Hayvanlara saldırı politiktir!
Fotoğraf: AA

Hakan Yurdanur

Her gün yeni bir cinayet haberi alıyoruz. Tekmeler, sopalar, aç bırakmalar, deneyler…

Sistem, bilerek ve isteyerek hayvanlara uygulanan her tür şiddeti sıradanlaştırır, gündelik mezenin bir parçası yapar. Çünkü hayvanlara yapılan her tür saldırı politiktir ve politik olanın öne çıkması istenmez. Basit, sıradan, kişisel suçlarmış gibi gösterilir ve sahnelenir. Aynı kadınlar ve çocuklar için yapıldığı gibi…

Tespitimizi en baştan yapalım; eğer politik bir saldırıya karşı sadece hukuki önlemler alarak çözüm aranırsa başarı şansı yok denecek kadar azdır. Olsa da geçicidir. Elbette hukuki tedbirler gereklidir fakat önemli olan politik karşı duruştur. Bu da örgütlü mücadele demektir. 

Hayvan haklarının yazılı biçimde var olması hayvanları haklı kılmaya yeterli olmuyor ne yazık ki. Kaldı ki bu haklar, önce hayvanlardan alınıyor ve sonra lütuf gösterilip geri verilmesi için uğraşılıyor. Bu baştan sona trajikomik bir durum. Hak mücadelesi özgürlükler mücadelesinden ayrı düşünülemeyeceğine göre, özgür olmayan canlıların haklarının olması pek bir şey ifade etmeyecektir. Ahlaki kaygılarla politika birbirine karıştırıldığı için, ahlaki yaklaşımı yeterli gören geniş bir kesim var. Durum böyle olunca da hayvanlar için politik mücadele yerini edilgen “hayvan severliğe” bırakabiliyor. Hayvanseverliğin, tür seçimi gibi faşizan eğilimlere kayma riski oldukça yüksek. 

***

Başta hak kavramı olmak üzere birçok konu insan merkezli düşünülmekte, uygulanmakta. Hayvanları yiyen bir toplumsal düzen de onların yaşaması için mücadeleye önce sistemle hesaplaşarak başlamak gerekmekte. Orjinine kapitalizmle mücadeleyi koymayan hiçbir hareketin uzun süreli başarı şansı yok. Bugün ekoloji mücadelesinin hayvanlar için mücadeleye mesafeli yaklaştığını gözlemlemek mümkün. Bu da ister istemez hayvanlar için mücadeleyi çevre hareketlerine yaklaştırmakta, düzen içine hapsetmekte. 

Kısa bir süre önce Dokuz Eylül Üniversitesi hayvan deney merkezi kurulacağını açıkladı. Deneye Hayır Derneği, “Türkiye’de sayıları 163 olan bu merkezlere bir yenisinin eklenmesinin gereksiz olduğunu, 270 bin hayvanın bu deneyler de kullanıldığını“ belirtti. Ayrıca dernek, asıl amacın bilimsel keşiften ziyade çıkar anlamında üretim yapmak olduğunu vurguladı. Bu tespitler çok önemli ve değerli. Çünkü deney ve bilim arasındaki sıkı bağlar her deneyin, bilimin gelişmesi için yapıldığı ve bu gelişmenin tüm canlılar için eşit düzeyde olduğu yanılsamasına yol açmakta. 

Her sınıflı toplum da olduğu gibi kapitalizmde de bilimsel çalışmalar (ve deneyler) egemen sınıfın hizmetinde ve onun çıkarınadır. Bu durumu gizlemek için topluma; bilimin tarafsız olduğu söylenir ve inanılması istenir. Bu yolla sistem meşruluk kazanır. Bilim ve teknoloji, hizaya getirme ve denetleme yöntemleridir. Bilimin kutsal mertebeye yükseltilmesi de bu yüzdendir. Burada söylediklerimizden bilim karşıtı olduğumuz anlaşılmamalı. Biz, bilimin kapitalizmin elinde, insanlara, hayvanlara kısacası tüm canlılara karşı silah olarak kullanılmasına karşıyız. Bu nedenle her bilimsel gelişme sorgulanmalıdır. Hayvan deneylerinin, insan sağlığını gözeten ve kolladığını söyleyen düşünce de yanlıştır. Öyle olsaydı hastaneye gittiğimizde bizi önce vezne karşılamazdı! Bu sistemde paranız yoksa ilaç da yok tedavi de! 

***
Kapitalizmin dayattığı saçma sapan üretim ve anlamsız tüketim süreci gezegendeki tüm canlı türlerinin varlığını tehdit etmekte. Her geçen gün yüzlerce canlı türü gezegene veda etmekte. Gezegenin kaynakları sınırsız değil. Fakat kapitalizmin aşırı büyümeye dayalı yapısı kaynakları sınırsızmış gibi kullanmayı gerektiriyor. Durum böyle olunca da 2-3 tane daha gezegene ihtiyaç duyulmakta ki bu da sonumuz demektir. Hayvanları akılsız, duygusuz, kaba bir canlı olarak gören insan onlara uygulanan her tür şiddet karşısında sessiz kalıyor. Bu sessizlik insanın kendisine ve kendisi dışındaki her şeye yabancılaşmasının sonucu. Başladığımız gibi bitirelim. Hayvan cinayetleri birer politik saldırıdır. Bu saldırılara karşı politik olarak örgütlenip mücadele edilmelidir.