Google Play Store
App Store
Hırvat futbolunun yaşlı generali
Fotoğraf: AA

2024 Avrupa Şampiyonası’nda 3 maç sonunda İspanya’nın kayıpsız lider bitirdiği B Grubu’nda 2 puanla büyük olasılıkla turnuvaya veda etti Hırvatistan, 3.8 milyon nüfuslu ülkenin kırmızı beyazı. Son maçta önde götürdükleri İtalya karşısında 90+8’de kalelerinde gördükleri golün şokunu atlatmak zaman alacaktır sanırım, ne diyelim futbolun içinde zafer kutlamasına hazırlanırken yıkılmak da var. Küçük nüfusuna rağmen futbol ülkesi Hırvatistan, tarihi boyunca nice önemli futbolcu milli takımın formasını giymiş: Davor Suker, Zvonimir Boban, Robert Prosinecki, Alen Boksic ilk anda akla gelenler. Ama içlerinde biri var ki, hikâyesini yazmadan olmaz, 2007 ile 2023 yılları arasında ülkede 12 sezonda “yılın futbolcusu” seçildi, az futbolcuya nasip olacak ışıltılı kariyerinde, İspanyol devinde 6 UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 4 La Liga şampiyonluğu ve 2 Copa del Rey şampiyonluğu dâhil olmak üzere 26 büyük kupa kazandı. Futbol âleminde “Magician” (büyücü) lakabıyla nam salmış, 2016’dan beri Hırvatistan’ın kaptanlığını yapan 10 numaraya selam çakalım bu yazıda, anlatalım hikâyesini kalemimiz yettiğince…

∗∗∗

Takvim yaprakları 9 Eylül 1985'i gösterirken Adriyatik Denizi’nin kıyısına kurulmuş Zadar şehrinin Modrici köyünde dünyaya gelmiş. Uçak fabrikasında çalışan işçi bir babanın ve tekstil işçisi bir annenin oğlu... Zor şartlarda geçmiş çocukluğu, çocuk yaşlarda çobanlık yapmış, iç savaşın fitilinin ateşlendiği zamanlarda, 1991’de Sırp milislerin evlerini yakıp dedesini katletmesinden sonra Zadar’ın köhne bir otelinde sığınmacı olarak yaşamışlar. Otelin koridorlarında, otoparkında top oynayarak geçmiş çocukluk günleri. Geçenlerde BBC’ye verdiği söyleşisinde, o dönemde çekilmiş fotoğraflarına her baktığında, hiçbir zaman topsuz fotoğraflanmadığını dile getiriyor.

İlk kulübü NK Zadar. Sonra bölgenin büyüğü Dinamo Zagreb’in scoutlarının dikkatini çekmiş yeşil sahadaki hünerleri ama sıska ve çelimsiz çocuktan futbolcu çıkmayacağını düşünmüşler. Gelişiminin her noktasında zayıf bir oyuncu olarak görülmüş, hiçbir zaman potansiyel yıldız olarak görülmemiş. Dinamo Zagreb, onu pişmesi, hünerlerini geliştirmesi için kiralık olarak Bosna Ligi'ndeki Zrinjski Mostar'a göndermiş. 18 yaşına bastığı zamanlarda, takımdaki ilk sezonda ligin en iyi futbolcusu seçilmiş. Orta sahada bitmeyen enerjisi, öldürücü pasları, çabukluğu ve beklenmedik anlarda golcülüğüyle parlarken 2005-2006 sezonunda Dinamo Zagreb ile 10 senelik sözleşmeye imza atmış. İlk sözleşmesinden kazandığı parayla ailesine Zadar’da bir ev alması kayda değer. 2008’e kadar kaldığı takımda 94 maçta 26 golü var. Avrupa devlerinin radarına girdiği zamanlarda bir sonraki durağı Kuzey Londra’nın beyazlı takımı. O dönem teknik direktörlüğünü Juande Ramos’un yaptığı Tottenham Hotspur onu saflarına katmak için 16,5 milyon sterlin öderken 6 senelik sözleşmeye imza atmış. Ülkesinde Ada futboluna yelken açtığında geride 3 Hırvatistan Ligi şampiyonluğu bırakmış. Premier Lig’e başlangıcı umduğu gibi gitmezken sakatlıklarla boğuştuğu ilk zamanlarda Ada basını ve Arsene Wenger tarafından çelimsiz olarak görüldüğünü hatırlatmakta yarar var. Harry Redknapp’in takımın başına gelmesi, orta sahada yıldızı parladığı zamanlara denk gelir. Hocasına göre onun gibi bir topçu her teknik direktörün rüyası, antrenmanlarda çalışkanlığı, oyun zekâsı, yaratıcılığı takdire şayan. 2012’ye kadar kaldığı takımda 127 maçta forma giydi. Ayrılmasından hemen sonra, Dünya Kupası’nda yıldızının parladığı zamanlarda Tottenham taraftar sitelerinden birinde okumuştum, son sezonunda yaşanan kırgınlığa rağmen (o dönem Tottenham taraftarları arasında ‘zehirli cüce’ olarak nam salmıştı) Kuzey Londra’ya dönmesi için çağrı yapıyordu kulüp sevdalıları. Onun olduğu takımın 1961’den beri hasret kaldığı şampiyonluğu kazanması işten değildi.

∗∗∗

2012 Ağustos’unda 30 milyon sterlin karşılığında Real Madrid’e transfer oldu. Ancak takımdaki ilk zamanları büyük hüsran, ilk sezonunun sonunda Madrid gazetesi Marca tarafından düzenlenen ankette, Real taraftarları tarafından kulüp tarihinin en kötü yabancı transferi olarak seçilmesi kötü zamanların özeti. Oyuncunun dar alan becerisini, Barcelona gibi baskıya dayalı futbolla üstünlük kuran rakiplere karşı en etkili silahın oyuncuda olduğunu fark edenlerden biri eski hocası Jose Mourinho. Takımın teknik heyeti onun sahanın her bölgesinde yüksek baskıyla oynayan rakiplere karşı top çalma, oyun kurma becerisiyle panzehir olduğunu fark ediyor, takımda düzenli forma giyme şansı buluyordu. Halen forma giydiği takımda 4 sezonda La Liga şampiyonluğu yaşarken 6 sezonda da Şampiyonlar Ligi’ni kazandı. Onun döneminde kulüpten 7 teknik direktör geldi geçti ama o takımın demirbaşı olarak kaldı. İlerlemiş yaşına rağmen performansı yeni yetişen nesillere örnek. Takımın hocalığını yapmış Zinedine Zidane takımın beyni olarak tanımlıyor eski futbolcusunu.

Ancak ülkesinde seveni olduğu kadar sevmeyeni de çok, anlatalım. Yakın geçmişte Dinamo Zagreb yöneticilerinden Zdravko Mamic, Hırvatistan’da görülen ve ülke futbolunda deprem etkisi yaratan mahkemede vergi kaçakçılığı ve yolsuzluk suçlamalarıyla yargılandı ve altı buçuk sene hapse mahkûm oldu. Onun Tottenham Hotspur’e, Dejan Lovren’in Lyon’a transferinde usulsüzlük yaptığı, zimmetine para geçirerek kişisel çıkar sağladığı karara bağlandı. O, mahkemenin en önemli tanıklarının başında geliyordu ve mahkeme öncesinde Mamic’in aleyhine ifade vermiş, evraklarda sahtecilik yaptığını dile getirmişti. Mamic ülke futbolunda sevilmeyen, kötü şöhreti yaygın bir karakterdi. Bilirsiniz işte futbol aleminin içinde bolca bulunanlardan, malum paranın olduğu yerde şeytan bol oluyor. Hırvat futbolunda taraftarlar uzun zamandır Mamic’in yargı önünde hesap vermesini bekliyordu. Ama ne olduysa, mahkeme sürecinde tavır değiştirdi, yaşananları hatırlamadığını, kimseyi suçlamak istemediğini dile getirdi. Bir anda yalancı şahit konumuna düşen futbolcuya halkın tavrı haliyle sert oldu, Dinamo Zagreb’in taraftar grubu The Bad Blue Boys (Kötü Mavi Çocuklar), takımın maçlarını boykot edeceklerini, Futsal Dinamo adıyla kendi takımlarını kuracaklarını açıkladılar. Sosyolog ve Hırvat futbolunu yakından takip eden Ben Perasovic, Zdravko Mamic’in tipik bir zengin üst sınıf üyesi olduğunu, o güzel oyunu kullanarak zenginleştiğini dile getiriyordu. Futbolcuya gelince, yakın geçmişte, içinde kendisinin de yer aldığı olaylara mahkeme önünde “hatırlamıyorum” diyerek cevap vermesi taraftarlar adına hayal kırıklığı. Hikâyenin sonunda bazı taraftarlar 10 numaralı formasının altına “hatırlamıyorum!” yazarak tepkilerini gösterdi. Velhasıl o tarihi mahkeme Özdemir Asaf’ın o güzel dizelerini çağrıştırdı: “Yalan bile söylerken, prensibim doğruluk. İsterim ki ben, sen de öyle ol çocuk.”

∗∗∗

Saha dışında yaşananları bir kenara bırakırsak şüphesiz jenerasyonunun en iyilerinden 10 numara, Messi ve Ronaldo verkaçı arasına sıkışıp kalmış Ballon d’Or’u kazanacak kadar yetenekli, çalışkan, üretken. Carlo Ancelotti gibi bir usta yanılacak değil elbet! Sezon başında takımda yedek rolünden hoşnutsuz olmasını gündeme getirmiş bir İspanyol gazeteci. Ancelloti’nin cevabı kayda değer: “Yedek kulübesindeki oyuncuların kızgın ve futbola aç kalması takıma yarar sağlar, aç oyuncu iyidir.” Takım arkadaşları onu “sessiz lider” olarak tanımlanıyor. 2026 Dünya Kupası zamanlarında 40 yaşını devirmiş olacak küçük ülkenin büyük generali Luka Modric, 178 kez formasını giydiği milli takımda gelecekte yer alır mı zaman gösterir.