İlkeli olmak bir insanın hayatını en çok kolaylaştıracak şeydir. İlkeleriniz olduğu zaman saçmalamazsınız.

Bir içki firmasının yurtdışında yayınladığı “O gün geldiğinde” reklamı harika olmuş. Tüm emeği geçenleri yürekten tebrik ederim. Reklam yayınlandıktan sonra bazı arkadaşlar çıktılar, eleştirdirdiler. Yok sekülerlik bu değilmiş de, yok laiklik buna indirgenemezmiş de...

Tam da budur biliyor musunuz! Laikliğe bir de rakımıza sarılıp sahip çıkmamızda nasıl bir sakınca olabilir? “İki ayyaş” laflarını ne çabuk unuttunuz! Ramazan’da içki içti diye başına gelmeyen kalmamış insanlarımızı ne çabuk unuttunuz. Daha saymakla bitmez. İçkimize sahip çıkmak bugüne kadar başımıza tebelleş olmuş bin baskının karşısında dik durmak için sahip olduğumuz yollardan biri olabilir. Merak etmeyin, bardakları masanın altından çıkartırsanız incileriniz dökülmez!

Bu arada şunu da zorunlu olarak söyleyelim: Alkol tüketmek insan sağlığına zararlıdır.

Bir insanın ülkesini, ülkesinin değerlerini nasıl seveceği, savunacağı size mi kalmış? Hangi sıfatla kime bir şeyler öğretmeye çalışıyorsunuz? Ne ayıp yahu!

Adalet Bakanı’nın televizyonlara çıkıp “14 Mayıs akşamı ya şampanya patlatıp sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabb’ine hamdedenler olacak” sözlerini siz de ayıpladınız değil mi? E o halde sizin söylediğinizin bundan ne farkı kaldı?

İlkeli olmak, sağlam, ayakları basan bir yaşam desturu oluşturmak sadece hasbelkader yaşadıklarınızla mümkün olacak bir şey değildir. Kitap okuyunuz bol bol. Kemal Tahir okuyunuz mesela, Orhan Kemal okuyunuz. O zaman saçmalama ihtimaliniz daha az olur, inanın.

En başta ne demiştim; söyledikleriniz sağlam bir temele dayanmadığı zaman saçmalamanız daha da kolaylaşır. “Hem karnım doysun, hem pastam dursun” diye bir yaşam felsefeniz varsa hem soldan hem sağdan yersiniz dayağı. Bunun gibi, aynı konuyu çok güzel anlatan çok sayıda deyimimiz var. Aman hükümeti çok eleştirdim, hadi şimdi de rakı reklamından bir sekülarizm eleştirisi çakayım ortaya derseniz olmaz işte. Rezil olursunuz.

Sonra bir bakan çıkıverir televizyona, yaptığınız kaçak evden bahsediverir mesela. E bakınız ne oldu? Şiş de yandı kebap da...

***

İktidarın yandaşları ne yapacaklarını şaşırdılar. Panikteler. Bir yandan “din” konusunu bir kez daha ağızlarında tekerleme, ellerinde oyuncak yapıyor, buradan saldırmaya devam ediyorlar. Seçime sayılı gün kala her geçen gün de buna devam edecekler. Yapacak rasyonel hiç bir şey kalmayınca bunlar normaldir. Başka bir komedi de geçtiğimiz gün sergilendi yine yandaş sosyal medya hesaplarından. AKP’li Cumhurbaşkanı’nın İzmir mitingi fotoşoplu fotoğraflarla servis edildi. Sadece üç-beş bin kişiyi toplayabilmiş bu mitingin gerçek görüntüleri de az sonra düşecekti halbuki aynı mecralara. Hem de “alanları boşaltmayalım beyler” anonslarıyla. Yine komik duruma düştüler.

Bunun yanında şunu da bir kez daha söylemek istiyorum. Seçim tarihimizin belki de en büyük “anket fiyaskosu”na şahitlik edeceğiz. Bütün o anketler çöp olacak. Sadece telefon ile yapılmış bu anketlerin nasıl yalan çıktığını hep birlikte göreceğiz. Bu iş ilk turda bitecek, bu bir. İkincisi ise; Brütüs Muhherem’in oyu yüzde ikiyi bile bulamayacak. İnce, seçim gününe kadar konuşmaya devam ettikçe şapka iyice düşecek, kel görünecek. Yüzde iki bile fazla bir tahmin kalmış olacak.

***

Millet İttifakı’nın bazı adaylarını eleştirmiştim. Çok kişi de öyle yaptı. En rahatsız olduğum isimlerin başında ise Sadullah Ergin geliyordu. Eski bakan ile ilgili düşüncelerim bugün de geçerliliğini korumakla birlikte, yine de Kemal Kılıçdaroğlu’nu tebrik etmem gerektiğini düşünüyorum. Öyle ya da böyle altı benzemezli masadan en az hasarla bir ittifak ve ortak adaylar çıktı. Alkışlamak lazım.

Diğer taraftan, tipik bir solcu hastalığı tarihi bir kere daha tekerrür ettiriyor. Bir kere daha solcular birbirlerini yiyorlar. Şaşırmadım ama üzülüyorum. Bir çoğunuz gibi.

Seçime sayılı günler kala Türk Solu’nun Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki ittifaktan ders almasını ve daha fazla hata yapmadan seçime girip hak ettikleri sandalyelere sahip olmasını umuyorum.

Tüm okurlarıma güzel, aydınlık bir hafta dilerim..