durumdayız. Ancak aynı noktada olmamıza rağmen yan yana durmaktan çekiniyoruz. Aynı ülkede yaşarken bu sorunlar hepimizi etkiliyor. Dolayısıyla en temel sorunlar etrafında birleşebilmenin somut imkanları mevcut. Nedir bu temeller: Demokratik, insanca yaşanabilen, yaşamın güvence altına alındığı eşit, adil bir ülke. Bugün yan yana gelmek istemeyen tüm muhalefet güçleri, iktidarın anti demokratik politikalarından şu veya bu şekilde rahatsızsa, halkayı halk çıkarı etrafında genişletmek gerekiyor. Solun hastalıkları arasında birbirini düşman ilan etmek de var. Oysa eğer halkın zararına bir fark yoksa aramızda, birlikte mücadele etmenin önünde engel değil.

Bu tabii siyasi partilere önemli bir sorumluluk getiriyor. Eğer bir masa kurulacaksa, bu masanın asgari müşterekte ideolojik ortaklığa sahip olması gerekiyor. Bu beş benzemez ile olacak iş değil, geçmişte bunu da gördük. Bu ancak çıkar için birleşilen, sonucunda halkın yararına bir şey çıkmayan bir birleşme oluyor.

Aydın olmak, bir ezberi diretmeyi değil çözüm üretmeyi gerektiriyor. Belki adım adım ilerlemek gerekiyor. Çünkü yaşam insana nerede durması gerektiğini öğretiyor, bir yol açıyor. Bıçak kemiğe dayandı, hayat bizi birlikteliğe zorluyor.