Google Play Store
App Store

Geçtiğimiz hafta sonu yapılan Ankara ve İstanbul Tabip Odası seçimleri hekimlerin mesleki ve örgütsel bağımsızlığa, çağdaş cumhuriyet ve meslek örgütü anlayışına ne kadar bağlı olduklarını gösterdi. Aynısını önceki haftalarda Türkiye’nin dört bir yanındaki pek çok tabip odasında gördük.

Hekimler ağırlıklı olarak oylarını laik, demokratik, emeğin değerinin bilineceği bir ülkede, barış içinde, iyi hekimlik ve insanca yaşam için kullandılar. Bir yandan kendi hakları için mücadele ederken bir yandan da halkın sağlık hakkı mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini bir kez daha ilan ettiler.

BAĞIMSIZ MESLEK ÖRGÜTÜ

Kolay değil, 22 yıldır hükmeden siyasi iktidar ve ortakları, her yerdeki kadrolaşması, ideolojik aygıtları (Türk-İslam sentezi, siyasal İslamcılık, Türkçülük), dili (tabip odalarını terör yuvası olmaktan kurtarmak), kurumları ile özellikle Ankara Tabip Odası seçimine topyekûn yüklendi, ama olmadı. Hekimler “haklarımız, daha iyi çalışma koşulları, sağlıklı ve yaşanabilir bir ülke için bir şey yapmalı” diyen Çağdaş Hekimler’i seçti.

Evveliyatı var ama bu seçim döneminde süreç Sağlık Bakanı’nın ilişkide olduğu çevrelere “tabip odalarını alın” anlamına gelen açıklamasıyla başladı. Rektörler, rektör yardımcıları, başhekimler, başhekim yardımcıları, Bakanlık bürokrasisi yüklendi, olmadı. Bazı başhekimler ve adrese teslim ilanlarla atanan hocalar aktif olarak seçim çalışması yaptı, olmadı. Hastanelerde idareler sosyal medya grupları kurup oy istedi, olmadı. Yapılmaya çalışılanın arkasındaki ideolojik motivasyon Anıtkabir önündeki fotoğrafların arkasına gizlenmeye çalışıldı, yine olmadı. Hekimler bu seçimde de ısrarla “burası benim odam, benim örgütüm, burayı da kendi büron haline getirmene izin vermem” demeye devam ettiler. Bir demokrasi dersidir. Bunun değerini sadece hekimler, sağlık çalışanları değil tüm halkımızın bilmesi gerekir.

TTB VE TABİP ODALARINA GÖREVLER

Hekimlerin seçtikleri temsilcilerden beklentileri de büyük, zira kendileri de hastalarımız da içinde yaşadığımız bozuk sağlık sisteminin ve genel sağlıksızlık ortamının sıkıntılarını yaşıyor. Kısaca bakalım.

Yıllardır uygulanan sağlık politikaları, piyasacı bir anlayışla yapılan düzenlemeler hekimleri gerek kamuda gerekse özel sektörde bir cendereye soktu. Emek sömürüsü arttı, ağır iş yükü, kötü çalışma koşulları yetmezmiş gibi sağlıkta bitmeyen şiddet hekimleri de sağlık çalışanlarını da canından bezdirdi. Tıp eğitimi ve uzmanlık eğitiminde yaşanan gerileme mesleği de yurttaşların aldığı sağlık hizmetlerini de tehdit etme noktasına geldi.

Yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimindeki engeller gün geçtikçe arttı. Hastanelerden muayene randevusu alınamıyor, randevu alabilen 5 dakikalık muayeneye mahkûm oluyor, tetkiklerini, tedavisini, ameliyatını yaptıramıyor. Paran kadar sağlık anlayışı yerleşti. İnsanlar özel sigorta, tamamlayıcı sağlık sigortası üzerinden özel sağlık kurumlarına yönlendiriliyor, ancak oralarda da sorunlar diz boyu. Parasızsanız zaten perişansınız, paranız varsa da iyi sağlık hizmeti alacağınızdan emin olamazsınız.

Çok uzatmaya gerek yok, zaten hekimler de, yurttaşlarımız da her şeyin farkında, bizzat içinde yaşıyorlar. Çözüm üretilebilir mi? Kuşkusuz evet. Bunun için TTB’nin ve tabip odalarının çok birikimi var. Ancak yeterli görmeyip geliştirmek, hekimlerin odalarına sahip çıkacağı zemini güçlendirmek gelecek için büyük önem taşıyor. Bunun için TTB ve tabip odalarının meslektaşlarıyla olan bağlarını güçlendirmesi, başta tıpta uzmanlık dernekleri olmak üzere hekim örgütlerini karar alma mekanizmalarına ve çalışmalara katarak büyümesi, daha çok örgütlenmesi gerekiyor. Zaten pek çok tabip odasının önümüzdeki dönem hedefleri içinde bunlar var, başardıklarında üretimleri daha çok ses getirecek, doğru sağlık politikalarının geliştirilmesinde etkileri artacak ve kendilerine yönelik siyasi iktidar baskılarına karşı daha dayanıklı olacak.

Memleket hallerini görmezden gelerek yol almak da mümkün değil. Türkiye’de özgürlükler, örgütlenme ve hak arama önündeki engellerin ne boyutlara ulaştığı ortada. Buradan çıkabilmek ve daha yaşanabilir bir ülkeyi, yeni yüzyılında daha iyi bir cumhuriyeti kurmak için TTB de dahil meslek örgütlerine görevler düşüyor. Her meslek örgütünün kendi alanının bilgisiyle bu sürece katkıda bulunması yaşamsal önem taşıyor.

Yeni dönemde tabip odaları ve TTB artan gücüyle sağlıklı bir ülke için sorumluluk almaya devam edecek.