Google Play Store
App Store

Anti futbol oynayıp kapanmayan bir rakip varsa, hızla üzerine gidip, gol arayacaksın. Ne kadar çok ararsan da, bulma şansın ve gol sayın o kadar artar.

Hızlı oyun 3 puan getirdi
FOTOĞRAF: AA

Kültürümüzün en ilginç geleneklerinden biridir...

Bir şeyler çok iyi gittiğinde, her yolunda ve insanlar mutlu olduğunda, hemen “Aman tahtaya vuralım. Nazar değmesin” demeye başlarız. Mutlaka “göze geleceğine” inanırız durumun.

Beşiktaş için de sezonun başındaki o muhteşem başlangıç günlerinde bunu diyordu herkes.

Ama bu işler böyledir. Zaten ünlü “Murphy Kanunları”nda da, ilk madde şöyledir:

“Bir şeylerin ters gitme ihtimali varsa, birşeyler mutlaka ters gider...”

E futbol bu. Bir gün bir şeyler mutlaka ters gider. Neticede sahada 22 kişinin hareketleri ile oynanan bir oyun. Her an hataya açık.

Beşiktaş’ta da Trabzon maçında aksayan sistem, Eyüpspor maçındaki zorlanmalar, Ajax maçında, rakibin karşısında adeta “sürklase” olma durumu ve 4-0’lık hezimet, insana “Demek ki tahtaya iyi vuramamışız. Nazara kalkan olamamışız” dedirtti.

İşin şakası bir yana, futbol denen oyunda, eğer Beşiktaş gibi “çok iyi bir makinanın, kimi zaman tıkır tıkır çalışan makinenin bir vidası bile aksadığı zaman sorunlar çıkabilir.

Trabzonspor maçındaki “sıkışıklığı” tamamen rakibin anti futboluna, duvar örmesine ve Beşiktaş’ın o gün hızlı çıkmayı bir türlü becerememesine bağlamıştım ve o konudaki fikrim, maçın özetlerini tekrarını filan izledikten sonra da değişmedi.

Ama Eyüpspor ve Ajax maçlarında “sistemle oynamanın” negatif sonuçları görüldü.

Bugün de Kaysespor deplasmanında sahaya zorunlu değişikliklerle çıktı Giovanni Van Bronckhorst..

Svensson’un maça az bir süre kala rahatsızlanması nedeniyle Rashica’yı oraya çekmek zorunda kaldı. Solda da Masuaku’nun sakatlığı nedeniyle Emirhan’ın görev alması, geri dörtlüde bir “Yeni tanışıklık” durumu ortaya çıkarıverdi.

Orta sahada Al Musrati’nin cezası nedeniyle Cher Ndour’un Gedson’a partner olması aslında fena bir değişiklik gibi görünmedi bana. Ndour’un kalitesi ve en önemlisi de ileriye çıktığında “şut iştahı” ile pas isabetleri, olumlu bir katkıdır.

İleride zaten Muçi-Rafa-Mario üçlüsü ile önlerinde Giro’dan oluşan kurgu, ilk devre fena çalışmadı. Çok iyi hpozisyonlar da buldular. Birini Muçi, birini Rafa, birini de Giro harcamasa skor daha ilk 45’de “kopup gidivermişti”

Ama geride hala ciddi boşluklar verebilen Beşiktaş, ilk yarıda Kayserispor’un ataklarında zaman zaman ecel terleri döktü. Orada da Mert’i zamanlaması ve şutların isabetsizliği, ilk yarının golsüz geçmesini beraberinde getirdi.

Ancak maçın ilk yarısında hızlı hücum alışkanlığına geri döndüğü görülen Beşiktaş, hem orta sahası hem de hücum hattı ile tarftarına güven verdi.

46’ncı dakika başlarken, Beşiktaş tribünü ve TV başındakiler “Yaparız bir şeyler merak etmeyin” duygusu içindeydi.

İş, Rafa, Silva ve Muçi’nin ayaklarına kalmıştı.

Nitekim 49’ncu dakikada Rafa’nın çok uygun pozisyondaki güzel şutunu Kayserispor kalecisi Bilal iyi bir refleksle uzanıp kurtarmasa, skor levhasının değişmesi işten bile değildi.

Futbolun altın kuralıdır.

Ne kadar çok denerseniz meyvesini alma olasılığı o kadar yükselir.

56’ncı dakikaya geldiğimizde, biraz üst satırlarda yazdığım şeyin gerçekleştiğini gördük. Hızlı çıkabilen orta saha, bu çıkışını baskı olarak kullanınca Kayserispor defansına hata yaptırdı ve topu zekice kapan Gedson, karşı karşıya pozisyonda skoru 1-0’a getiriverdi. Çok şık bir vuruştu. Tam bir “striker” vuruşuydu Gedson’unki.

Zaten Giro ve Rafa’ya nazire yaparcasına golleri sıralıyor bu sezon Gedson.

Golden sonra hafif bir sakatlık geçirince hafta içindeki UEFA

Maçın geri kalan kısmında Beşiktaş’ın bugün (aslında sezon başından beri) yaptığı en faydalı iş olan “Ortadan hızlı çık, rakibi süratinle baskı altına al, hücum hattına topu çabuk ilet ve sonuca git” anlayışı, 78’de bir de penaltı getirdi.

Giro Immobile her zamanki gibi beyaz noktadan affetmedi.

Durumu 2-0’a getiren Beşiktaş daha da rahat oynamaya başladı.

85’ten sonra tam bir hakem rezaleti yaşandı.

Hem de peşpeşe...

Hakem Atilla Karaoğlan, önce Immobile’nin sırtından grekoromen güreşe taş çıkartacak bir hareketle tutulup yere indirilişine penaltı çalmadı.

O top döndü Beşiktaş kalesine Kayserispor atağına dönüştü. Ceza sahası içine atılan topa Udokhai ayağını çok yükseğe kaldırarak müdahale etmek isterken, tekme Paulista’nın kafasına geldi. Ama Kayserili oyuncu kendi tekme yemiş gibi kendini yere atınca hakem penaltı çaldı.

Olacak iş değil.

Bereket ki, VAR devreye girip iptal etti.

Bu pozisyonun ardından sağdan harika bir orta ile Immobile’yi topla buluşturan Milot Rashica, usta oyuncunun 3’ncü golünün altına ortak imzasını atıyordu.

Maçın 90’ıncı dakikasında Beşiktaş 3 golle 3 puanı alıp cebine koymuştu bile.

İşin sırrı belli.

Anti futbol oynayıp kapanmayan bir rakip varsa, hızla üzerine gidip, gol arayacaksın. Ne kadar çok ararsan da, bulma şansın ve gol sayın o kadar artar.

Kayserispor deplasmanından şen dönüyor Kara Kartal.

UEFA Ligi’nde Frankfurt karşısına bu moralle çıkması önemli bir avantaj.

Hayırlısı... diyelim.