Google Play Store
App Store

Biz, gazeteciler.

Yıllardır davalara konu olsa da hiçbir gazetecinin ev baskınıyla gözaltına alınmasına gerekçe olmayan “hedef gösterme” suçu, son dönemde polis baskınlarına hatta tutuklamalara bahane oluyor.

İçinde bulunduğumuz yeni dönemde artık her şey ‘bahane’.  Ve hukukun aslında ne derece esnek ve işe yarar olduğunu deneyimlediğimiz bir dönem. Yani hukukun siyasete göre kolayca şekil alabileceğini, hatta yazılı metinlere dahi kastedilenden farklı anlamların nasıl kolayca yüklendiğini görüyoruz, yaşıyoruz.

Diyarbakır’da bir hakim ve savcının görev yerleri ile ilgili sosyal medya paylaşımlarına dair soruşturma kapsamında, gazeteci Fırat Can Arslan Temmuz 2023’te tutuklandığında, “bu suçlamadan tutuklanan ilk gazeteci” haberini yazdık. Arslan tahliye oldu ancak bu suçlama o günden sonra yargının kullanışlı maymuncuklarından biri haline geldi.

Gazeteciler olarak pek çok kez bu suçlamayla yargı önüne çıktık, davalardan beraat etmemiz ve onlarca emsal karar, bu suçlamayla açılacak soruşturmaları engellemedi.

Son birkaç yılda onlarca gazeteci bu suçtan hakim karşısına çıktı, halen devam eden davalar var.

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), bu yılın başında yaptığı açıklamada, 2023 yılında yaklaşık 20 gazetecinin bu suçlamayla yargılandığını, mevzuatın belirsizliğinin keyfi kullanılmasına yol açtığını belirtmişti: “Terörle Mücadele Kanunu’nun ‘terör örgütü propagandası’ ile ilgili 7. maddesinin 2. fıkrası gibi, ‘terörle mücadele görev almış kişileri’ korumayı amaçlayan bu hüküm, her şeyden önce medya profesyonellerini susturmak için kullanılıyor.”

Türkiye Gazeteciler Sendikası raporunda, halihazırda 13 gazeteci ve medya çalışanının cezaevinde olduğu bilgisi yer alıyor. Yüzlerce gazeteci de yargılanıyor.

Son olarak birgun.net Yayın Koordinatörleri Uğur Koç ve Berkant Gültekin ile birgun.net Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Yaşar Gökdemir, açık kaynaktan alınan bilgiyi haberleştirdikleri için gözaltında tutuldu.

Yani, bu durumda kimin hedefte olduğu açık. Ve kanunen hatta hukuken yapılan itirazların da duruşma salonu dışında geçerliliği yok. Çünkü konu “hukuki” değil.

Ancak madem kanun maddelerini konuşuyoruz, “kamu yararı” da Anayasa’da yer alan hukuki bir kavram. Gazetecilerle ilgili her gün dava açan yargı mensuplarının gözardı ettiği kavram, aslında gazeteciliği neden yaptığımızı da açıklıyor. Dolayısıyla gazetecilere yönelik yargı baskısı, sadece bizi değil tüm toplumu habersiz bırakmayı amaçladığından temel olarak kamu yararına da aykırı.

Biz kamu yararı için yazmaya devam edeceğiz.