Hayatın lehine olmak lazım Reşit Kibar olmak lazım
Türkiye’nin kırsal bölgelerini hedefleyen projeler, sermaye ve devletin rant politikalarıyla el ele verdiği acımasız saldırılar doğuruyor. Reşit Kibar’ın Çifteköprü Köyü’nde ormanları savunurken katledilmesi, yaşama yönelik bu saldırının son örneklerinden biri. Artvin köylüleri bir kez daha sermayenin ve rant politikalarının kurbanı oldu. Doğasını korumak isteyen köylülere, ağaçları kesmek üzere bölgeye gelen şirket saldırdı.
Bölgeye yapılmak istenen “Konaklamalı Mesire Alanı Projesi” bir süredir köyün sermayeye karşı mücadele konusuydu. Köylüler buluşmalar, paneller, imza kampanyaları, açıklamalar yaparak, nöbet tutarak hem şirkete vazgeçmeyeceklerini gösteriyor hem de kamuoyu oluşturuyorlardı. İşte Kibar bu süreçte iş makinelerini durdurmaya çalışırken silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti. Ormanlarına dokunulmaması için elinden geleni yapan, bu uğurda hayatını veren Kibar’ın mücadelesi kısa sürede hepimizin yaşam mücadelesinin sembollerinden biri halini aldı.
***
Zira bu korkunç olay ne bölge halkı için ne de doğasını, taşını, toprağını savunanlar için bir ilkti. Toplumun doğası için, suyu, toprağı, yaşamı için direnen herkes kesiminde aynı zamanda toplumsal adalet talebine de yönelik bir tehdit olarak yankı bulması da bundan. Bu tür olaylar, Türkiye'de ekolojik mücadelenin geleceği ve sermaye-devlet işbirliğinin doğa üzerindeki etkileri konusunda ciddi bir uyarı niteliğinde. Doğal varlıklar yok edilip yerine rant projeleri yapılırken, yaşam savunucuları doğaya, toprağa ve geleceğe sahip çıkmanın en ağır bedelini ödüyor. Kibar, yalnızca ağaçları değil, kırsal yaşamı, halkın doğayla kurduğu bağı ve yaşama hakkını savunuyordu.
Öte yandan kamu otoritelerinin rantın ve şirketlerin karşısında yer almaması ve adaletin arayışlarının karşılıksız bırakılması kırsal alanlardaki projelerin yarattığı sorunları derinleştiriyor. Bu ortadayken, rant politikaları için hesap vermesi gerekenler, iki gün sonra Metin Lokumcu davasının karar duruşmasında tüm sanıkların beraatine karar verilmesiyle bir başka adaletsizliğe imza attılar. Bununla da yetinilmedi. Kibar’a yönelik saldırıya ilişkin adaletsizlik daha şimdiden kendini gösterdi. Köylülere ateş eden yüklenici şirket yetkililerinden Muhammet Ustabaş tutuklandı ancak silahın sahibi şirket çalışanı adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
***
Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan’ın dediği gibi “...soruşturmanın daha ilk gününde katliamda kullanılan silah sahibinin serbest bırakılmış olması gerçek suçluların gizlenerek bütün suçun bir katile yıkılmasıyla geçiştirileceği yönünde kaygılarımızı artırmaktadır.” Bu da yetmez gibi, başka adaletsizlik de önceki gün de Müdürlük önünde konuşan Dursun Ali Koyuncu için verilen tutuklama kararı oldu.
El Pepe, a Supreme Life belgeselinin sonunda yaptığı konuşmasında Mujica “Ve neticede insanlığın faydası için hayatın aleyhine değil, lehine olmak lazım” diyor. Tıpkı Kibar gibi. Kibar’ın ismi şimdi köylüleri mücadelelerine daha çok kenetledi. İhaleler iptal edilene ve ormanlar güvence altına alınana kadar bu direnişin süreceği çok açık. Dahası bu mücadele artık Lokumcu’nun adalet arayışının da bir parçası. Büyüknohutçular’ın ve köyleri, toprakları sermaye saldırısı altında olan, direnen, adalet arayan; hayatın lehine olan her mücadelenin bir parçası olacak ve bu toprakların belleğinde daima yaşayacak.